Bana; Bilmem ne tonunda, bilmem ne markalı,bilmem ne light allık al ney lan?
Ben renk bilgisi siyah, beyaz, mavi, sarı,mor, yeşil gibi temel renklerle sınırlı insanım.
ne bileyim ekmek falan almaya yollasına beni, allık ney?
Ne bileyim ruju yanağına sür-dağıt, öyle olmuyor mu?
Yahu biliyorum, beni de normal bir insan gibi topluma kazandırmaya ne bileyim modadan, makyajdan anlayan biri haline getirmeye çalışıyorsun, kabul. Ama kabullenmek lazım güzel kardeşim, ben terlik pijama kombiniyle marketten ekmek alırken mutluyum...
Tüm varlıklara ana hatlarıyla değil, ayrıntılarıyla bakarım. Eşyaların ve insanların.. Derinine inerim.
Çoğunluğa değil azınlığa ilgi duyarım. Genel yargıları değil nadir görülen yargıları tercih ederim. istisnaların çoğunlukta olduğu bir hayatım, karakterim var. (bu yüzden) insanlar (çoğunluğu) benim gibi ayrıntıya ve nadirliğe bakmadıkları, dikkat etmedikleri için, beni doğru anlamda tanıyamazlar. Onlar hep daha olmuş, sürekli olan, şahit oldukları, bildikleri ya da yaşadıkları şeyin varlığına inanırlar çünkü. Bilmedikleri, görmedikleri bir şeyi nasıl anlayabilirler ki? Fakat tanımlarken bildikleri cümleler, bildikleri, gördükleri, yaşadıkları ve gözlemledikleri kadarıyla tanımlamaya kalkarlar beni. Aslında bilmezler ki, beni tanımlamak için bilmeleri gereken, öğrenmeleri gereken yeni hisler, yaşamaları gereken hadiseler, değişik ve çok pencereli bir görüş açısına ihtiyaçları vardır. Ve bilmedikleri, bilemedikleri bir şeyler de olduğunu kabul etmeleri gerekir. Benim içeriğimdeki terimleri öğrenmeliler. Nasıl mı öğrenecekler? Genelde değil, nadir yaptıklarımı inceleyerek. Kısa zamanda hüküm giydirmeye çalışmadan! Bilirsiniz ki genel, sık-sık yapılan şeyler kısa zamanda anlaşılır. Fakat nadir, seyrek olanları anlamak, görmek, hissetmek için uzun bir zamana ihtiyaç vardır.
Evet.. Hala olduğum, hissettiğim, yaşadığım insanın, (benim) kendimin gerçek halini bulabilmiş değilsiniz..
Çalışmamalarınız, önyargılarınız, peşin hükümlülüğünüz, yanlış ve yerinde olmayan empati yaptığınızı sanıp da düştüğünüz büyük yanılgılarınız için yine de teşekkürler.
Yalnız artık benim hakkımda hiçbir fikre sahip olmazsanız daha iyi olacağım. Tutturduğunuz bir-iki kişisel yönümden yola çıkarak çoğu yönümü anladığınızı sanmayı da bırakınız. Beni yeterince boğdunuz. Net olun bana karşı. Yeter ki dürüst olun. Ama patavatsızlığa vurmadan dürüst olun. Net düşüncelerinizi söyleyin. Rahatsız olduğunuz bir şeyler sergiliyorsam da bunu benimle paylaşın. Siz yanlışlarınız söylendiğinde hoşlanmıyorsunuz, moraliniz bozuluyor, kırılıyorsunuz diye kendinizce empati yapıp, iyilik yaptık zannederek, ben de sizin gibi düşünüyormuşum gibi davranmayın. EVET, NET olun! Oynamayın!
Karakterimin, düşüncelerimin çoğu sustuklarımda saklı, söylemediklerimde. Yine söylüyorum. Neden seyrek sergilediğim durumlara bakın, dikkat edin diyorum? Çünkü bu söylemediklerim sadece bazı zamanlar nadir olarak dile geliyorlar.
Lütfen düşüncesizce ya da düşünüp de düşündüğünüzün doğruluğundan çok emin olmayın..
çoğumuzun sevgilisinin olmadığı şu whatsapp grubumuzda halihazır durumu bozmayın. grup yöneticisi olsaydım bize yakışacak başlık olan saplar ı tercih ederdim ama malesef ki değilim. cümbür cemaat gitmeyelim diye tatil ayarlaması yapamıyorum. birinizi çağırıp diğerini çağırmasam öbürüne haksızlık olacağından tatil sorularınıza belirsiz cevaplar veriyorum. geçtiğimiz yaz birlikte geçirdiğimiz tatil sürecinden dolayı nerede çokluk orada bokluk durumundan feyz alarak önümüzdeki maçlara bakacağız artık.