keşke olsaydın da annemi biraz da sen idare etseydin. tek başıma çok zorlanıyorum. keşke olsaydın da kimseye anlatmadığım sırlarımı seninle paylaşabilseydim.. keşke param bittiğinde seni ütebilseydim. birlikte daha kolay göğüs gererdik her zorluğa. destek olurduk birbirimize. fena mı olurdu yani 21-22 yıl önce 1. gelseydin de 9 ay sonra da doğsaydın..
seni çok özledim.
daha bugün gittin. artık yeni bir düzenin var. yeni evin, yeni işin, yeni arkadaşların. en güzelide yaşamaktan nefret ettiğin şehirden kurtuldun. ne de mutlusundur şimdi. az birazda hüzünlü. üzülme ama. sen de ben de hepimiz alışıcaz zamanla... bir günde iki kişinin özlemi biraz kötü oldu. böyle kalbim sıkışıyor gibi. nefes alamıyorum sanki. güçlük çekiyorum. sen ve o gitti ya kendimi çok yalnız hissediyorum. ne kadar sürede alışırım acaba? hayır ben iş dönüşü kimin başını şişircem artık, ha? kiminle her şeyimi paylaşıcam? seni şimdiden çok özledim. yolun açık olsun kardeşim...
üvey misin nesin anlamıyorum. yani ikimizden birinde bir gariplik var. aynı genleri taşıyor olamayız. iki kardeş bu kadar mı zıt olur insan. nasıl bencil nasıl pislik nasıl bana dokunmayan yılan bin yaşasın insanı oldun sen böyle. sana karşı hislerim yıllara göre hep değişik yoğunluklarda, hep başka dünyalarda oldu.
çocukken sevmezdim seni. ben evin çirkin kara kızı, sen herkesin güzelliğine hayran olduğu, sürekli fotoğrafları çekilen, duvarlara boy boy fotoğrafı asılan erkek çocuğu. kıskandım seni çok kıskandım. babaannemle ankara'ya gittiğinde yaşadık ilk ayrı kalışımızı. akşamları babam benimle oynuyordu ilk defa, ilk defa sadece üçümüz o pazar beraber yemeğe çıktık. ilk defa 4 kişi değildik. gece sabahlara kadar, ne zaman geleceğinizi bilmediğimden dua ederdim. "nolur yarın gelme günü olmasın" diye.
sonra geldin tabi. babam da bize tenis seti almıştı. büyük salonda tenis oynuyorduk. sana söyledim bu raketler küçük o bezbol topu sert. vitrine gelirse annem döver dedim dinletemedim. sen attın ben vurdum, sen ben, sen ben, ben sen ve vitrin. ardından o büyük şangırtı. allahtan annem evde yoktu da toparlama fırsatımız oldu sandım, sen hadi sen camları topla ben de çöp torbasını getireyim dedin. ben her camı elime alışımda elimi kesiyordum. ama annem seni döver diye korkumdan elimdeki kana aldırmadan cam topluyordum. ve annem geldi. sen mutfakta meyve suyu içiyordun. hani çöp poşeti. yanımda bezbol topu o lanet yeşili, elimde kan kırmızısı cam parçaları. annem aldı beni eline bi güzel kaşıdı. bir de elimi kestim diye o kadar dayak yedim, çıkıp demedin anne ben yaptım diye. cam kırıldınca toplamak yasaktı. babam yasaklamıştı. elime dikiş atıldı. babamdan azar yedim. ilk kazığını attın.
sonra okula başladık. artık güzel bir çocuk değildin. dişlektin, öğrenci traşı sana hiç yakışmıyordu ama hala herkes çok seviyordu seni. sen karnende 3 ile gelirdin, ben hepsi beş. bütün tatillerde sen kurslara kamplara giderdin ben zaten başarılıyım diye evdse oturur sarı zihinden problemler kitabını çözerdim. bir sürü tüm dersler kitabımolurdu. sen havuzlu, spor kompleksi yaz kurslarında gününü gün ederdin. yine kazığı yiyen ben olurdum.
ve o lanet ergen dönemlerin. sesin değişti hani. nasıl bir çirkinliktir yarabbim. saatlerce saçını yapmaya uğraşırdın. jöle sürerdin istediğin gibi olmaz beni çağırır su tuttururdun saçına, sonra bir daha sürer, bir daha yıkardın. ne salaktın farkında mısın?
sonra ben büyüdüm. her seni şikayet edecek olduğumda, sen abine bakma dendi. önce bluzuma karıştın, sonra etek boyuma. sonra saçlarıma. sonra balkonda oturuşuma. makyajıma, elbiseme herşeyime. tam bir kro olma yolunda ilerliyordun ki sana bir şey oldu. sanki bir günde arkadaş gibi olduk. sanki bir gece uyuduk ve uyandık büyüdük değil mi? sen bensiz ben sensiz yapamaz olduk. biraz hasta biraz yorgun üniversiteyi kazandım. annem babam gayet soğukkanlı iken bile, sen ağlardın. sen ağlamayan adamdın. lan beni de ağlatırdın.
şimdi yoksun, tek başınayım.
ve sen senin için yazdığım tek kelimeyi bile haketmiyorsun.
