Yıllar sonra yaşamak için bir sebep bulmuşken, peki şimdi neden benim hevesim kaçmış, iştahım yok.
Kusmak istiyorum. Paramparçayım. Her şeyin sebebini bilirken nasıl bilmemezlikten gelebilir ki insan?
Neden ben?
Neden onlarca insan varken gelip çarptın bana. Neden beni seçtin. Neden beni parçaladın.
Oysa toparlamak için ne de çok uğraşmıştım.
Şimdi aklında ruhunda başka biri.
Hissediyorum. Bilirsin sen beni. Hissetmeden yaşayamam.
Gitmek isterimde kendimden kaçamam.
Özlerim ben. Sevgisiz yaşayamam.
Her yerdesin. Aklımda, beynimde, hücrelerimde dolaşıyorsun.
Bir kanser gibi. Her geçen gün yavaş yavaş acıtarak, kanatarak öldürüyorsun beni.
Hala bekliyorum.
Bu nasıl bir umut, bu nasıl bir yaşama isteği, yazıklar olsun bana ki çağırsan yine geleceğim.
Tattığım en lezzetli şeysin sen bu siktiriboktan hayatta.
Yediğim en lezzetli yasak meyvesin boğazıma düğümlenen.
Gözlerim kapalı damağımda yutmamak için döndürüyorum seni.
Nimettensin.
Ne yaptık biz böyle.
Milyarlarca insan arasında bırakıp gittin beni.
Dönmeyeceğini biliyorum.
Her gün adını haykırıyorum gökyüzüne, belki sesimi duyarsın diye.
Gittin.
Bir şehir yerle bir oldu içimde.
Enkazın altında can çekişmekteyim şimdi.
Bir rüyaydı, uyandık...
Cehennemin kaçıncı katmanın'dayım bilmiyorum şimdi.
Uzandım boylu boyunca toprağa..
Ölüm bir yanımda,
Kan bir yanımdadır.
ben bu yazıyı öylesine yazdım. çünkü, yapacak başka bir işim yok. boş-boş oturmuşum. ne hedeflerim var ulaşılası, ne de maksat koydum karşıma. öyle heyecansız bir hayatım var ki, dizi olsam, jenerik yayınlanarken yayımdan kaldırılırım. uzun-uzun bekledim her kesi. bir kere ulan, bu adam andreoid midir, insan mıdır, canı yok mu bu malın demediler. iyi de ettiler. yoksa, gözüm açılır mazallah. hayatım bir oyun olsa, tüm siteler oyun yayılmasın diye karalamalara başlarlar, dünyanın her yerinde yasaklanır, kaçak şekilde 1-2 yerden bulanlar daha kapağına bakıp sövüp savururlar, oyunu oynamayı bile düşünmezler. çok zor günler atlatdım, hep üst level oyuncular çıktı karşıma. evel allah hepsini yenmeyi bildik. tam bir raya soktuk, tam bir rahatlıycam, hayatım tam güzel gidecek derken boka sarıyor, chapter 1-den yeniden başlıyor. hadi bir daha level kas falan. affedersiniz de, sıçayım ben böyle işin içine. elin sivilceli ergeni amerikalarda, braziliyalarda kadınlar 3-er 5-er götürüyor, biz burda bir kadına öylesine maksatsız yaklaşırken biber gazı sıkıyorlar. sapık mıyım ben? ne yapıyim ben seni?
hep uğraşıyorum, abi, hep. ders oku, çalış, dingil heriflere katlan, arkadaşın arkandan, düşmanın önünden vursun. abi, biz arkadaşız diyen herif gelsin sana soksun kazığı. bu nebiçim bir hayat lan! ben bu hayatı bozarım! ya da bozamam. daha denemedim. sözün doğrusu, denemeyi de düşünmüyorum. ben böyle bir hayat istemedim ki, diyesi geliyor insanın. behzat amirim demişti. her şey ben doğmadan önce planlanmış. yapacaklarım, aldığım maaş, yapamadıklarım. ee ben böyle bir hayat istemedim ki?! hep bir endişe, hep bir telaş. niye? daha iyi yaşayalım diye. peki bu çalışmayla iyi yaşaya bilecek miyiz? tabii ki hayır! zorla evlendirecekler (not: erkeğim), düğün masrafı, karının masrafları, çoluk-çocuk olcek, onun masrafları. büyüyecekler okul masrafları, okul bitti iş bulana kadar çalış, sonra evlendir. bir de bakıyorsun, her kes başının etrafına toplaşıp ağlak ifadeyle sana bakıyor. noldu hayalini kurduğun havuz bahçeli, bilardo odan olacak koca villa? nah oldu işte nah oldu! bu kadar derdi-tasayı yaşayıp, affedersin, yarrağı kazanırsın anca.
ulan elin herifi bir imzaya milyarları topluyor. sen de onun içerken yere döktüklerini. affedersin de, ben böyle hayatı sikerim. sıkıldım artık her akşam oturup hayel kurmaktan. ulan zaten olmuycak hayaller kuruyorum. ben ne yapayim bu hayalleri. affedersin de, götüme mi sokcam? ne yapacağımı bilmiyorum artık. tükenmişlik sendromu mu yaşıyorum acaba? ne bileyim? ulan o kadar derdim var ki, şimdi söylemeye başlasam, bu sözlük yetmez. kendime yeni sözlük açıp ordan devam ederim.
