dünyada bir tek insana inanmıştım. o kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. ona kızgın değildim. ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. ama bir kere kırılmıştım. hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi. sonra, aradan seneler geçtiği halde, nasıl hâlâ ona bağlı olduğumu gördükçe, ruhumda daha büyük bir infial duyuyordum.
Aynı problemi defalarca çözüp yanlış cevabı doğruymuş gibi her defasında bulursun ya, bazı insanlar öyle işte..
Senin için yanlış olduğunu bildiğin halde sürdürmek neden?
Senin en sevdiğin şarkıyı bile unutan biriyle nereye kadar?
Sen yanındayken öncelikleri sen dışında her şey olan bir adamla ne kadar sürer ki?
En kötüsü de koy götüne gitsin diyenlere inat onca zamana, anılara sahip çıkan sen yalnız bırakılıyorsun koca bir kalabalıkta, birlikte geçirdiğiniz gecenin sabahında, içki masalarında ağlarken yapayalnız bırakılıyorsun.
Sana sadık kalabilmek, hâlâ. Kendime ihanet edercesine.
bazı insanların neyin kafasını yaşadığını harbiden merak etmeye başladım. gidip sorucam sen neyin kafasını yaşıyon lan göt beyinli diye. durduk yere çatıyorlar size allahtan peygamber sabrı verilmiş bir insanım. yalnızca bazen böyle sinir krizi geçirio ana avrat sövüp rahatlıyorum.
dayanamıyorum.
dünya çok enteresan bir yer.
onu yok etmek istiyorum.
genç yaşta ölenleri, o son anlardaki çaresizliği, acı çekenleri, insanları, hayvanları, sönmüş hayatları, işkence çekenleri, savaşları, ölümü ve ölümü düşünüyorum. rahat uyuyamıyorum. belki ben değil ama yaşama sevinciyle dolu bir gencin ölmüş olması düşüncesi beni mahvediyor. huzursuz oluyorum. mideme kramplar giriyor. hayır öyle birini tanımıyorum. ama dünya acı çekmenin yeri.
bir kere doğanın kanunları bile acı üzerine kurulu.
siz ne bekliyorsunuz ölüm üzerine kurulu yaşamlardan?
hayatta kalmak için başkasını öldürmen gerekiyorsa o zaman sikeyim ben öyle doğanın adaletini, insafını.
topluca intihar edelim. siz, biz, tüm milletler, tüm canlılar, ineğinden sineğine. haydi.
içim içimi kemiriyor. kimse acı çekmesin istiyorum.
siz nasıl rahat uyuyorsunuz?
dünya bu denli karmaşık ve acı dolu bir yer iken.
bunca can acı çekmişken, çekiyorken ve çekecekken.
nasıl?
ben bugün ağlarken şevkatin geldi aklıma
daha bir içten ağladım sonra
saçlarımı yine okşarcasına
kapattım gözlerimi o anda
hani sana hiç sarılamadım ya
koşup gelmek istemiştim defalarca yanına
yanımda oturduğun o anda
değemedim ki sana.
bakışlarındı uzak yerlerden gelen bir hediye
bana seslenişindi, o sesle sarıp sarmalayışın
tanrı lütfetsin de seni bana bağışlasın.
üniversiteyi bitircem hala sistemli çalışma şeklini bir oturtamadım.
Hep her şeyi en son ana bırakıyorum.baş ağrıları,uykusuzluk,stres hepsi yakama bir bir yapışıyor.
Bide hep bu zamanlar kitap okuma,film izleme tutkum tavan yapıyor.
ahh her şey neden bu kadar zamansız baş gösteriyor.
nasıl insanlarsınız siz böyle? Çaydanlıktaki suyu bile kıskanıyorsunuz birbirinizden. Yemiyor, içmiyor nasıl huzurunu bozarım diye kurup duruyorsunuz. Allah sevgisinden bahsedip riyakarlıkdan da vazgeçmiyorsunuz. Gece yastığa baş koyduğunuzda huzur içinde uyuyabiliyormusunuz?
Vay be! Yaklaşık 6 ay oldu bu sözlüğe üye olalı. ilk başladığımda buralara kadar geleceğimi hiç hayal etmiyorum. Aylardır burada yazıyorum, binden fazla entrylerim var, ayrıca son nesil de değilim. Artık tepeden bakabilecek kadar kıdemli oldum sanırım!
aklıma geldin karetta karetta seni, nede güzeldin öyle, saçların ah o saçların, beni benden alıp uzak diyarlara götüren, ve beni orda terk edip giden kıvır kıvır mis kokulu saçların, şimdi sen saçlarımın kokusunu nerden biliyorum diyeceksin, bırakta o kadarınıda bilim, iyi anlaşırdık aslında senle noldu bilmem istemedin beni nedeni neydi açaba, dediğin gibi başka birinimi seviyodun gerçekten, eğer öğleyse mutluluklar sana busem, aşk bazen vazgeçmektir. seni sevdiğimi söylemeden önce aramız çok iyi idi bizim sen trabzon sporluydun ben karakartallı, şambiyonluk sohbetlerimi hatırlıyomusun, nede güzel gülerdin konuşurken, keşke daha komik olsaydım ve hep sen gülseydin. beni merak ediyomusun bence sikinde değilim ama eğer merak ediyosan seni hala seviyorum, biliyomusun mimarlık okuyorum, mimar sinan gibi bende aşkımı sanat eserlerinde dile getiricem belki 8 -9 sene sonra aaa bu yapı nasıl olur ama diyceksin projelerimi eyleme dönüştürdüğüm zaman, şaşırtıcam seni busem, görüşürüz.
neden insanlar hep ilk aşık olduğu unutamadığı kızlarla bir yuva kuramaz? neden ama neden? unutamamak ne kötü bir duygu? başka kimseyi beğenememek ne kötü bir şey? nerden girdin hayatıma?
hep birine mi yazılacak yazılar düşüncesi ile açılmış başlık. Tabi ben de öylesine bir şey yazmak istesem de durumum müsait değil: finaller, zamlar, meteroloji, hayat şartları, platonik aşkım derken illaki birine bir atıf lazım o da bu başlığa lazım değil.