ben ölürüm. kötü idareciler yüzünden devlet hiçe sayılamaz. sonuçta savunduğun namus ve şerefindir.
tut ki savunmadın. düşman geldi aldı. onlar daha mı iyi idare edicek?
(bkz: bi düşün)
vatan ve devlet kavramlarını karıştıran daha doğrusu devleti uğrunda savaşılan bir şey sanan kişinin birazda askerlik çağına girmesiyle oluşan göt korkusuyla sarfettiği cümle.
bazıları * milliyetçilik kimsenin tekelinde değildir diye yırtınırken yapılabilecek en salakça önermedir.
elbette milliyetçilik kavramı sadece faşistlerden sorulur böyle bir durumda zira senin canını koruyanlar onlar olacak.
sen seni yetiştiren sana elinden geldiği ölçüde her imkanı sağlayan devletini çağırıldıgın zaman korumak için gitmek
z o r u n d a s ı n.
devlet için ölünmez vatan için ölünür. onunda kaynağı Allah için ölmektir.
yoksa benim anama başörtünü açıp, saçını göstermeden yemin törenine giremezsin diyen adam da devlettir,
Allahu ekber diyerek savaşan insanlara zamanında Allahu ekber diyerek ezan okumayı yasaklayan da devlettir.
şimdi bu devlet için ölünce ne olunur bilmiyorum.
ama Allah rızası için ölününce şehid olunur.
Allah rızası için mücadele eden O'nun adını yüceltmek için çaba sarfeden, cihad içinde bulunup bu yolda canını veren şehid olmuş olur.
ve onlara ölü denmez. zaten onlar da öldüklerini bilmezler.
kabir hayatlarında serbestçe dolaşırlar. sanki yaşadıklarını zannederler.
Peygamberimiz, "şehit ölüm acısını hissetmez" diye buyurur.
ben ne kafası kasketliler ne de bir kara parçası için ölmem! zira biri dinime düşmandır diğeri ise ancak üzerinde dinimi yaşadığım sürece hakiki vatanımdır. ha bu vatanı seviyorum ama sevmek ayrı tapmak ayrı değil mi... yani mevzu inandığımız şeyler ve bu inançlarımıza olan samimiyetimizle alakalı. bir de filler ve çimen mevzusu var değil mi? hani filler tepinirken olan kimlere oluyordu? çimenlere yani bu memleketin evladlarına... evladlarına yani bacısı başörtüsü yasağından okula alınmayan, dedesi sakalından dolayı yemin törenine sokulmayan, "vatani görevi" sırasında orucu ve namazına engel olunan, 3 kuruşa talim edilen v.s v.s.
bir de biz kimi vuruyorduk, pkk'yi değil mi? evet! yahu bu pkk nerden çıktı diye bi sormak lazım. cevabı, 12 eylül sürecinde diyarbakır askeri cezaevinde yapılan işkencelerden sonra oradan sağ çıkanların hemen hemen hepsinin dağa çıkması, aynı süreçte öcalan'ın hareketi hariç bütün kürd hareketlerinin ortadan kaldırılması, ha unutmadan öcalan'ın kayınpederinin bir mit'çi olması v.s. v.s. bilgileri ışığında düşünürsek...
işte bu ve daha bunun gibi bir sürü bilgiyi gözardı edip de "vatan, millet, sakarya" terennümlerini mırıldanmak akıl karı değil kanımca. ortada bizim olmayan bir dövüş var hem de danışıklı...
belki devlet için değil, ama bu millet, bu ülke için, bayrağım, ezanım için, halkım için gözümü kırpmadan ölürüm. elimde fırsat olursa da devlet yapısını düzeltmeye çalışırım ancak. ki belki bu şekilde her gün onlarca asker ölmemiş olur.
ben vatanımı devlet toprak diye ayırmam arkadas ,
bilirim ki bunca serefsizlik kalleslik içinde birde ben ayırırsam toprağım , özgürlüğüm elimden gider arkadas .
sen ölme senin gibilerin rahatlığı için kac kisi ölmüş
bir de ben ölürüm cok mu arkadas ?
laik devletin savunucusu ordunun en üst kademesi de dahil bu devlet için ölümü göze alıyorsa , laikle ilişkilendirilmesi son derece saçma konudur.
laik devlet ilkesinin savunucusu ben , şu saniye gözümü kırpmadan ölmeye hazırım.
