biliyorum zor günler geçiriyorsun. eşin kanser. son 5 yıldır her şeyle tek başına mücadele etmek zorunda kaldın. ailece ne kadar yanında olmaya çalışsak da ateş düştüğü yeri yakıyor. bazen ayakta durmakta zorlanıp isyan ediyorsun. haklısın da. hem çalışmak, hem hastayla uğraşmak, bir çocuğa hem anne hem baba olabilmek çok zor. kendi hayatım izin verdiği ölçüde yanında olmaya çalışıyorum ama biliyorum ki dert çekenin. biliyor musun senden çok şey öğreniyorum. bazı zamanlar kendinden vazgeçebilmeyi, direnmeyi, koşulsuz sevmeyi...
hatırlıyor musun küçükken akşam olduğunda evlerin ışıklarını seyreder, tüm insanların mutlu olduğunu düşünürdük. öyle olmadığını babam annemi terkedince anlamış, o gün büyümüştük. belki de birbirimize olan aşırı bağlılığımız bu yüzdendi. başka kimsemiz yoktu. terkedilmekten, kaybetmekten çok korkuyorduk. bu yüzden birbirimize daha çok sarılıyorduk. annem, sen ve ben. bu hayatta birbirini hiç bırakmayacak, hiç yaralamayacak üç kadın düşerek, kalkarak ama öğrenerek geldik bu günlere.
bugün doğum günün..
o kadar çok şey söyleyebilirim ki sana dair. ama kelimeler yetersiz kalır. sen benim dertlerimi dinlerken asla sorgulamayan, benimle gülen, benimle ağlayan, her koşulda yanımda olanımsın. iyi ki varsın, iyi ki ablamsın.
zor günler geçiriyorsun. eşin kanser. maddi manevi dardasın. o kadar üzülüyorum ki. ama elimden gelen sadece yanında olabilmek, güç vermek...
biliyorum gülmeyi unuttun. herşeyle tek başına mücadele etmekten yoruldun. benim neyim varsa senin biliyosun. sen benim çocukluğumsun, gençliğimsin. en yakın arkadaşımsın. düşersem yargılamadan ayağa kaldıracak tek insansın. geçicek bu günler biliyorum. kara bulutlar birgün dağılacak. sadece diren.
gittiğinden bu yana 16 seneyi devirdim..devrildim..yokluğunun verdiği yorgunluğu taşıyamıyor artık ruhum..sen'li yılların ömrümün en güzel yılları olduğunu anlayamayacak yaştayken ben, bıraktın beni..sana o zaman ki duyduğum ihtiyactan daha fazlasını duyuyorum..kardesin şimdi uzakta bi yerde okuyor..ziyaretine gelipte kabrin başında ruhuna dua edemiyor amma her gün seni anıp, sana selamların en güzelini dualar eşliğinde gönderiyo...can'ım, kan'ımsın...her gün bir adım daha yaklaşıyorum ya sana tek avuntum budur gözümün bebeği...
bana annemden daha çok baktığın beni büyüttüğün ve sağlam bir karaktere sahip olmamı sağladığın için teşekkürler. dediklerine göre bir doğurmadığın kalmış beni. keşke senin kızın olsaydım dediğim anlar çoğunlukta.
ablam, keşke burada olsan, yanımda olsan, dertlerimi hafifletsen, gülüşünle içimi ısıtsan, aman boşver desen kafama taktığım herşeyi, dertlerimi dinlesen yine, çözüm aramaya çalışsan tüm gücünle.
vücudundaki ağrılara, sızılara inat tekrar gülsen, yine bir bakışınla anlatsan herşeyi, yine "aman abam" diye başlayan öğütlerine başlasan tekrar...
neden gittin diye sormadım hiç sana, soramadım yanına her gelişimde. boğazıma bir şey düğümlendi, şimdi olduğu gibi.nasıl alışırım ben senin yokluğuna, hiç anlayamadım ablam,a nlayamayacagımda. hep kandıracagım kendimi sen o kanepende başında serumunla yatıyorsun diye düşleyecegim hepseni, ilaç kokunu unutmayacagım.
artık odaya her girişimde dönüp önce o kanepeya bakıyorum,seni selamlıyorum öyle geçip oturuyorum,çiçeğin bazen kıpırdıyor gibi oluyor gözüme sen okşuyorsun zannediyorum,gidip bende okşuyorum,belki kokunu duyarım,dokunabilirim sana diye..çok özledim seni çokk..
güllerin en güzeliydinsen,gülüşünle insanın içini ısıtan,kimbilir kaç insana okuma yazmayı öğreten genç bir fenerdin,huzur içinde uyu ablam..
3 aylıkken ölmüşsün. ailemizin ilk çocuğuymuşsun. ama benim için belki de çok şey yaptın.
