ben de mutlu olmanı en az senin kadar istiyorum abla...
ama o çocukla olmaz, o sana göre değil. seni geçtim ailesi de ailemize göre değil. tıp okuyorsun ve çok da güzel bir kızsın neden kendini harcıyorsun? neden kendini de bizi de mutsuzluğa sürüklüyorsun? sen doktorsun o polis, bizimkiler okumuş etmiş varlıklı bir aile onunkiler köyden yeni taşınmış. annemin fazlasıyla takıntılı olduğunu bildiğin halde neden bu çırpınış? sırf o çocuk için gittin kapandın, annene babana karşı geldin. değdi mi?
sessizlik, huzur. sessizlik istiyorum. sensizlik. romantizm falan değil bu, ablama yazıyorum.
- ben odamdaki mobilyalarım kahverengi olsun istiyorum. sen, "o ne öyle yaaa!!" diyorsun.
- ben odamda uyum olsun istiyorum. sen, duvarları siyaha boyayıp kırmızı el izi çıkarmak istiyorsun.
- ben odamda tütsü yakmak istiyorum. sen, oraya buraya çoraplarını bırakıyorsun.
- ben odamda sessizlik istiyorum. sen, sancak'ı son ses açıp dinliyorsun.
- ben yatağımda resim çiziyorum, kitap okuyorum. sen, "ışığı kapat, uyucam!!" diyorsun.
- ben odam sıcak olduğu için kapı açık uyumak istiyorum. sen, her defasında, ben hiç söylememişim gibi kapıyı kapatıp evden gidiyorsun.
- ben odamın bir köşesine, çalamasam da, bir piyano yerleştirmek istiyorum. sen, antrenman çantanı, laptop çantanı, çoraplarını, pantolonlarını, ceketlerini üst üste bir köşeye atıyorsun.
söylesene, biz aynı odada kalabilir miyiz? mal mısın?
senden bir şey gizliyorum hayatımda ilk defa.ama biliyorum ki söylersem hayatıma mal olabilir bu kuşum.sen hala bilmiyorsun, ama ibişin kafasını ben kopartmıştım ama inan kazaydı, yoksa onu ne kadar çok sevdiğini biliyorum.
ikincisi de beni mor ve ötesi konserine götürdüğün gün * en mutlu günüydü.o gün için ne kadar teşekkür etsem az sana, canım benim.
ibiş şapkasıydı ablamın bu arada sözlük.
selam çiko, olm ne kadar malsın lan. seni severim evet ama bencil olma. bencilsin.. ben sensiz birşey yapamazken sen bana haber dahi vermiyorsun. bu huyunu sevmiyorum. sen aç olduğunda gece dahi olsa ben birşeyler hazırlıyorum hatta öyle kolay şeyler değil. sen karnını doyur diye.. karşılık beklemeden yapıyorum ama en azından saygıyı hakediyorum. antremana giderken beni yanına almıyorsun. olm ben çok mu küçüğüm laağn. iyi o zaman kalk kendin hazırla... *
anamızın karnını dört kardeş paylaşmayı becerebildiğimiz halde, babamızın mallarının paylaşımındaki bu hırsın niye? üstelik daha o hayattayken...
dilerim çocukların babamın döktüğü gözyaşlarına benzer gözyaşı döktürmez sana...dilerim bir an evvel uyanırsın gafletten...
minik kuşum..
hep sevgi dolu, neşeli biri olmuştun. fakat fazla hırslı olduğun gerçeğini değiştiremedi hiçbir şey, belki de hiç istemediğin için. hep en iyisi olmak istedin, yanıldığını görmekse seni içten içe tüketti aslında. bambaşka biri haline geldin gün geçtikçe. canından bir parça olan küçük kız kardeşine bile yabancılaşmaya başlamıştın. kimse farkında değildi, çünkü kimse sana benden yakın olamadı ve olamayacak da.
