ben bu yazıyı öylesine yazdım

entry2642 galeri30
    225.
  1. ben hiç anlamıyorum!
    kimse bize bu dünyaya gelmek istiyormusun? diye sormadığı halde doğduk, gelmek istemediğimiz dünyada büyümek istemediğimiz halde büyüdük.
    büyüdüğümüz dünyada hiç tanımak istemediğimiz insanlarla karşılaştık.
    yaşamak istemediğimiz dünyada kişiliksiz, tahammül edemediğimiz insanlara tahammül etmek zorunda kalıyoruz.
    haksızlık aslında bu değil midir?

    hiç oynamak istemediğimiz bir rol verildi bize ve ittirerek oynamaya zorlanıyoruz.
    madem böyle bir dayatma var, neden herkes eşit değil?
    niye herkesin değer yargıları aynı değil?
    niye bazı kişiliksizler yüzünden, diğerleri hayattan soğutuluyor?
    0 ...
  2. 226.
  3. beni yarın kahvaltıya götürür müsün?
    0 ...
  4. 227.
  5. 228.
  6. 229.
  7. 230.
  8. Gelemezsin.
    Editmedit: tamam seni mi kırcam hadi gidiyoruz.
    3 ...
  9. 231.
  10. kaşarlı menemeni karıştırma lan.
    1 ...
  11. 232.
  12. 233.
  13. 234.
  14. öğlen yemeğini yedim beyler, akşamı nerede yiyeceğiz. *
    1 ...
  15. 235.
  16. deneme, deneme, bir iki, bir iki ses kontrol.
    1 ...
  17. 236.
  18. 237.
  19. gözlerimde çivilendi bakışları. öyle ki en saf çocuktan bile daha saftı benim gözümde her ayrıntısı zerresine kadar. dolu dolu yaşamaktı onu o yaradandan ötürü sevişimin nedeni, belki de bu yüzdendi karanlıklardan kaçışımın sebebi oluşu. yıllarca hafızalarda kalacağı aşikar görünen bir silüetin baş tacı olduğu zaman dilimlerinde sevdim onu acımadan süregeldim sessizce.

    anlaşılamayan tüm yazılar gibiydi bu da, imla hatalarıyla dolu bozuk bir haykırışıtı ama anlayan çıktı yine de sağolsunlar bütün kuşlar baharı müjdelemiyor ne de olsa. ne dediği belli belirsiz uçuşan kargalar kelebekler arılar ve daha niceleri gibi olsaydı keşke martılar. martılar çizili bizim yollarımızda.

    annesinden dayak yediği halde salya sümük yine ve ısrarla anne diye haykıran bir kız çocuğu ürkekliğiydi belki de sendeki. gözler kalbin her şeyiydi aslında, yanılsamalar zincirlerini toplamış sende birikiyordu sürekli. yaza yaza elleri nasır tutan bir şairin deyişleri çınlıyordu benim kulağımda, senin dudaklarında.

    olmadı olmadı ve yine olmadı. hep takıldım bi yerlerde, başladığı gibi bitmeyen bir filmdi hayatın ta kendisi. kılıflar ona çok yakışıyordu çünkü herkes farklı bir hayat yaşıyordu kendi öz benliğinde, sense bendeydin.

    gök gürültüsüyle uyandık biz bu güne. sen nerde uyandın bilmiyorum çünkü aslında sen diye bi şey yoktu. olsaydı eğer, gök gürültüsü bir şelale gürültüsüne dönüşüp sadece gözlerimi değil bütün ruhumu uyandıracaktı, bilmiyordun.

    ve kim bilebilirdi böylesine içi dolan bir kalbin böylesine ve öylesine bir yerde boşalacağını.
    4 ...
  20. 238.
  21. o sensin
    o sensin
    sen..
    sen hiç kimseye o sensin dedin mi?

