uzun zamandır sakladığım bir çok kaygımı sen daha yeni yeni fark ediyorsun, biliyorum. o korkusuz, dengeli, sakin, 1 saatte ancak bir kelime laf eden kızının aslında son derece korku ve kaygı dolu olduğunu görmek seni şaşkına çeviriyor. sana kötü bir haberim var anne. ben 11 yaşından beri böyle kaygılı ve korku doluyum. senin ve babamın yanında korkularımı bastırıp dik durmam tamamen senden kaynaklı.
düşünecek onca şey varken başında bir de benim için üzül istemedim. bu yüzden de ''okulda bugün ne yaptınız'' soruna her gün farklı bir şey uydurdum. lisede bu yüzden veli toplantılarına gelmeni engelledim. okula ve dershaneye verdiğin numaraları da bu yüzden değiştirdim. mezuniyette bütün öğretmenlerin sana dik dik bakma sebebi seni defalarca çağırmış, fakat hiç birine gelmemiş olmandı. o gün çok şanslıydım çünkü anneannemin de atağı tutmuştu anımsıyor musun? tören bittiği gibi 10 dakika uzaktaki eve arabayla gitmiştiniz. ben okulda kalmıştım. sizin eve erkenden gidişiniz o kadar rahatlatmıştı ki beni... 4 yıl boyunca öğretmenler beni onlarca defa seni aramakla tehdit etti. Veli toplantısında her şeyi anlatacaklarını söylüyorlardı. derdim benden şikayet etmeleri değil, ''bir de başıma bu çıktı'' diyecek olmandı. şimdi gelene geçene diyorsun ya ''beni bir o üzmedi'' diye. aslında üzdüm. sadece senin hiç birinden haberin olmadı.
senin hiç bir şeyden haberin yok ya... benim de yok senden haberim. bana onlarca defa anlatmaya çalıştın biliyorum ama geçti artık o tren. sen duraktan geçmiş bir trenin durağına gar yapmaya çalışıyorsun. çünkü sana bir şeyleri anlatmamı istiyorsun ama bunu isteme sebebin ''kızın'' olmam değil. aradaki açığı kapamaya çalışman. kapanmayacak boşluk var orada. üzgünüm...
bu arada herkesle ilgilenip beni es geçtin diye kızmıyorum sana. geçmemeye çalışıp geçtiğini,ve bunu fark edemediğini de biliyorum. sadece yeni yeni fark ettiğin kaygılarım yıllardır var ama bunlar sanki yeniymiş ve şımarıklık yapıyormuşum gibi davranıyorsun. bu yüzden sana kızgınım.
vay anam, garip anam, uzun yoldan gelmişindir, otur çorba pişirem sana, çay gatam. gel otur dinlen hele anam. anlat bana derdin nedir? kim üzdü seni?
söyle onu canını yakam.
sen otur burda sen böyle anam, ben gidem ilaçlarını alam. iç onları uyu hemi, ben başında nöbet tutam.
daralıyorum anne. kendimi güçlü sanıyordum ama değilmişim. eskiden anlatırdım sorunlarımı ama artık yaşlandın. seni üzmek istemediğimden artık anlatmıyorum. . sarsan sarmalasan küçüklüğümde ki gibi. geçicek desen..alsan yanına bir daha hiç yollamasan? sana çok ihtiyacım var.
Çok özledim.
Hiç kimse senin gibi bakmıyor bana, halbuki bakışlarımızla anlaşırdık biz. Kimse anlamıyor beni sen gittin gideli.
Hata yaptın demezdin hiç bir bakışın anlatırdı yaptığım hatayı.
Seni seviyorum demezdin ben anlardım gözlerinden beni ne kadar sevdiğini, davranışların anlatırdı bana ne kadar değerli olduğumu sözcüklere gerek yoktu.
Bak şimdi komik bir şey olduğunda göz göze gelip ikimizin anlayacağı dilden bakışıp kıkırdayacağım kimsem yok.
Kar yağacağı zaman evimde bir telefon trafiği yaşanmıyor artık, bilirsin ben kar sevmem, sen seviyorsun diye ilk haberi ben vermek isterdim sana ''anne kar geliyormuş'' diye.
Sana yazılar yazıyorum bazen gün yüzü görüyorlar bazen ikimizin arasında kalıyor yazılanlar sanki varmışsın da seninle dertleşiyormuşum gibi.
Senden öğrendim güçlü olmayı, güçlü kalmayı ama gidişin biraz sarstı beni az kaldı toparlayacağım.
Sen gidince ben büyüdüm biliyor musun anne? Artık çocuk değilim, ölümsüz de değilim artık her şey canımı yakıyor.
çok özledim be anne. bu aralar o kadar kimsesizim ki. bak havalar ısındı. hani tutup elinden kimseye bir şey söylemeden gölün kenarına giderdik. şimdi ben ne yapacağım anne?
Sana olan borcumu nasil odeyecegim hakkinda en ufak bir fikrim yok. Benim icin her seyi yapiyorsun bense sadece hayal kirikliklari yaratiyorum. Umarim bir gun seni gercekten mutlu ederim.
sana kurban olurum. sana kurban olurum. sana kurban olurum. sana kurban olurum. sana kurban olurum. sana kurban olurum. sana kurban olurum. sana kurban olurum. sana kurban olurum.