ilk yılında istediğin bölümü kazanamadın, yeterince çaba gösterseydin böyle olmayacağını sen de bilmene rağmen. ikincisinde adım attığın yeni hayatın, hiç senin olamadı ne yazık ki. özel bir üniversitede burslu okumana rağmen, onlar gibi olmadığın için içini bir korku kaplamıştı baştan beri. keşke bilseydin onlar gibi olmak zorunda olmadığını, ve kimsenin ne yaparsa yapsın asla senin gibi olamayacağını. keşke özel biri olduğunu bilseydin ablacım.. bu yüzden burada da mutlu olmadın işte, yeni kapılar açmak istedin kendine. biz ne dersek diyelim kararlıydın, ve 3. kez denemek istedin şansını. işte o lanet olası sınavda sana neler oldu hiç anlayamıyorum. ne oldu da bu basit şeyin kendinden daha değerli olduğu fikrine kapıldın o 2 saat içinde. ve ne oldu da kendini bizden mahrum bırakacak kadar gözün karardı, hiç bilemedik. özgür bir kız olduğunu herkes biliyordu, ama sen yine de ispatlamak istedin kendini. son kez.. ve hiç düşünmeden kanatlanıp uçacağını varsayarak kendini o pencereden dışarı bıraktın meleğim. sınava girdiğin okulun kapısından dışarı çıkıp yeniden bizimle olmayı dahi göze alamayacak kadar korkaktın belki de. kabul etmek istemesem ve bunu sana hiç yakıştıramasam dahi sen aslında bir korkaktın.. ölümün hiçbir zaman kesin olamayacağını, bu fütursuz davranışının sana çok daha pahalıya patlayacağını hesap edemeyecek kadar aptal ya da.. ya da hiçbirimizin geleceği hakkında kafa yoramayacak kadar bencil.. ya da hepimizin gözlerinin önünde 4 kat yukarıdan kendini bir betona bırakacak kadar düşüncesiz ve kin dolu.. havasız yoğun bakım odaları, tek başına nefes bile alamadığın aylar, en ufak bir kıpırtı gösteremeyen et yığını bir beden, küçücük bir ışık dahi göremeyen bir çift göz, parçalanan bir aile.. biraz düşünsen hiç birini göze alamayacağını herkesten iyi biliyorum işte. keşke seni bu kadar iyi tanımasaydım, keşke kendimi birine bu kadar bağlamamış olsaydım istiyorum çoğu zaman. belki o zaman bu kadar acıyı çekmemiş, ve küçücük bir yaşta bu kadar olgunlaşmamış olurdum. dünyaya baktığımda, yaşıtlarımdan 10 yıl daha ileride biri gibi tatsız tuzsuz bir manzara görmezdim. belki o zaman hayatımı daha iyi yaşayabilir, şimdi çok daha mükemmel biri haline gelebilirdim. ve sen de 2 yılın ardından hala hiçbir şey hatırlamayan, neden bu halde olduğunu dahi bilmeyen, gözleri görmeyen, oturamayan, yürüyemeyen, tek başına hiçbir şey yapamayan, gençliğinin en güzel yıllarını yatarak geçiren bir hasta olmazdın o zaman. sana bunları içim yanarak olsa da söylüyorum. söylüyorum; çünkü seni kendimden bile çok seviyorum, kendini bu şekilde harcadığın için tahmin edemeyeceğin kadar çok kızıyorum.
ama inanıyorum meleğim. her şey yoluna girecek ve eskisi gibi cıvıl cıvıl bir genç kız olacak, ışıl ışıl güneşli günlere uyanabileceksin yeniden. görecek, yürüyecek, koşacak, okuyacak, çalışacak, evlenecek; ve mutlu olacaksın. bizse hep yanında olacağız bu zor süreçte. sana bakmaya devam edeceğim, umudumu hiç yitirmeden. hep seninle olacağım, sen de iyi olacaksın minik kuşum...
eksikliğini hissettim desem yalan olur. bilmiyorum bir ablam olsaydı neler değişirdi hayatımda. ya da kız kardeşim.
