Hayatıma girdiğin o günü hatırlıyor musun? 20 Mayıs. Kapıldık gittik birbirimize. Çektin beni dertlerimden, bana güven dedin, birbirimize iyi geliriz dedin. Güvendim. Sevdim, çok sevdim. Seneler boyu sevdim. Hala sever miyim bilmiyorum, senden nefret etmek hatırlamamak istiyorum. Senin için yaptığım tüm fedakarlıkları düşündükçe canım daha da yanıyor, her şeyi herkesi bir kenara attım. Sen varsın dedim. Ama ben sende neymişim bilmiyorum. Gözüme baka baka kandırmışsın, canımı en çok yakabilecek şeyi, en büyük korkumu yaşatmışsın. Öğrendiğim an kendi ne hale geldiğimi unuttum sana baktım, senin haline üzüldüm. Böyle olmamalıydı. Umarım yaşattıklarını yaşar, en büyük korkularınla karşılaşırsın.
Verdiği savaşta paramparça olmuş, her bir parçası bir daha bulunamayacak şekilde yok olup gitmiş bir kadından geriye kalmış bir yazıyla sana elveda ediyorum. Hoşçakal Adamım..
Envai çeşit ürüne sahip mağazalar kadar karışık, %50ye varan indirimler kadar saçma durumdayım. Araba lastiğinde uyuya kalmış kedi gibiyim, bir fark edenim yok ve birazdan öleceğim. Banka reklamlarında oynayan imam gibiyim, doğruyu savunup yanlışa teşvik ediyorum. Çamaşır makinasında unutulan tek çorabın diğer teki gibiyim, bir yarısını yolda bırakmış tek başına da işe yaramaz. Anlat da biz de gülelim diyen öğretmen gibiyim, sinirden ne dediğinin farkında olmayan. Düdüklü tencere gibiyim, zararsız ama patlamaya hazır. Gülhane Parkında ki ceviz ağacı gibiyim
şaşırmadım. neden şaşırayım ki? hep biliyordum. derinlerde bir yerde o kadınların duyduğu önlenemez daha fazlasına sahip olma isteğini. ne oldu şimdi? ona sahip misin? veya bana ? nesin sen şimdi biliyor musun? koca bir hiç. hani dünyasını sevdikleri üzerine yapan insanlar vardı ya. daha sonra sevdiklerini kaybettiklerinde dünyaları da yok olur. neden kurmamıştım üstüne o dünyayı anlamışsındır. yine de üzüldüğüm konu ümitlerimin olmasıydı. belki hani bir ümit yapacaktım dünyamı üstüme. zaten sana her baktığımda dün benim olmadığını yarın da benimle olmanın garanti olmadığını da görebiliyordum. şimdi ise hissettiğim sadece şu ; hissizlik. sana ne desem boş şimdi. ne seni aşağılarım , ne karşına geçip sayarım ne de sana bir şiddet uygularım. çünkü sen karşımda varlığını kaybettin. bir daha geri almamak üzere. bana bu ihaneti ederek. merak ediyorum sen de göze aldın mı bunu? aldatan insanın kendi yolundan çıktığını. artık bir yapraksın o rüzgarda. seni kime savurursa ona gideceksin. bitti kızım senin hayatın. artık eskisi gibi olamayacaksın.hayallerin de kirlendi bedenin gibi. artık gözlerini kaldırıp bakamayacaksın bile. daha iyisini bulduğunu zannederken sende olanı da kaybettin şimdi. düşünmedin ki iyisinin seninle asla işi olmayacağını. haydi şimdi git. kollarımda bulamadığın o mutluluğu onlarda ara.
ne için kızmalıyım sana? bana vurduğun için mi? benim 2 yılımı çaldığın için mi? yoksa bambaşka kişiliğinle beni de değiştirdiğin için mi? senden ayrılalı 3 yada 4 yıl olacak. hayatımda şimdi başka biri var. 1.5 yıl olacak yakında.. bu adamın bana her dokunusunda senin çirkin ellerinin kalıntılarının kaldıgını biliyormusun? kotu anılarının bende bıraktıgı izleri her gun onarmaya calıstıgının? sen beni çocuklarının annesi yapacakken, hani deli gibi severken bnden ayrılıp arkadasımla olmanın bir hafta sonra sozlenmenin ve onu evlenmeden hamile bırakmanın mantıgı ne olabilirdi? evlendin.. daha genceciktin. erken baba olmanın verdiği bir yorgunlukla baktın bir gün bana. karın, o artık benim diyen bakışı ve kucagında cocuguyla iğrenç bir edepsizlikle baktı bana. utandım, senin gibi biriyle oldugum için. tek bildiğim, hak etmedim ulan hak etmedim. senden ayrıldıktan sonra evden cıkmadım. değiştim, sustum, dinledim, unuttum. biliyor musun? kimseyi sevemem diyordun bana ben de sana ama ikimiz de baska insanlara aşık olduk. sen evlendin, ben belki 4 yıl sonra.. ama tek bildiğim aptal cahil yıllarımız olarak kalacak tecrubelerimde.
herhangi bir adın olmadığı, lügatımdaki kötü kelimelerin, yaptıkların yanında denizde yüzen yağ damlası misali havada kalacağından seni isimlendiremiyorum.
ama aldatmak salt hemcinsimle beraber olmak değil, dimdik karşımda duramamaktır. söylediğin sözlerin altını dolduramamaktır esasında. söylediğin/görünmek istediğin kişiden ziyade gölgenin kılığına girmektir.
hayatta en değerli olup yeri kolay doldurulamayan 3 şeyden biri olan zamanımı senin için harcadığım için pişmanım.
hangi kelimeleri kullanayım üç kuruşluk şerefin için ?
hangisi kaldırır senin o güzel gözlerindeki yükü ?
ulan var ya, hani ağlarsın, sonra uykun gelir uyursun.
öyleydin lan benim için. hep ağladım ben. sırf seni sevebilmek için.
sabahın altısında ''saat sekiz oldu kalk'' diyen anne gibiydin lan.
hep sürprizlerle dolu, ayrılıklarla süslüydün. korkaklığı öğrettin bana.
terkedilmeyi, ağlamayı, mutlu yaşamın değerini.
muhteşemsin lan. vallahi.
merhem miydin sen ?
sahi lan, neydin sen ?
beni koruması, kollaması, şefkatiyle sarıp sarmalaması gereken kimdi amına koyim ?
sürekli yokluğuyla korkutan, acı çektiren, ağlatan kimdi o zaman ?
muhteşemsin lan, vallahi..
unuttum, unuttuğum kadarını sana anlatamayacak ama senden başka herkese, özellikle kaldırımda oturup hıçkırmaya çalıştığımda yanıma gelenlere nefretle haykırabilecek kadar doluydum ki son zamanlarda eğer senden nefretle bile bahsetmenin toplum dilinde "ağzı yanmış" etiketine maruz kalmama sebep oluyorsa, "ağzımı yakan" olarak bile hatırlanma diye seni saç aralarımdan, seni kalp boşluklarımdan, seni beyin kıvrımlarımdan his üstü silebildiğimi görenlerin içlerinin rahatlamasına sebep olabilecek kadar iyiyim, bit cümle!