    satırlar benimde uğulduyordu zaten, dönüp dönüp duruyor görmemle birlikte beynimin sikilmesi, o şoku yaşamam ve gerçekten göz görmeyince gönül katlanıyor derler ya hani,keşke görmeseydim demem.insan bilmediği şeyi daha çabuk kabulleniyor ya,sindiriyor o kadar etkilemiyor artık ya da bilmek kadar acı vermiyor.aklımda binbir soru vardı önce gözlerime inanamamıştım tekrar tekrar okudum içim acıdı ama merakım daha da kuvvetliydi.nasıl yazmıştı ki bunları benim hayatımın sahibi dediğim adam başkasına nasıl o sensin derdi.hem ne paylaşmışlardı ki kaşla göz arasında o sensin diyebilmişti.aslında düşününce o kadar çok şey barındıran bir kelime ki.o çok sevdiği sezeninden bir şarkı paylaşmış, bir zaman da bana laf sokmuştu sen sezen sevmezsin ki ne zaman paylaşsam farklı şeyler dinleyelim derdin diye. doğru, belki de onun için bu kadar kolaydı bu işler ben sezeni onun kadar sevmiyordum o da sezen dinleyecek başka bi kız bulmuştu,belki de hepsi buydu onun için.


    bu düşünceler aklımda dönerken en sevdiğim şarkılardan birini charles aznavour'dan she dinliyordum.bi an durdum düşündüm ve şu dizeler beni tekrar düşüncelere daldırdı;

    may come to me from shadows of the past
    that I remember till the day I die..

