ben bu yazıyı öylesine yazdım

entry2646 galeri30
    1325.
  1. bir apaçi ağlıyor
    gözleri yaşlı
    yalnız bir kovboydu
    dağları aştı.

    ağla kovboy ağla,
    ben de ağlayayım
    bu topraklardan sana
    arsa bağlayayım.
    0 ...
  2. 1326.
  3. başkasının hatalarının bedelleri, hep birilerine yük olur ya ışte.
    aynı öyle.
    0 ...
  4. 1327.
  5. Yaşattığı acıyı yaşamadan ölmez insan.
    1 ...
  6. 1328.
  7. Artık her gün maç yapmıyorum tribünlerde rastlanan güzel görüntüm. Seni bırakıp maç yapmaya gitmiştim de sonra ayağım sakatlanmıştı. O günden sonra ayağım beni hep cezalandırdı işte, senin yanında durmadım da yine topun peşinden koştum diye.

    http://mbsadam.tumblr.com...-ile-gonderilen-mektuplar
    1 ...
  8. 1329.
  9. 1330.
  10. Hayat insana gerçekten " Nanik "
    yapıyor.
    gidişat kötü,
    kollayın g.tü..!!!
    0 ...
  11. 1331.
  12. Handan’ın kahverengi gözleri vardır. Handan’ın çok güzel kahverengi gözleri vardır. Handan’ın kocaman, çok güzel kahverengi gözleri vardır. Handan’ın kocaman, çok güzel kahverengi gözlerinin kuyruğunda beni vardır. Handan’ın gülerken belli olan gamzeleri vardır. Handan’ın ağlarken gözyaşlarının toplandığı gamzeleri vardır. Handan’ın siyah, düz saçları vardır. Bir de Handan’ın siyah, düz saçlarını arkaya atışı…

    http://mbsadam.tumblr.com...aye-yaz-balasinin-teknesi
    1 ...
  13. 1332.
  14. içinde kurtulma isteği olmayan birine elini uzatma. Sen onu kurtaramazsan , o seni umutsuzluğa çeker.
    1 ...
  15. 1333.
  16. canım çok sıkılıyor.

    nefret ile yoğrulsam nefret etmekten vazgeçmeyeceğim insanlar hep çevremde.
    0 ...
  17. 1334.
  18. sadece seçim dönemleri politize olup kalan zamanda günübirlik yaşayan,ülkesine karşı tek bir sorumluluk hissetmeyip şuursuzca oy kullanacak olan insanlardan nefret ediyorum.
    0 ...
  19. 1335.
  20. Zerafet, bir insanı diğerlerinin gözünde yücelten
    bir özelliktir.
    Zerafet anlam olarak kişinin
    hal ve hareketlerinde nezaket, sabır, ince
    ruhluluk, zariflik, kıymet bilme ve lütuf
    edici özelliklerini içerir.
    Sabırsız ve kaba
    davranışlar içinde olanlar, kendilerine bir iyilik
    yapıldığında küçük bir teşekkürü aklına
    getirmeyenler toplum içinde saygın
    olamıyorlar. Zerafet, kalıtsal bir özellik
    değildir, herkesin yapabileceği bir seçimdir. Ve
    buna ulaşmak için atılacak ilk adım,
    hayatımızda sahip olduğumuz her şeye her gün
    minnettarlık duymaktır. Sahip olduğumuz her
    şeyin bize birer hediye olduğunun devamlı
    farkında olursak başkalarına karşı zerafet
    içinde olmamız mümkün olabilir. içten
    minnettar olma bizde zarif bir ruh oluşturur.
    Sonuçta sabırsızlık duygusu içinde
    olduğumuzda sabırlı olmayı, sinirli
    olduğumuzda nazik olmayı, karşımızdaki haklı
    imiş gibi davranmayı, bir insanı eleştirmek
    yerine incelikle düzeltmeyi, gerçekten
    düşünmeseniz bile takdir etmeyi tercih eder
    hale gelirsiniz. Gerçek zerafet bütün bunları
    herhangi bir beklenti içinde olmadan
    yapmaktır.
    11 ...
  21. 1336.
  22. bana güvenme, beni gördüğünde hissettiklerine güven. gözlerin 'ben de orada mıyım' diye bakıp beni aradığında beni bulamadığın anki hayal kırıklığına güven. yerine sessizce oturup o an boşa geldiğini düşünürek amaçsızca etrafa bakışını düşün. hiç beklemediğin bir anda tesadüfen, beni senden uzakta olan kalabalığın arasında gördüğünde dünyanın siyah beyaz görüntüden tekrar renkli hale geçiş yaptığını hatırla. benim, senin olduğun tarafa bakarken hissettiğin düşme hissini tekrar anımsa. sana doğru gelirken vücudunu saran sıcaklığın, ellerini birbirine kenetlemek zorunda olduğun o ani çarpıntını düşün. aramızdaki boşluktan çıkan ve etrafı saran o gizemli sise bak. o sisin iki farklı ucundan bakıp birbirimizi görmeye çalıştığımız zamana git. benim sana yaklaştıkca etrafı saran sisin içine girip kaybolduğum an, senin gözlerini ele geçiren merak ve etraftaki gereksiz kalabalık. bu üçüne odaklan. bulunduğun yerden kalkıp yalandan başkasına bakmak için sisin içine yürü sen de. orada beni bulmaya çalışırken meraklanıp gitti mi acaba diye endişelendiğin an, seni kolundan yakalayaşımı hatırla. etraftaki boşluğu doldursun diye koyulan her detayın tek tek yok olduğunu gör. ilk oradaki kalabalık, sonra ne söyledikleri bilinmeyen sesler. ardından etraftaki masalar , duvarlar, renkli kağıtlar, cam bardaklar, her şey toza dönüşüp yok olduktan sonra geriye kalanlara bak.
    1 ...
  23. 1337.
  24. makas gittikçe açılıyor eskisi gibi olmayacak hiçbir şey üzülüyorum.
    0 ...
  25. 1338.
  26. 1339.
  27. kaç kişiyiz biz?