çünkü sen yaşasaydın, ben olmayacaktım. ailemizin sadece 2 çocuğu kaldırabilecek bir ekonomiye sahip olması buna bir etkendir. abim ile sen o 2 çocuk olarak kalacakken, ben olmayacaktım belki de.
keşke yaşamış olsaydın da ben olmasaydım diyorum bazen. ama benim doğmama vesile olan ablamı hiçbir zaman unutamıyorum.
hala telefon numaranı silemem telefonumdan, sanki araman mümkünmüş gibi, hala avuturum kendimi sen hala evdesin, o kanepede yatıyorsun diye, hala oturamam o kanepeye.sen varsın ki orada nasıl otururum!
senin aldığın eşofmanlarımı giyerim evde, terliğini hiç çıkarmam ayagımdan, senin içtiğin kahve fincanından içerim hep
orta şekerli türk kahvemi. gün gelecek senin giydiğin o güzel önlüğü de giyecegim ders anlatırken.
sen benim çocukluk çağımda tanıştığım, gençliğimin dolu dizgin yıllarında bana örnek olan iyiyi kötüyü öğretmeye çalışan kişiydin, yanlış yapsam bile kızmayan, her zaman destek olandın. ne kadar kızsan sinirlensen bile senin ağzında kötü bir şey duymak ne mümkündü.. Maraş'a gideceğiniz gece ben erken uyumuş kalmışım, sen de beni izlemişsin bir saat boyunca, öpmüş koklamış öyle gitmişsin, annem daha geçen gün anlattı bunu üzerinden o kadar sene geçmesine rağmen..
yıllar boyu bir köyden bir köye gittiniz hep öğretmenlik için, nasıl bir öğretmenlik aşkı vardı senin içinde, hiç gocunmazdın bundan ama çocukların için şehir merkezine yerleşmek istediniz ama olmadı yine, gidiş geliş yaptınız her gün onca yolu, kim bilebilirdi ki ancak o gün tayininin merkeze çıktığını gösteren belgenin geleceğini!
ne gereği vardı ki artık..
hep gülücük saçardın etrafına, kokun gül gibiydi adın gibi, düşüncelerin idolüm olmaya yetmişti, hep düşünürüm ablam ,
yengem olsa nasıl düşünürdü nasıl yapardı diye, senden öğreneceğim o kadar çok şey vardı.. neden erken gittin!
ama emanetlerin bizimle, onlar bizim bir parçamız, canlarım, kardeşimden hiç ayırmam onları..
senin düşüncelerin ışığında yetişiyorlar(biliyorsun görüyorsun ki zaten)
kimseye boyun eğmiyorlar, melike başladı okula ,zor oldu alışması ilk hafta her gün gittim birlikte oturduk sırada ama
şimdi görsen herkesden önde gidiyor okula,öğretmen olacakmış o da sen gibi:)
ayşegül genç kız olma yolunda, asilikleri var bir efe var sanki içinde
ama çok duygusal, çok düşünceli aynı sen gibi. zaten görüntüsüyle de o kadar seni hatırlatıyor ki...
hayatta erken öğrendiler ölümü, melikenin tabiri ile "ölen bir daha geri gelmez ki, hep özlersin ki onu"..
güçlüler aynı sen gibi, cesaretlerini de senden almışlar.. gözün arkada kalmasın onlar senin bize emanetlerin..
boğazım düğümleniyor seni her düşündüğümde, her yazışımda.. hayatımızın benzerlikleri düşünüyorum, sende öğretmen olmayı çok istemişsin, kendini tanımadığın yüzlerce çocuğa adamışsın, doğum tarihin, ölüm tarihin, benim doğum tarihimin benzerlikleri 5 sayısını ikimizinde çok sevmesi bu yüzdendi belki. idolüm olup sen gibi davranışları beni aynı sen gibi yaptı,evin içinde dolaşan aynı sen oldum..
güllerin en güzeliydin sen, gülüşünle insanın içini ısıtan, kim bilir kaç insana okuma yazmayı öğreten genç bir fenerdin,
huzur içinde uyu canım ablam..
bir gece uyandığımda seni yanımda gördüm beni izlerken, gerçek gibiydin, dokunmak istedim ama yapamadım..
seni son kez gördüğümde; ' bir daha geldigimde seni böyle hasta yatarken görmek istemiyorum, iyi olup yine o güzel gülümsemenle görmek istiyorum ' demiştim, bana gülümsemiştin, başını sallamıştın. aklımdan hiç çıkmaz o gülümsemen, ama gözün topraktaydı.. zaten her şey de o gecenin sabahında oldu, sen ölümsüz oldun.
benim ölümsüz kahramanım,yengem,biricik ablam,doğum günün kutlu olsun!