2 erkek kardeşim var sen olsaydın mesela evde öyle daldaşşak rahat dolaşamazdık.
hepimizin zevki aşağı yukarı aynı oturur bilim kurgu robot mobot filmi izleriz. senin duygusal filmlerini hiç çekemezdik açıkcası.
olmaman daha bi mantıklı kafiyeye bağlasaydılar adın burçin tarçın gibi birşey olurdu.*
bir de olumlu yönlerin var ki,
sevgilimi sana anlatırdım dertleşirdik, zira 45 yaşında anama kalsa mektuplaşmak en iyisi.
evde bir bayan daha olurdu, 3 tane camış bazen bayıyor doğrudur.
kesin tutumlu olurdun, her zaman borç isteyebileceğim ve borcu ödemeyeceğim bir kaynak iyi giderdi yani.
eminim çok boktan kavgalarımız olacaktı. ama yoksun işte. olmayan ablam, çok özledim ben seni.
belki anne-babamız bize kafiyeli isim koyacaklardı. iyice itici olacaktık. ama olsun ben yine severdim seni.
hep yanımda olduğunu sanardım abla. annemle kavga ettiğimde beni teselli ederdin, ''boşver, nesil farkı'' derdin ergenlik dönemimde. şimdiyse yaşamana bile lanet edecek kadar nefret ediyorum senden abla.. hayatımın içine ettiğin, 3gecedir sayende uyuyamadığım, güvenimi kırdığın için senden nefret ediyorum abla..
gittiğinden bu yana 16 seneyi devirdim..devrildim..yokluğunun verdiği yorgunluğu taşıyamıyor artık ruhum..sen'li yılların ömrümün en güzel yılları olduğunu anlayamayacak yaştayken ben, bıraktın beni..sana o zaman ki duyduğum ihtiyactan daha fazlasını duyuyorum..kardesin şimdi uzakta bi yerde okuyor..ziyaretine gelipte kabrin başında ruhuna dua edemiyor amma her gün seni anıp, sana selamların en güzelini dualar eşliğinde gönderiyo...can'ım, kan'ımsın...her gün bir adım daha yaklaşıyorum ya sana tek avuntum budur gözümün bebeği...
canın sıkkındı ya hani bir zamanlar,
beraber kuaföre gittik mesela, saçını kestirdin, zorla boyat diye tutturmuştum hani, sen de "bir daha ki geldiğinde boyatırız." demiştin, bir hafta sonra geliyorum yanına ablacım.
sonra alış verişe gittik hani, zorla "şunu da dene yaee." falan diyordum, her yerden bir kıyafet getiriyordum, eğlenmiştik di mi ama?
sonra yemeğe gittik hani, senin tabağındakileri de ben yedim, ne var, bitiremicektin zaten.
sonra yolda yüzüme bakıp, içme be olm şu sigarayı dedin, abla ben o sigarayı bırakamıyorum, biliyor musun?
ve son bir şey ablacım;
canını sıkanın, canını sikerim.
ablalarımdan başka sığınacak limanım yok benim, onların yüzünü asanların canını sikerim.
ablacığım seni ben
çiçeklerden yemişten
sarı saçlı böcükten
çekirdekten bile daha çok severim
gitme hep yan apartmanda kal
beni mutfağına al
pembe gülden daha al
yanacığından öperim.
ablacım doğduğum andan itibaren sahip olduğum en değerli şeysin. sen olmasan yarım kalırdım herhalde. haftaya karnındaki velet de aramıza katılacak, böyle bir mutluluğa şahit olacağım için kendimi çok şanslı hissediyorum. iyi ki varsın. ablası olmayanlar anlamaz, olanlar da bizim kadar iyi anlaşamaz.