    içimizde sakladığımız insanlar belirsiz.

    ne kibrimiz var, ne de dengemiz.

    çok görüyoruz hayatı, azı çok yapıyoruz nedensiz.

    sevgimiz, ihanetimiz, gitmelerimiz, dönüşlerimiz..

    izler bırakırken bile tedirginiz.

    kazımak derler ya hani, ruhuna çiviyi çaka çaka kazımak.

    gölgenle ruhunu birbirine karıştırmak da sebepsiz.

    korkundan saklanırken gölgene sığınmak çok tekinsiz.

    neye yarar ki üç günlük dünyada çiviyle gezmemiz?

    canımız yanacak diye tir tir titrerken,

    canımızı yakana değil, kendimize bu sitemlerimiz.

    hüzünlerimizde boğuluyoruz çoğu zaman.

    halbuki bak tertemiz ellerimiz.

    mutluluklarımızı deniz kıyısına bırakıyoruz,

    mutsuzluklarımızla yiyip içiyoruz, ne gereksiz..

    dert etmeye değer mi bu hayat?

    dışarda yavaşça yürürken, içimizde patlıyor tüm hengamelerimiz.

    her şeyi gönlünce yaşa denir hep,

    işte her şeyi gönlümüzce yaşayamama telaşı tüm derdimiz.
    2 ...
  28. 1340.
  29. öylesin, bir öylesine ihtiyacım var.

    bu yazıyı yazmalık filan.

    (bkz: patates)
    0 ...
  30. 1341.
  31. Mutluluktan vidalarım gevşedi lan...!!!
    1 ...
  32. 1342.
  33. onu burada gördükçe sözlükte vakit geçirmekten rahatsız oluyorum. sanırım yine sözlüğü bırakacağım. yalanlarına inandığım her an için kendimden özür diliyorum.
    0 ...
  34. 1343.
  35. çok koştum, çok koştuk. o kadar çok koştuk ki bir bilinmezliğin ortasında bulduk kendimizi. apayrı yerlere, birbirimizden uzağa sürüklendik. çünkü unuttuk; ben küçüktüm, haliyle adımlarım da öyleydi. o ise büyüktü, tabii adımları da. her adımda biraz daha uzaklaştı benden. şimdi tamamen gözden kayboldu. yolumu kaybettim. kimliğim de yok, polisler çevirmeden geri dönebilsem bari...
    çok koşmuşum, çok yorulmuşum yetişeceğim diye. azıcık soluklansam ya. çıkınımda ne var diye yokladım, çıka çıka şarap çıktı. neyse artık, demlene demlene dönerim...
    içinde ölsün dudaklarından bir türlü dökülemeyen tüm güzel cümleler!
    işte! yolun başındayım, başladığımız noktada. bu kez o yok. kafa karşılıklığım, bir miktar da kalp kırıklığım mevcut. yorgunluk da ekledim bi kıt. soğanları da pembeleşinceye kadar kavurdum. sahi, neyin tarifiydi bu? unuttum.
    amaannn... yine saçmalıyorum.
    ona göre yine kafam güzel, konuşuyorum.
    paytak'ı uyuttum, ben de yatıyorum.
    yarın konuşuruz artık.

    -yine konuşamadılar-
    2 ...
  36. 1344.
  37. artık deve kuşları çelişkide kalmasın, köpekler derin bir uyku çekerken yanımızdakine şş sessiz deyip üstlerini örtebilelim, kadınların üstü erkeklerin altıyla erkeklerin altı kadınların üstüyle birleşsin kadın erkek kalmasın insan olalım, herkes msnin birbirine sarılıp dönen yeşil mavi insanları gibi sarılsın, bütün dünya buna inansın bir inansın. hayat bayram olsun.
    0 ...
  38. 1345.
  39. bir musibet bin nasihattan iyidir denir ya o ayni oyle oldu iste. dun o kadar cok agladim ki uzun zamandir yapmam gerekeni yaptim aslinda icimi doktum,sakinlestim aynaya baktigimda gozlerim pek iyi durumda degildi ama ne istedigime karar veedim basarmak istiyorum elimden geleni yapmak ve insanlardan olsun canin sagolsun yerine tebrikler sozlerini duymmak.istiyorum kararliyim ve basaracagim!
    cunki yapabilirim uzun zamandir bole bir duyhu yoktu icimde ama su an var bir kere basarisizligi tattim buda ikinci oldu demek ki ben boyle toparlanan bir insanim allah bana bunlari hazirliyor beni cok iyi taniyor... iyi geceler dunya sevgiyle don !
    0 ...
  40. 1346.
  41. uyanıyorum yine, çarşamba gece yarısı. saat 12:15,
    "hayır hayır bunu yapamazsın!" diye telaşla odaya girip başıma captain morgan şişesiyle vurdu.
    acıdı mı hatırlamıyorum.
    ne yazdığıma gelince belki de bunu sadece captain morgan biliyordu.
    hiç sanmıyorum ayyaşın teki o.

    uyanıyorum. salı günü sanırım. saat 12:15,
    çok geç olmuş ama ne için erken kalkmam gerektiğini bilmiyorum.
    bir yere gitmem gerektiğini hissediyorum ama gitmemek için de tekrar uyumayı düşünüyorum.

    uyanıyorum, hala uykusuzum, salı gece yarısı, saat 12:15,
    biraz sonra alt kattaki teyze "niye müziğin sesini kısmadın hala?" diye soracak gibi ama alt katta bir teyze olduğunu sanmıyorum belki var.

    uyuyorum, hala çarşamba gününde miyiz bilmiyorum ama, saat 12:15,
    yorgunluktan burun deliklerimin kapandığı ve tam 12 saat 15 dakikadır ağzımdan nefes aldığını hatırlıyorum.
    dilim o yüzden dışarıda. nefes aldığımı hatırlamak istemedim hiçbir zaman.
    bana ölümü hatırlatıyor.

    işemeye gidiyorum, söz konusu işemek olunca gün ve zaman önemli olmuyor ama yine de saat hala 12:15 sanırım.
    belki gerip dönüp yazarım tekrar.
    tuvalete gidince belki nereye geri dönmem gerektiğini de unuturum.
    unutursam diye bir dergi ve bir sigara paketi yanıma almam gerekiyor.
    ya da bilmiyorum geri dönsem mi?
    gerçi kimse beni beklemiyor.
    tamam tamam kapattım yazmayacağım bunu.
    2 ...
  42. 1347.
  43. 1348.
  44. 1349.
  45. Şu ülkeden siktir olup gidesim var.
    mutlu mesut yaşayacağım başka bir ülke ailem akrabam hiç kimsem olmasa. Orda yabancı bir kadınla evlensem.
    ve dönmesem bu ülkeye bir daha.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük