Çok zor günler geçiriyoruz. Karadenizli olduğumuz için Çernobil'in laneti üstümüzde diyebilirim. En az 8 kişi kanserden hayatını kaybetti (sadece benim hatırladığım)
Şu an aranızdan 4 kişi kanser. Belki de kanser olan ve daha teşhisi konmamış insanlar var aramızda.
Birol dayım akciğer kanseri,
Rabia hala bağırsak kanseri,
Ayşe teyze akciğer kanseri,
Fatoş abla rahim kanseri.
Allah hepinize acil şifalar versin. Sizleri seviyorum.
ay arkeoloji mi okuyacaksın diye göt kıvırmıştınız ya hani, üçüncü dilimi öğreniyorum şu an. Hala ingilizce seviye tespit sınavından mı korkuyorsunuz? Ah canlarım.
Mükemmel insanlar değilsiniz, içinizde kimse Melek değil. Makul olmayan davranışlarınız da yok değil. Bazen kızdığım Zamanlar da olur.
Ancak, birkaçı hariç eşine kötü davranan bir Adam görmedim içinizde.
Bir kaçı hariç eşine kötü davranan bir kadın görmedim içinizde.
Çocuklarına sahip çıkmayan kimse ise hiç görmedim.
Çocuklarının diğer akraba çocukları ile yakın ilişki içinde olmasını, tanışıp görüşmesini teşvik ediyorsunuz istisnasız hepiniz. Bundan da ayrıca mutluyum.
Hatta şimdilerde bu bayrak kardeşimle bende, gençleri bir araya getirme işlerini biz devraldık memnuniyetle.
içinizde küfreden insan pek az. Bir kaç olay dışında Kabalık, kavga dövüş, ağır dedikodu da görmedim pek hayatım boyunca.
Bağımlı ya da alkolik kimse yok. sosyal içiçiler var, öyle ortam olursa takılan, hiç içmeyenler var. Ama kimsenin birbirine bir şey dediğini, birbirinden çekindiğini, lafını sözünü ettiğini duymadım hiç. Huzur buradan geliyor olmalı.
Komünistler var sağcılar var solcular var. Ama herkes bir tebessümle konuşur böyle mevzuları, tartışanını görmedim bir kaç olay hariç. Atatürk'te birleşilir, Allah'ta kitapta birleşilir. Saygıda kusur edilmez.
Atatürk'ü iyi anlatırlar çocuklara taa küçüklükten itibaren. yazın camiye de gönderirler birşeyler öğrensinler diye, ihmal etmezler. Sonra bir de, çocuklar kitaba boğulurlar. Üniversite okuyanlarının ceplerine birşeyler sıkıştıran da çok olur.
Bayramlar çok kalabalık geçer, iftarlar, sahurlar, ara tatiller, yaz tatilleri davetlerle, birleşmelerle, toplanmalarla geçer. Düğün dernek işleri el ele olur. Maddi mevzularda destek çıkacak, söyletmeden koşulsuz el uzatacak babalar da vardır bir kaç.
Çocukların, gençlerin kredisi bitmez pek. En çok gelinler sevilir. Gelinler gelince oğulların hep ikinci plana atıldığına şahit olmuşumdur.
Çiftçisi var, işçisi çok, memuru da fazlaca. Köylerde duran az. Ama yok da değil. Her fırsat bulan atlar gider selamlar götürür, selamlar getirirler.
Yaşlılar pek severler, yaşlılar pek sevilirler. Küslük dargınlık görmedim pek. Çok nadir münferit bir kaç olay dışında. Hastalıklarda yalnızlık yoktur, ziyaretçi, gönüllü refakatçi çoktur. Misafir hep sevilir, yolcular hep emanet görülür.
Bu Temelleri atan büyük dedeler, bilge nineler geçmiş. Sözleri aktarılagelmiş, düşleri anlatılagelmiş. Ben Sizleri, anlatanların gözlerindeki buğudan tanıdım hep. Ondan çok sevdim belki de..
Şimdi buradan, hepinize tek tek ayrı ayrı teşekkür etmek istiyorum. iyi olan, anlamlı olan, kıymetli olan her ne varsa dünyada hep sizden gördüm ben. Hoşgörüyü, karışmamayı, devlete bağlılığı, kamu malını korumayı, bu ülkenin kurucularına ve temel değerlerine sahip çıkmayı, dürüst olmayı, saygılı ve nazik olmayı, kötü sözden ve dedikodudan kaçınmak gerektiğini hep sizden öğrendim ben.
Sağolun.
Varolun.
Allah sizlere hayırlı ve uzun, sağlıklı ve huzurlu hayatlar yaşatsın,
Hayırlı ve mutlu; anlamlı ve güzel ölümler nasip etsin.