sevdiğim kız benden uzakta. unutmaya çalışıyorum, unutamıyorum. unutmaya çalışıyorum, unutamıyorum. ulan peki nasıl daha önemli şeyleri unutuyorum? evden çıkarken musluk açık kalmış. eve geldiğimde ev atatürk barajına dönmüştü amk. boşuna akan suyla afrikanın 1 yıllık su eziyyetine son verilirdi. affedersin de, zenci yarrağı kadar fatura geldi. ulan ben ne kazanıyorum ki, bu faturayı da neyle ödiyim. dedim tükürerek telafi edeyim boşa akan suyu. suyumuzu da kestiler.
gazı açıp intihar etmek istedim, gaz faturasını yatıramadığım için intihar da edemedim. ulan o kadar fakirim ki, intihar bile edemiyorum. gaz da yok, soğuktan donuyorum. geçen gün kedi artık gördü ne kadar aç olduğumu. onu yemeyeyim diye avladığı fareleri bana haraç olarak getimeğe başladı. artık hayatımda ilerileme kaydetmiştim. kediler bana haraç veriyordular. dedim, ben bunla zengin ola bilirim.
1-2 özel yetenek avcısı getirdim eve. dedim, bak, böyle yetenekleri var, bana haraç ödüyorlar. kediler gelmeye başladı. ibneler satanist çıktı. hepsini yakalayıp kesmeye başladılar. affedersiniz de, yapacağınız işi sikeyim, sikdirin gidin evden dedim, üstüme yürümeye başladılar. ben de götü kurtarmak için kaçtım evden. bir parka geldim, soğuktan donuyordum. banka oturdum. ulan ne yapıyim ibnelerden evi alıyim derken bir tinerci yaklaştı yanıma. abi, para ver dedi. ben de affedersin de, siktir git. dedim. herif sinirlendi. bıçağı çıkarıp böbreğime soktu. sonra kaçtı. affedersin de, senin ben amına koyyim diye bağırdım arksından, sonra yere yığıldım.
gözümü açtığımda hastanede uyanmıştım. doktorlar uyandığımı görüp adımı felan sordular. adımı dedim. para istediler. benim param yok ki, dedim. herifler tüm dikişleri söküp beni hastaneden dışarı attılar. kapının ağzında hastaneye sövüp savururken polisler yakınlaştı. dedim, aha şimdi para cezası isteyecekler. polislerden biri yaklaşır yaklaşmaz gözüme biber gazı sıktı, diğeri de coplamaya başladı. nasılsa, hastanenin önündesin, hiç bir şey olmaz dediler. 46-cı vuruşdan sonra bayılmışım. gözümü açtığımda nezarathanedeydim. benim burda ne işim var dedim? evinde anarşist satanistler ayin yaparken yakalanmış. bunlar bizim islam görüşümüze zıdd dediler. affedrsin de, sikeyim o satanistleri ben dedim. tekrar gözüme biber gazı sıkıp coplamaya başladılar. şu an son telefon hakkımı kullanarak bu mesajı yazıyorum. çünük yapacak başka bir işim yok. yarın mahkemem var. ama çok büyük ihtimalle çıkamam. böbreğimden akan kan sonucu iç kanamadan ölürüm. yine de siz hakkınızı helal edin. hadi eyvallah. bitirmem gerek polsi biber gazını çıkardı cebinden.
Her gün hiç üşenmeden sevgilimin sosyal medyadaki hesaplarını kontrol ediyorum. Takip ettiği kızların çetelesini tutuyor, sülalesine kadar biliyorum. Çünkü işsizim çünkü seviyorum.
Gerçekleri silkip atarak omuzumdan
Düşüyorum düşlerin kuyusuna;
Güvercinler bir tek o zaman konuyor omuzlarıma
Saçların ve güvercinler ne güzel de uyuşuyor!
Hiç uyanmayacasına uyumak istiyorum;
Güvercinleri ürkütmekten
Ve şehrin insanlarına benzemekten korkuyorum.
bitsin bu cinayetler.. özgecan aslan ve nuh köklü cinayetleri çok üzdü beni... nereye gidiyor bu memleketin hali? bir of çeksem karşı ki dağlar inler......
hangi yazı var ki bir amaçla kirlenmiş olsun. Ne yazsak öylesine yazarız aslında. Kulp takmak sonradan. Bak sözlükteyiz yalandan da olsa yazar adımız ne güzel. Yakınacak bir şeylere kavga edecek birilerine sahip olmuşuz, ne iyi. Yalandan da olsa yalnızlarla yalnızız, yalan da olsa varoluşsal sıkıntı içindeyiz ne hoş. Ve ne yapsak yitmiyor ölüm karşısındaki yalnızlığın sevimliliği. Kıytırık kelimelerle bulamazsınız hayatın anlamını, hayatın anlamı yine hayattadır. Bak ne kadar anlamsız tutunuyor ağaca irrasyonel bir koala, ve ne kadar devrik havlıyor kar yağarken köpekler. Su içerken moleküller atomlar nüfuz ediyor bize ne garip, ve tüm bu dünya ne kadar saçma. Değil mi?
insanlık nereye gidiyor dersiniz dostlar ? bir uçuruma mı sürükleniyoruz, yoksa bizi arşa çıkaracak bir yolda mıyız ?
21. yüzyıl insanı olarak genel anlamda mücadelemiz tarihte şimdiye kadar insanların verdiği mücadelelerden çok farklı. ne kıtlığa, ne bitmek tükenmek bilmeyen savaşlara ne ölümcül salgın hastalıklara ne de afetlere karşı mücadele veriyoruz... mücadelemiz içimize karşı, benliğimizle. yaşadığımız bu iç mücadele insan toplulukları üzerindeki etkisini gösteriyor, takip etmek çok zor değil. intiharlar, depresyon, uyuşturucu bağımlılığı ve daha birçok şey. modern toplumun başlıca sorunları.
garip bir yaşamımız var. biraz hazcı, tüketmeye meyilli, biraz da dengesiz. nitekim temelde ego tatmini üzerine dayalı, apartmanlara ve sitelere doluşmuş, her sabaha egzoz dumanı soluyarak uyanan varlıklarız. şehir hayatına hapsolmuş, hayatta yapacakları belli kalıpların dışına çıkamayan zavallılarız. okulu bitir,asker ol, işe gir, evlen, çocuk yap ve öl. bize çok özel gelen, müthiş görünen biricik hayatımız bunlardan ibaret.
aradaki birkaç duygu yoğunlaşmasının ve biraz hazzın yaşadığınız tüm boktan şeylerin üzerini kapatıp size böyle bir hayatı güzel göstereceğini düşünmüyorsanız tabi.
Bir şeyi çok merak ediyorum sözlük. Sinir oldum ya. Bi oyun indirecektim google play'den adını unuttum. Bi tane hücre gibi bir şey var yukardan başlıyorsun telefonu sağa sola çevirerek onu hareket ettiriyor, ordaki böcek gibi şeylere değdirmeden gitmeye çalışıyorsun. Böyle hap falan var onu alarak uçup gidiyorsun tarzında. Oyunun ilk harfi m ama tam adı hatırımda değil. Sinirlendim sözlük, neden google play e hücreye benzeyenli oyun yazınca çıkmaz ki bu?
her ne kadar senden uzak olsam da,
bir nefes kadar yakınımda olduğunu
hissetmek de güzel.
belki doya doya bakamıyorum
gözlerine,
belki de ellerini tutup, sevdamın
sıcaklığını hissettiremiyorum ama o
günü sabırla bekliyorum.
sanırım beni avutan da bu.
belki hayatın acımasızlıklarından
kurtulmak için sıkı sıkı sarılamıyorum
ama yine bitmek tükenmek
bilmeyen umudum yetişiyor
imdadıma.
bazı geceler, penceremden
gökyüzüne bakıyorum. Işıldayan
yıldızlara dalıyorum. tek buluşma
noktamız onlar.
bu bile, zor olan
gülümsememe yetiyor.
tuhaf değil mi? herkes uyurken ben;
sigara dumanı ve hasretinle
bütünleşen odamda seni
düşünüyorum, düşündükçe
yazıyorum, yazdıkça gözüm doluyor..
(dumandan sanırım)
artık yazacaklarımın sonu
geldi.
yazamadıklarıma; ne kalemim ne de
kelamım yeter.
son olarak;
sensizlik kokan odam,
yıldızlara daldığım pencerem,
koyu mavi gökyüzü ve elini
tutuyormuşum gibi sımsıkı tuttuğum
kalemim
şahidim olsun ki,
şu sıralar öylesine kötüyüm ki sanırım yavaş yavaş deliriyorum. Artık ayakta duracak takatim kalmadı, son iki üç ayda çok değiştim ben. Kimi zaman hiç gülmediğim kadar gülüyor, kimi zaman hiç ağlamadığım kadar ağlıyorum. içimde sürekli sıkıntı, kötü düşünceler var. Yaşadığım her şey benim aleyhim için sanki. Sabredemiyor, mutlu olamıyorum. gelir geçer, bugünleri de unuturum diyorum ama olmuyor. Bir gün iyi olacağıma dair hep bi inanç vardı içimde ama yok. Çaresizim. Her şey bana geçmişi hatırlatan birer parça oluverdi. Her şey onu hatırlatan, onu özleten, onu hissettiren.. Bir türlü çıkamıyorum bu ruh halinden ve napacağımı bilmiyorum sözlük. Artık ne sevmek istiyorum ne sevilmek, ailemle dostlarımla sürsün gitsin istiyorum hayatım. Ancak olmayacak, biliyorum. Hiçbir şey o eskideki saf, masum günlerim gibi olmayacak. Geleceğimden korkuyorum ya, belki de hiç olmayacak olan geleceğimden..
Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?