sana bu satırları adını, sanını yıllar önce unutup aklımı çıldırdığım akıl hastanesinin bilmem kaçıncı numaralı odasındaki duvara yazıyorum. ne vakittir bu sefil bedenimi karanlık, soğuk, ışıksız bir odada tutuyorlar. saçma sapan testlere tabi tutulup, serumlarla sakinleştiriliyorum. ben aklımı çıldırmadım ayşegül seni çok özledim hepsi bu. inanmıyorlar bana,bulunduğun kente yağmur olup yağmak istiyorum bırakmıyorlar. ara sıra doktorum geliyor sağlığımı, sıhhatimi sorup duruyor.
ilk defa gülümsedim az önce senin yanımdan geçip gittiğini, bana gülümsediğini, beni ne kadar çok merak ettiğini söyledim. bu yazıyı sana bileklerimi kestikten sonra akan kanımla yazıyorum ayşegül...! korkma bir sana yazmak için bir de hangi renk akıcak diye kestim onları.
doktor birşeyler fısıldadı duymamazlıktan geldim. öldüğünü söylüyorlar ayşegül. ilahi doktor ayşegüller hiç ölür mü ?
çok acı çekiyorum be ayşegül. sürekli uyutmaya çalışıyorlar beni. ama ben direniyorum çünkü seni istiyorum. zihnimden çık gel kurtar beni diyorum ve yine karanlığa mahkum oluyorum. burası çok karanlık ve sensiz ayşegül...! üşüyorum, ölüyorum...