    peki ben neden senin she'in olamamıştım?
    1 ...
  22. 239.
  23. ben bu yazıyı öylesine.
    edit: bak yazdım la sözlük.
    4 ...
  24. 240.
  25. bugün itibariyle, hiç hesapta yokken, mezuniyet konuşulurken ev arkadaşımın okulunun uzadığını öğrendik. evde şok etkisi yarattı. ayrıca kimse bana "okul sonrası ne yapacağım stresinin" okul bitmeden başlayacağından bahsetmemişti. şu an için yolunda giden pek bir şey yok yani. "mutluluktan ölmek" diye bir söz varken mutsuzluğa uyarlanmış versiyonu neden yok acaba? (şu anki halimi ancak o tanımlar) ya da her şey bu kadar ters gitmek zorunda mı gerçekten? rahat rahat, zihnimi meşgul eden bir şey olmadan dondurmamı alıp film izlemek istiyorum evet tek istediğim bu. aslında tek bu değil sadece kendimi kandırıyorum o kadar. fazla hayal kuruyorum dahası o hayallere gerçekmiş gibi bağlanıyorum olmayınca da hadi sar başa...
    1 ...
  26. 241.
  27. yeniden başlamak istiyorum ya da çok değil 4 ay öncesine geri dönmek. Birde mutlu olmak istiyorum, yediğim yemekten zevk almak, lokmalar boğazıma dizilmesin istiyorum. Doya doya gülmek işe mutlu gidip mutlu dönmek istiyorum. Günün nasıl bittiğini anlamamak... Yada bir aile kurmak huzur dolu, mutluluk dolu, sevgi dolu...
    0 ...
  28. 242.
  29. Sozlukten cikamiyorum. Hastalik oldu amk.
    1 ...
  30. 243.
  31. Hepsi yalan görünenlerin dedi ve bir yudum daha yuvarladı yarı sıcak birasından esefle. Susmak
    istemiyordu, bu çok belliydi ama konuşacakları da harap bitap çıkıyordu dudaklarından. Umutları
    ile bulduklarını korkusuzca, dürüstçe ve savuşturmadan çarpıştırdı o yudumun peşinden. Bekledi,
    bin ah ile denkleşemeyecek bir iç geçiriş takip etti ardından. Durmanın sınırını bilen ama
    bunu düşünemeyecek kadar dolu bir adamdı. Çaresiz değildi. Umutsuz olduğunu düşündüm bazen ama
    hepimizden fazla isteği vardı kızdığı hayattan. Sevdiği dünya, bir adım bile kaçsa ondan, uzun
    yorucu bir düşünsel seyahate çıkardı. Tabureden inen ayaklarını takip eden bedeni, köhne bir
    ceket ve gömlekle, kirden pas tutmuş, mavimsi bir kotla kaplıydı. Giysiler onun hayatının
    standardını değil ama darp edilmişliğini iyi anlatırdı hep. Lavaboya gidişini izledim derin bir
    sessizliğe kendimi kaptırırken. Saat ilerlemiş olmalı, dedim kendime. Bar sakinleşmiş, günlük
    temizlik başlamıştı bile. Süpürgenin bir ileri, bir geri gidip gelişini görünce bu akşam ve
    her akşam bu 250 m2'lik mekanda yaşananları alıp gider mi diye düşünmeden duramadım. Sonra
    irkildim tatlı rüyamdan. Süpürgeyi tutan ellerin sahibine takıldı gözlerim. Mustafa, barın fır-
    lama elemanıydı. Kavgası, çapkınlığı ve çenesi hiç durmazdı. Süpürülenler, süpürenler, taraflar,
    güzel, çirkin, doğru, yalnış, suç... diye düşünürken çıkageldi lavabodan. Sıkıldım buradan,
    hesabı ödeyeyim de başka bir yere gidelim, dedi. Paltosundan cüzdanını çıkardı ve biraz yoklayıp
    parayı buldu. Ben öderim demeye kalmadan uzandı kasaya ve ödedi. Barın aksine, dışarıda yeni
    başlayan bir zaman dilimi vardı ve ona dahil olmak isteyen insanlarla doluydu. Hızlı yürüyen
    kalabalık gruplar, rezerve edilen masalar, alkolün etkisiyle olacaklar, çalınacak ezgiler,
    oynanacak uzun, ağır bir harmandalı dahi aktı sinir uçlarıma. Hafif yalpalasa da, sarhoş olmayı,
    iyi idare ederdi hep. Gerçekten sarhoş olduysa da, çok içtim kardeşim, bana hakim ol demeyi
    ihmal etmezdi. 5-10 dk. yürüyüp sahile vardığımızda, yine etraf sakinleşmişti. Bu akşam, zamanın
    dilimlerini biraz hızlı dolaşıyorduk sanki. Zihnim buna alışmakta kısa güçlükler bile yaşıyordu.
    0 ...
  32. 244.
  33. bu uzun uzun içini dökenler varya bunları alkışlayasım geliyor. ya ben dahaden aşık olamadım yada bunlar cidden kafayı bozmuş.

    edit: imla
    2 ...
  34. 245.
  35. ders çalışamıyorum.hava sıcak.yapacak pek bir şeyim yok bu yazı nasıl geçiricem bilmiyorum.para biriktirdim biraz ipad 3 alma niyetim var lakin xbox 360 da cazip geldi bana.çok oyun oynayan biri değilim aslında ama olsa fena olmaz.
    0 ...
  36. 246.
  37. gidip en olmadık zamanlarda başıma geliyor zaten böyle önemli işler.
    ne yapayım..
    hoş, daha önce olsaydı, belki de daha kötü olacaktı. böylesi daha etkili ama daha kısa şüphesiz.
    0 ...
  38. 247.
  39. 2 sınavım vardı bugün öldüm öldüm, birisinden geçsek bari.
    0 ...
  40. 248.
  41. kendimi kapattım kafeslere. sus! nedenini sorma? üşüdüm biraz bu hainlikte. git! fikrimi sorma. kendini yorma. sakın dokunma. dipsiz kuyularda bir şeyler aradım. dur! adını sorma. bir çığlık duydum uzaklardan. şşş! sakın korkutma! ağladın sanma. boğulmam korkma.
    1 ...
  42. 249.
  43. Zirdelisin sen dostum. Beyninde bazi sorunlar var. Rahatsizsin. Aptalsin ayrica da. En az benim kadar. Beyinsiz.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük