Verilen sözlerin , edilen yeminlerin boş olduğunu bugün bir kez daha anladım.
Soğuk kış günü sokak köşesinde sen değilmiydin elimi sıkıca tutup
''ne olur beni bırakma diyen ?''
sen değilmiydin ?
''sen bırakmadığın sürece dizinin dibinden ayrılmam diyen ?''
şimdi ne oldu ?
bir insanı sanki toprağa gömüyormuşum gibi derin bir hissiyatla acı çekiyorum , engelleyemiyorum tutamıyorum seni , akıp gidiyorsun ellerimden , noktalama işaretleri bile anlamsız kalıyor bu yazıyı yazarken çünkü titreyen ellerim düşünmüyor bile imla hatalarını...
daha yaşayıp göreceklerin var belkide kaç kişi geçecek sevgi arayan bedenimizin üzerinden, sonra geriye dönüp bir bakacağız elimizde avucumuzda kimse yok , kimse kalmamış tek kalan hayatımızdan gelip geçen anlamsız insanlar , geriye dönebilecekmiyiz peki ?
Sen kovsan da gitmem diyen o güzeller güzeli sevgili.
Şimdi bana karşı dünyanın en büyük düşmanı oldun belkide ama sana karşı en ufak kötülük en ufak bir intikam duygusu yok içimde.
Senden ayrılmak bana nasıl koydu bilemezsin. senden geriye kasvetli günler kaldı sadece.
Ağzından çıkan tek kelimeyi de unutmamak gerekiyor tabi.
o ilk ve tek "günaydın" demen beni nasıl etkiledi, o zarif ses beynime nasıl işledi sen bilmiyorsun.
Ve sen sevgine inanmıyorum deyip çekip gittin.
Uğurlar olsun sevgili. Ha pardon eski sevgili.
ayrılan giden sevgiliye, içi duygularla dolu şefkat içerikli mesajlar ileten ağlak aptal aşık mesajları yerine, "benim öpmeye kıyamadığım dudaklara şimdi attırıyor mu acaba birileri" tadında nefret ve şehvt dolu mesajlar atılması hem kişisel özgüveni yerine getirir hem de ayrılıp giden sevgili geri dönecek olur ise ne için döneceğini bilmesini sağlar; bu şartlarda bir geri dönüşte performans da zirve yapıyor ayrıca.
yenge!naptın yaa bizim oglanı terk etmişsin.adam sıkıntıdan senin adına başlık açtı sözlükte,ama iyi etmişsin,biraz burnu sürtsün keratanın.kendine iyi bak .