bugün saçlarımı verecektim sana çok seviyorsun diye
ve ellerini alacaktım kendime
bir veda hutbesi yazdıracaktım onlara.
son kez sokacaktım göğsüme
ve öldürecektim bedenimi.
bugün saçlarımı verecektim sana
kırdığın o küçük oyuncağın hatrına.
paylaştığın kalpti, onu unutamazsın. kızarsın, nefret edersin, seversin, küsersin... ama yapamayacağın şey unutmak. biliyorum söylemene gerek yok... bana da oluyor aynısı.
aldattığın değil de bunu neden yaptığın koydu bana..
keşke sebebini söyleyip aldatsaydın..
açtığın yara, bıraktığın sorular, karaktersizliğinden daha baskın çıktı..
mutluluk mu? hadi canım! yaptıklarından sonra mı? sana da dilemiyorum tabiki.. mutlu olma!
insan hep beklediği ve bu o diyeceği insanla bir gün karşılaşabiliyormuş ama bu o dediği insanla birlikte olamayabiliyormuş. şimdi sevinsem mi üzülsem mi ben karar veremedim.
'sevgilim' sözcüğünün başıda söylediğimiz onca güzel sıfat varken 'eski' demek yakıştımı sana? belki de 'eski' diyecek kadar bile kalmadım hatırında! söle bakim, tanıdınmı beni?