öldün ayıp ettin dede. lastik topla camları kırdığımda pencereyi açıp ''ocaaa sönesice'' demeni bile özledim. sen ve neslin bu diyardan gittikten sonra memleket çok bozdu be dede. nerede o eski bayramlar sözüyle geyik yaparken sonradan farkına vardım ki neslinle birlikte bayramlar da ölmüş. sabah 7 de kahvaltı yaparken açtığın radyoda dinlediğim türküleri hâlâ dinliyorum. yurttan sesler, trt radyo günleri... gece bahçede bizi etrafında toplar sivastopol marşını, estergon kalesini söylerdin. ecdad sevgisini, vatan sevgisini çekirdekten sen öğrettin bize. biraz asabi fazlaca sevecendin. çocukken sen kitap okuduğunda ses çıkarmaktan korkardık, arada tokatlardın ama yine de ısrarla senin karyolanın dibine yanaşır tarih atlaslarını kurcalardık. yahu dede bir türlü soramadım. o yoklukta sen 9 çocuğu nasıl yetiştirdin, evlendirdin?
senden önce vefat eden babaannemin ardından aylarca döktüğün göz yaşlarını unutmam. senin gibi sevmek isterdim. şimdi kavuştunuz mezarlarınız yan yana. Allah ikinizi de güldürsün seyfi dedem.
Canım dedem, çok özledim seni ya.. Bir buçuk yıl oldu gideli, erken gittin sanki be dede, daha bana tavlayı öğretecektin, daha nice güzel günlerimiz olacaktı.. Toprağın altında soğuk olmaz mı, niye girdin oraya dede.. Hala evinize gelince balkona bakıyorum yine bizi orada karşılayacak mısın diye ama yoksun.. Sesini arıyorum evin her köşesinde. En çok kullandığın tesbihin bende arada alıp böyle öpüyorum onu, senin o tesbih elinde duruşunu gülüşünü sesini düşünüyorum. Hiç alışamayacağım yokluğuna maalesef dedecim benim..
o geceyi unutamıyorum. bu adam kim dedim ya hani. çok dua ettim biliyor musun? seni sevdiğim gibi hatıralayabiliyim, sevdiğim gibi kaybedeyim diye.
senin o beylik lafların vardı ya .... çok özledim seni ihtiyar.
hem soydan hem huydan gelen asalet en büyük mirasın oldu.
vasiyeti, 'devletin verdiği kefeni istemiyorum. dışarıdan alın. cenaze masraflarıma kimse karışmasın hepsi benim paramla halledilecek' olan bir insansın. babam buna ağladı aramızda kalsın.
gittiğin yerden cenazeni izledin mi bilmiyorum o yüzden söyleyeyim abartı bir kalabalık vardı, hakkın olan sevgiyi, saygıyı ölümünde de kimse esirgemedi.
tatlı uykular.
senin gibi kimseye kırgınlığı olmayan, hakkım herkese helal olsun diyebilen bir insan olmak istiyorum.
senin kadar neşesi çocuk, mizahı kararında, sevgisi yüce bir insanla tanışmayı istiyorum.
insanlara bu kadar güzel anı bırakıp gidince ister istemez büyük bir sorumluluk yükleyip de gidiyorsun.
artık sana mirasına layık olmaya daha çok gayret edeceğime söz veriyorum.
hakkım olmayanı aklımdan bile geçirmeyeceğim, insanlara senin kadar değer vereceğim kimseyi canım istiyor diye kıramam artık.
herkese senin gibi sevgiyle yaklaşacağım, nefretten uzak bilgiye yakın olacağım erkek sözü.
biliyorsun dede, küçükken de hep erkek sözlerine sadık kalırdım. *
babaannem sana bir günün yetmediğini söyleyip duruyor. senin gibi dolu yaşamak istiyorum.
hala ailemizin mihenk taşısın. aile içinde kurduğun o bağ sayesinde hiçbir zaman hiçbir aile ferdimiz sevginin açlığını çekmedi. şimdi de merak etme. öyle bir mimari yapmışsın ki her taş gediğine oturmuş bir daha bozulmaz. sevginin mimarı oldun. tekrar teşekkürler.
senin cenazenin kalktığı gün iki akranın dedene çok benziyorsun dediler. tokat gibiydi. benim için sana benzemek kaşı gözü bakışı güzel olmak değil. onlar benim görünüşümü sana benzettiler ama ben senin olduğun kişiye benzeyeceğim.
ilk defa bir yakınımı kaybediyordum, öldü dediler anlamadım. duraksadım biraz olsun der gibiydim, o an hissettiğim bir hafta sonra geleceksin gibiydi. sonra eşyalarını toparlarken hep giydiğin hırka geldi elime o an anladım ölümü. artık sen değil senden geriye kalanlar olacaktı hayatımızda.
DEDECiM
Hep derdin ya hep kızardın ya bize "de lav biraz sosyal içerikli olun" diye. Bugünlerde o kadar anlıyorumki ne kadar haklı olduğunu. Ki ben öyle çılgınlar gibi politikayı gündemi takip eden bi insan değilimdir.
Ama şu günlerde hayatımız değişiyor, ülke değişiyor, gündem sık sık değişiyor. bizi hepimizi ilgilendiren o kadar çok yolsuzluklar, haksızlıklar, zulümler oluyor ki. dünyadan bi haber insanların bile bu olaylara karşı tepkisiz (olumlu-olumsuz) kalması imkansız gibi geliyor. az çok yorumu olmalı insanın, farkında olmalı ülkedeki iğrençliklerden.
Ama öyle insanlar var ki sanki onlar bu ülkede yaşamıyor, bu ülkede olan bitenler onu ilgilendirmiyormuş gibi hala daha aşkım şöyle, gezdim böyle, fotograf çektim şöyle; fotografları oraya buraya koyayım insanlar görsün. yok dizi izleyeyim; diziyi tartışayım. mira napmış şarkı söylemiş, yağmur intikam almış o böyle şu şöyle.
Evet dedecim senin umursamaz torunun bile bunları söylüyor. Ve benim bile olanlara içim çok acıyor.
anne tarafındaki dedeme ;
öldüğünde ben 3 yaşındaydım.
seni hiç göremedim. bilmiyorum seni hiç.
keşke biraz daha yaşasaydın.
annannemi görebildim. öldüğünde ben 11 yaşındaydım, iyi biliyorum.
ulan dede 4 tane karın olduğunu bunca yıldan sonra öğrendim ne uçkuruna düşkün adamışsn iyiki seni görmemişim. diğer dedeme gelince iyiki senin torununun olmaktan gurur duyuyorum asker olduğun için sert görünsende perdelerinin arkasında kedi gibi yüreğin olduğu biliyorum.
keşke gitmeseydin. öldüğünde bir asrı çoktan devirmiştin. inanamamıştık dede. dedem de inanamamıştı babasının ölümüne. hep en çok beni sevdiğini söylerdin. çocukken hep sen bakmışsın bana. ben de hep seni istermişim zaten. bir gün kucağına oturtup beni, evlat ölmeyeceğim ben galiba demiştin. ama öldün dedem. yüzlük dişlerin çıktığında ne çok gülmüştük. bana seni bile gömeceğim evlen de çocuk yap. torunumun torunun göreyim dedin. olmadı be dedem. evlenmeyi bırak 20 yaşımı bile göremedin.
dün gibi aklımda ölümün. gözlerini ne yaparsak yapalım kapatamamıştık. o kendini bilmez kızın bu yaşa geldi yine de gözü açık gitti demişti. unutmadım dedem onun da yaptıklarını. yaşarken yüzüne bile bakmayıp öldüğünde arkandan döktüğü timsah gözyaşlarını. uzun süre nefret ettim ondan. ama biz senden insanları sevmeyi öğrendik dedem. herkesi severdin sen. gençliğinde çok ah almışsın ama ben o zamanlarını görmedim ki senin. benim dedem 90 yaşını devirmiş dünyalar tatlısı bir adamdı benim için.