"20 yıldır izmir'deyiz. kimseyi tanımıyoruz. dostlar edindik, iyi dostlar. komşular edindik halimizi hatrımızı sorarlar, acılarımızı paylaşırlar. kimseden bir kötülük görmedik çok şükür. bunca yıl arayıp sormadığınız için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. sayenizde akraba kazığı nedir bilmedim. amcamın oğluyla, kızıyla bilumum yaşıtımla karşılaştırılmadan, iş bulamadığım için ezilmeden, saygı görerek büyüdüm. etrafımda bunu yaşayan arkadaşlarıma çok üzülüyorum. keşke onların da sizin gibi bulunmaz akrabaları olsaydı.
sizi hiçbir zaman diğer insanlar gibi yakından tanıyamadım, çünkü babamın ve annemin mesleği gereği hep memleketimizden uzaklarda olduk. ancak liseye başlarken memleketimize dönebildik, tabi o döneceğimiz zamanlarda annem ve babamın yüzlerindeki heyecanı unutamam çünkü onların küçüklükleri hep böyle kalabalık aile ortamlarında geçmiş, o günlerin özlemini çekiyorlardı besbelli. ben ise ufak çekirdek ailemiz dışında öyle kalabalık bir akraba-aile ortamında bulunmamıştım, en fazla arada bir dedem veya halam gelir 1-2 ay bizimle kalırdı o kadar. ancak yaz tatillerinde gittiğimiz zamanlar sizlerle görüşüyorduk ama bazılarınız da tatile çıktıkları için genellikle öyle topluca görüşme olamıyordu. ben de zaten çoğunuzun yüzünü hayal meyal zor hatırlıyordum, ee ne olacaktı ki senede bir kere ya görüyordum ya görmüyordum sizi.
neyse geldik memleketimize, taşındık, yerleştik vs. zaman içinde kapımıza hoşgeldiniz demeye geldiniz falan derken birden bire bizim kapı zili çalmaz oldu. annemin ve babamın yavaş yavaş hayal kırıklığına uğradıklarını görebiliyordum çünkü geldiğimiz yerde çok iyi dostları vardı, tabi benim zaten bütün çevrem oradaydı, aile dostlarımız vardı ki bunlarla gerçekten akrabadan öte olmuştuk. ama memleketimizde sizin dışınızda çevremiz yoktu ve sizin hoşgeldiniz ziyaretlerinizin bitmesiyle yapayalnız kalmıştık. be amına koyduklarım hani siz bizi teşvik ettiniz ya gelelim diye, ee noldu şimdi ? ulan taşınırken bile yardıma gelmediniz, sikmişim böyle akrabalığı. geldiğimiz yerde babamın tek sözüyle ona çıkarıp binlerce lira borç verecek dostlarımız vardı. siz iki-üç koli taşımamak için bahaneler uydurdunuz.
gel zaman git zaman ben liseye falan başladım, neyse ki çevre konusunda sıkıntı çekmedim çabucacık alıştım, çok iyi dostlar edindim. ama annem ve babam bir daha asla eskisi gibi olamadılar. bir türlü tam anlamıyla alışamadılar. belli etmemeye çalışıyorlardı ama eski günleri özledikleri anlaşılıyordu. hadi kendimi geçtim, anne ve babama zarar verdiniz, sizin yüzünden oldu hepsi, destek olmadınız, bizi sürekli mahkemelerle uğraştırdınız.* çok ama çok nadir mangal falan yapardık ama ben genelde kim kimin teyzesi, kim kimin bilmem ne siki bilmezdim. sikimde de değildi açıkçası. çünkü o kadar soğuktu ki o ortamlar. lan taşındıktan sonraki 1-2 senede edindiğim dostlarım bile sizden çok daha iyiydi, yardımseverdi ki siz kaç yıllık akrabamsınız (!) anladım ki kan bağının yardımlaşmakla hiç bir bağlantısı yok.
ben de karar almıştım; size bir daha asla kendimi zorlayarak güler yüzlü ve sıcak davranmaya çalışmayacaktım. zaten tam olmayan tanışıklığımız sonsuza kadar tamamlanmayacaktı. ve tamamlanmayacak da...
öyle yada böyle doğru yazmış çocuk. aynen durum odur. akraba bazen can bazen ölüm demeyim de akrep gibidir.
e peki biz ne bok yicez diyenlere tek tavsiyem; eş-dost özellikle akraba yanında yalan atmayın ama eksik konuşun. insanın yarısı kıskançtır, hayatınızı kaydırırlar.
bi kaç tane insan var geri kalan hepsi hayvan amına koyim hiç sevmiyorum sizi var ya hiç hiç, neden böylesiniz, amacınız ne bilmiyorum ama siktiriniz gidiniz. küçük halam ve iki teyzem dışında hepiniz siktirin gidin marsa, jüpitere falan. he ayrıca ailemden fazla sevdiğim anneanneciğim, senin de toprağın bol olsun bitaneciğim ellerini öpmeyi özledim be ah ulan ah.