"Dışarıdan mutlu gibi görünüyordu oysaki" deriz ya..
Demek ki neymiş, yaptığın şeyler seni mutlu etmekten ziyade; mutluymuş gibi gösteriyor. Herkesçe doğru olan, eğlenceli olan aslınca kimsece öyle değil. Yaptıkların öyle görünmeni sağlıyor. Ama sen huzur hissediyor musun? Onları yaparken rahatlıyor musun?
Öyle bir devirdeyiz ki toplumca, güzele çirkin, çirkine güzel demeye bile başladık. Asıl değer ve ahlak felsefesine şimdi ihtiyaç var. Kendimizi, çevremizi, hayatımızdaki terimlerin anlamlarını, ne ifade ettiklerini, onları kimlerin oluşturduğunu ve hangi genellemelerden kaynaklandığını, hangi temellendirmeye dayalı mantık örgüsünden oluştuğunu sorgulayalım.
"iyi ne?", "doğru ne?", "ahlak ne?", önyargılardan sıyrılıp bir düşünelim. Yaşadıklarımızı muhakeme edelim. Kelime oyunlarına kurulu cerbezelerin kurbanı olmayalım.
Asıl benliğimizden başkalarının yargılarıyla, şakşaklaması ya da küçük görmesiyle ayrılmayalım. Ne olduğumuz, ne istediğimiz belli olsun. Hayatımızda kurallarımız olsun. Mantığımız olsun. Düşünerek hareket edelim. Aklımızı kullanalım. Öncesini sonrasını düşünelim davranışlarımızın. Sadece akıl da bir şey ifade etmez. Akıl, ilim ve hilm ile hareket edelim. Kalbe mukabil akıl, akla mukabil kalp ile muhakeme edelim. Bu mizanla tartalım hayatı, davranışlarımızı, çevremizi, toplumu..
yanyana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar. ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar. ve sırf dardı diye kafalar, düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik, sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik...*
banyodan sonra artiz artiz saçını şekle sokarak ya da en güzel kıyafetinle bi sağdan bi de soldan kendine baktığın aynadaki görüntü gerçek sen değilsin. gerçek sen'i görmek istiyorsan, karpuz yerken karşına ayna koyacaksın. kendinle yüzleşmek istiyorsan bunu yap. emin ol ki yepyeni bir hayat seni bekliyor olacak. bilge olma yolunda bir adım daha ilerleyeceksin. bu kıyağımı da unutma evlat. kıps*