ailemiz şu an bir aradaysa senin sayendedir. biz birlik olmayı öğrendik senden. aile her şeydir dedin durdun. ölümünden sonra anladık ne demek istediğini. amcamla her odanda oturduğumuzda sesini duyduk. herkes bir süre sonra unuturken seni biz yapamadık dede. ağladık hep gizlice. bilirsin amcam ağlamaz benim. ben sadece sana ağlarken gördüm onu. gözümüzün içine bakarak vermemeliydin canını.
beni gördüğüne inanmıyorum şimdi. öldükten sonra insanlar kimseyi göremez, inanma demiştin zaten bana. inanmıyorum işte dede. göremedin cenazene gelen binleri. senin için yürekten gözyaşı dökenleri. halamın tüm sokağı yararak gelişi hala aklımda mesela. sen öldüğünde seni yatağa sığdıramayışımız da. sahi iki metreden uzunmuşsun sen. koca bir asır nasıl da küçültmüş seni.
benim bebek dedem. nasıl da çocuklaşmıştın son aylarında. kendi ihtiyaçlarını görebilirken bir anda bir bebek olmuştun. ne çok severdin öpülmeyi. kimseye yük olmayayım sadece sen bak bana derdin. ne bana ne de başkasına yük oldun dede. tek hastalığın yaşlılıktı. o kadar ani gittin ki. cenazene götürmediler beni. sana yetiştiğimde toprağın altındaydın çoktan. ne yağmur yağmıştı o gün. çok korktum üşümenden dede. ama bir hafta sonra gencecik bir canı da aldın yanına. yalnızlığı hiç sevmezdin zaten.
çok özledim koca dedem. çok çok özledim. dedeme söyledim koca mezarlık aldık bebek dedemin yanı benim diye. baktı, güldü. benim babam o yanı da benim dedi. git annenin yanına gömül dedim. önce kim ölürse dedi. aramızda 45 yaş var dedemle. işim baya zor diye düşünüyorum. ama belli de olmaz değil mi dedem. sen torunlarının çocuklarının ölümünü bile gördün.
çok uzattım dede. senin gibi sessiz kalamıyorum işte ben. başlayınca susmayı bil torunum demiştin ya bana elimden geleni yapıyorum. bir de vefalı ol demiştin. unutmuyorum dedem seni. her gün aklımdasın. görüşene dek hoşça kal dedem. ben gelene dek hoşça kal...
sözlük yazarlarının dedelerine söylemek isteyip de söyleyemedikleridir.
edit: imla
Kanser zor şeymiş be dedem! Senin gibi güçlü bir adam bile günden güne nasıl eritebiliyormuş ama sen bu halde bile o hain hastalığın karşısında aslan gibi güçlü kalmaya çalışıp gülücüklerinle onu yenmeye çalışıyorsun. Yapamayacağını bile bile... Son gülüşlerin olduğunu bile bile...
Senden başka dedem yok benim, bir tek seni tanıdım. ve kimse erimedi gözümün önünde sonsuzlar diyarına göçerken. O yüzden güçlü olamıyorum dedem, senin gibi
olmayı beceremiyorum.
2006 yılında kalp kapakçığın değiştiğinde herkes çok korkmuştu dedem, çünkü astımın vardı. O ameliyat masasındab kalkamayabilirdin. Herkes ağlarken ben ağlamamıştım dedem. Öleceğine inanmıyordum. Seni bu halde görmeseydim buna hala inanmazdım ya neyse. Bir şey olmadı sana o ameliyatta, beni şaşırtmadın.
Annem babam ayrılacağı zaman aldın karşına beni konuştun sanki yaşım o kadar küçük değilmişim gibi. Sanki gerçekten büyümüşüm gibi.. Ben okumaya şehir dışına gittim, babamdan çok baktın bana. Hakkını nasıl öderim? Ödeyemem işte dedem, ödeyemiyorum. Sen yanımda acılar içinde kıvranırken ben bir şey yapamıyorum. Elim kolum bağlı. Boğazımda bir düğüm, sadece sana bakarak oturuyorum.
Akciğer kanseri oldun dedem, sonra onu yendiğini duyduk. Nerden bilecektik ki karaciğere sıçradığını? Üstüne bir de penkreas kanseri oldun. Allah seni yanına bir an önce almak için sabırsızlanıyor dedem. Bana 'ne zaman gidiyorsun tekrar okula?' diye sordun 'eylülün sonunda dede.' dedim. Evet, dediğin gibi daha çok var gitmeme ve sen bir daha beni yolculayamayacaksın. Bir daha seni aradığımda kimsenin diyemediği gibi içten 'dedemm' diyemeyeceksin bana.
Bir deri bir kemiksin artık. Her yanın mosmor. Nefes alamıyorsun, acı çekiyorsun, su içsen geri çıkartıyorsun, serumlarla yaşıyorsun. Bu halde bile bizke dalga geçiyorsun, güldürüyorsun. Keşke elimden bir şey gelse be dedem, gelse de yanımda kalsan daha uzun süre. Gelse de kumpir yemeye gitsek yine birliktr, gelse de çocuklarından çok okumasını istediğin torunun mezuniyetini görsen. Ah be dedem böyle gitmesen...
bugün doğum günündü. şayet iki hafta önce o güzel bayram günü hepimize sarılıp kucaklaştığın günün akşamı ansızın kalp krizi geçirmemiş olsaydın, bugün 77 olacaktın.
bana hemen söylemediler. babamı aradım, ağlıyordu, "durumu ağır," dedi, " dedenlerden çık eve git, eşyaları toparla istanbul'a döneceğiz."
ben sandım ki istanbul'a sevkettiler. merdivenlerden iniyordum tam, alt komşuyu gördüm, "allah rahmet eylesin" dedi. önce tam kavrayamadım, konduramadım, sonra biri göğsüme bıçağı batırıp çıkarmış gibi inledim. gerisi biraz bulanık, çığlıklar, inlemeler...
"babanlara, babaannenlere destek olman gerek, sen sakin ol" diyen bütün komşulara küfrettim içimden. orospu çocukları. bana kim destek olsun? 22 sene o adamla büyüdüm, dedemin kızıydım ben. onunla kahveye bile giderdim küçükken. her defasında 15 taşla bitmesine rağmen okeyin galibi o olurdu.
sonra cenaze arabası önde biz arkada istanbul'a döndük. her molada şaldır şaldır işedim. at gibi işedim. insanın üzüntülü zamanlarında beli açılıyormuş meğer.
o dört saat bana bitmedi, babama bitmedi, kardeşime bitmedi. gözlerimi kapayıp rüya olsun diye yalvardım. nihayete varamadım.
sen benim için dededen çok öteydin. her gün okuldan alıp eve getirirdin beni. lisede servisi durdurur bana para verirdin. üniversitede ise dolmuşu durdurup para ve poğaça dolu poşeti uzatırdın sabahları. senin yüzünden poğaça suratlı oldum dede.
her bayramda -kazık kadar olmama rağmen- milyoner ederdin beni. senin arkanda deden var, derdin. eh be adam, sırtımı sana öylesine dayamıştım.
ilk torunundum, ilk göz ağrım derdin. ben sana sarılırdım. her sabah kapıya ekmek bırakırdın, öksürük sesini duyardım.
aniden gittin.
sıralı ölüm. belki yaşın da epey ilerlemişti. belki hayatın akışı, mukadderat. eyvallah.
ama zor, çok zor.
şimdi ay'a bakıyorum. gökyüzü berrak. sen oralarda bir yerdesin.
bugün senin doğum günün. aslan burcu aslan dedem!
kulağımda kulaklık, bundan sonra bana hep seni hatırlatacak şarkıyı dinliyorum.
"ay... nazlı ay... gelin ay... git ona söyle...
ah! gücüme gidiyor yalnızlığım böyle..."