çok çirkinsin artık, hiç özlemedim seni.
seni öyle çok özledim ki bu seferki çok başka. ayrı kalıyorduk hep ama bu ayrılık çok farklıymış diğerleri gibi değil.
bugün doğum günün ve biz yanında değiliz malesef. uykularımız kaçtı günlerdir beklemekteyiz çok sıkıntın var şuan korkuyosun biliyorum canımın içi ama bunların hepsi geçicek o istediğin şey olucak inşallah ve ne olursa olsun sen bizim bitanemizsin sen sağlıklı mutlu ol gerisi hiç önemli değil bize sen lazımsın başka bişi değil benim yakışıklı kardeşim. sana kızdığımda söyleniyorum ya bazen onların hiçbiri gerçek düşüncelerim değil. sen iyi ki varsın benim hayatımda. seni canımdan çok seviyorum iyi ki doğdun kunta kintem benim.
sizler gerçekten iyi yerlerde, iyi insanlarla bir arada olmayı hak ettiniz, şimdi sizlerin rahat ve huzurlu olması inanın yetiyor bana. sen diyeceksiniz ki hep dediniz, sen ne yapacaksın? beni boş verin, yaşıyoruz işte. çocuklarınıza ve eşinize sahip olun yeter. hep mutlu kalın.
beni çıldırtabilme şerefine günün her saati, her dakikası erişsen de yanağıma bir öpücük kondurman tüm kızgınlığımı siliyor birden.
biliyorum ben gidince çok özleyeceksin, arayacaksın hep "abla gel de kavga edelim" diyeceksin.
ben de özleyeceğim. ev sana kalacak ama hadi gene iyisin. istediğini yap. bilgisayarda senin.
"beni arkadaşlarıma rezil ediyorsun" diye sitem etmene de gerek kalmayacak.
artık ben olmayacağım...
küçükken hep bir kardeşim olsun diye anneme baskı yapardım. sonra sen geldin.
gelmez olaydın desem de arada bunu kızgınlıkla söylediğimi biliyorsun.
iyi ki geldin, iyi ki varsın. biz seninle didişip duran iki kız kardeşiz. ama ileride çok iyi bir dost olacağımızı biliyorum.
durduk yere salak kardeşim benim taklidimi yaptı. bir daha yapma dedim bak namaz kılıyorsun bir yandan sevap alıp bir yandan günah alma dedim saygısız terbiyesiz dedim bana salak salak konuştu şu an inanamıyorum ağlıyorum bunları yazarken inşallah yarın açıklanacak olan o sınavı kazanamazsın.
senle olamıyoruz birbirimiz olmadan yapamıyoruz . hemen özlüyorum seni fırlama . sen de beni özlüyormuşsun alıyorum haberini . ne kadar didişsekte seni seviyorum ve beni sevdiğini biliyorum gamlı baykuşum..
beni hep dövüyorsun, ergenlik tripleriyle beni hep tersliyorsun, insanların yanında pabuç kadar dilinle beni rezil ediyorsun ve zekamı küçümsüyorsun. ama seni çok seviyorum. gerçekten çok seviyorum.
canım kardeşim;
biliyorum bir aydır konuşmuyoruz. o masum yüzüne bakarak beni affet diyemedim. suç bendeydi. ufacık bir sebep yüzünden günaydın bile diyemiyoruz birbirimize. bu yazıları içimi dökmek için sana yazıyorum, çünkü doldum artık. bugün bir aylığına dahi olsa, memlekete gitmen değil. sana sarılarak, " güle güle git güle güle gel. " diyememeyişim, seni uğurlamaya bile gelemeyişim en kötüsü sana sarılayamayışım bana çok kovdu kardeşim. bir kavga yüzünden yüzüne da hi bakamadım. biliyormusun, sen gidince salaklar gibi ağladım odamda. duvarları yumrukladım. niçin? senin o gül yüzüne bakarak, beni affet diyemediğim için. sen şimdi gittin uzaklara. ya ben ne olacağım? söylermisin? resimlerine bakarak, geleceğin günü mü bekleyeceğim? en çok neleri özlüyorum biliyormusun? beraber film izlediğimiz o anları, matematikten hiç anlamadığım halde derslerin de sana yardım etmemi. ama en çokda bana "abi" demeni. bir ay belki kısa bir süre, ama senin yokluğunda ben kime sataşacağım? espiri yapıp kiminle güleceğim?
söylermisin? senin yokluğunda ne yapacağım kardeşim...
daha yazmak istemiyorum. bu satırları yazarken bile kocaman, eşşek kadar olan abin ağlıyor. biliyorum, beni ağlarken görmek isteyeceğin son şey ama senin yokluğunda çok yalnızım kardeşim. çabuk dön lütfen. sana sarılarak hoş geldin demek istiyorum...
Bugün çok özledim seni...
en çokta kavgalarımızı, hani birbirimize saç baş girdikten sonra ben sana yumruk atınca annem bana kızardı ya sende;
-ya anne karışma biz kardeşimle konuşuyoruz.
derdin. çok özlüyorum seni işin düşünce abla demeni bile hiçbişeyini bulamayıp benden istemeni bile, hatta okuldan kaçtığında seni taksimlerden maçkalardan toplamayı bile özledim be soytarım. şimdi dicen 'ya abla ben jandarma komando oldum ne soytarısı' olsun sen benim soyatarımsın. sana yeni kitaplar alıp gönderdim bugün, evet yıllar geçti ve ben hala sana kitaplar alıyorum. sen kitapları sevdin okulu sevemedin ben okulu bitirdim ama kitap okumayı sevemedim o kadar başkaydık ki seninle ama aynı kanı taşıyorduk bazen aynı anda atıyordu kalbimiz ben vazoyu kırınca babaanneme ben kırdım deyip suçumu üstlenirdin ya küçükadamım benim sen herzaman delikanlıydın.. keşke hep çocuk kalsaydık ve bişeylerin korkusuyla saklansaydık birbirimize suç atmak yerine hep korusaydık. neyse koca adam şafak 286 ablan bekliyor yolunu, aramızda yaş farkı olmasa da sen oğlum gibisin. çok seviyorum seni...