kıçınızdan element uydurmayın.
olası savaş durumunda kaçacak kişilerin buna hazırlık için söyledikleri sözdür. allahtan zamanında atatürk böyle dememiş. *
bir de, bu kişiler hem vatan için ölmeyecek, hemde de vatan için ölecek kişilerin inancına saydıracak. dikkat ediyorum da ne kadar din düşmanı varsa hepsi ben ölmem, etmem diyor. ayrıca vatan, devlet, hükümet arasındaki kavramı karıştırıp güya kafa karıştırarak kendilerini haklı çıkartmaya çalışan modeller var. öğrenin canınm, vatan nedir, devlet nedir, hükumet nedir? öğreniniz canlarım benim. ona göre konuşun.
daha düne kadar laikliği savunan dallamalar, laik devlet için ölmem diyor. laik devleti savunmayan ben, devletim için ölürüm diyorum. ecdadımız hiç bir zaman delvetsiz kalmamıştır. "ya devlet başa ya kuzgun leşe" diyerek bu günlere gelmişlerdir.
toprağı vatan yapan üstündeki kandır,
eğer toprak, uğrunda ölen varsa vatandır.
uğrunda ölecek kişilerin olması için de bir devlet olması gereklidir.
pkk ya tavır almak için amerika'dan izin almaya benzer bir yaklaşımdır.
toprak üzerinde yaşayanlarla vatan oluyor efendim ve bir toprak parçasının üzerinde yaşayanların umursamazlığına rağmen kendi kendine rejenere olmak gibi bir yeteneği yoktur.
sürekli vatana çamur atıp , kılını kıpırdatmadan düzelmesini beklemek ahmaklıktır. birşeylerin kötü gittiğini düşünüyorsan kafayı çalıştıracaksın , ben bu ülke için ne yapabilirim diye sorup sorgulamaya başlayacaksın.
o şehitler durup dururken ölmedi , mpkk orduya laf olsun diye saldırmıyor. olası bir iç savaşta yada başka ülkelerle gireceğimiz savaşta seni , beni koruyacak orududur , türk silahlı kuvvetleridir.bu sebeble hedeftir. karını , çocuğun u , anneni , babanı , sevgilini, hürriyetini , toprağını korumak istiyorsan öleceksin.
dirin bir işe yaramadıysa bu devlet için , ölün bir işe yaramalıdır.
hamasetler ile galeyana getirdikleri piyadeleri sirf madalya ugruna yalın kılıç mitralyozlerin üzerine süren von bilmem ne paşalar için söylendiği aşikar olan sözcüktür.
hah simdi birinci dünya savasini sadece canakkale cephesi olarak gören (en hazini ise kurtulus savasinin parcasi sanarlar) bazi sabalaklar asker millet oldugumuzu söylerler.
nasil bir asker milletsek viyana önünde şaplaği yiyip gerisin geri rucu ettiğimizi unuturlar.
ve yaklasik iki yüz sene süren çöküsümüzü unuturlar. artik bütün işlerin bittiği hala bir mucize oldugu kesin olan bir dirayetle savastiğimi ve okkanin altindan yirttiğimizi unuturlar.
varsa yoksa hamaset, ama bu hamaset marifeti ile tekrardan 1919 sartlarina geri döneriz. işte o zaman ne olur bilmem. ama su durumda bir mucize olmaz.
gövdenizin üstünde kafa tasiyorsaniz calistirin, yok eger balkabaği tasiyorsaniz işte onu bilemiycem... hem bana ne yahu?
cosun anasini satayim mehter marsiyla, yine de sahlaniyor aman kasetini takalim da kahramanliğimiz keskinlessin bakalim.
bir şeyin uğruna ölmeği istemek kolay!
çık o dağa. vuruversinler seni de. sen de öl.
patlasın altına mayın. yine öl.
komutan yanlış emir versin. yine öl.
hükümet karar vermekte geciksin. yine öl
amerika terör örgütüne silah versin. gene öl.
şehit de olsan gene öl...
sıkıyorsa bu devlet için ölmeyi istemekten başka bir şey yapın...
bir vatandaş devleti için değil, vatanı için ölür... devlet diye bahsettiğin hükümet ise o bugün vardır yarın yoktur... o bölgeye gönüllü olarak giden insanlar var, vatan toprağını, seni beni korumak için; faşist diye bahsettiğin onlarsa, senin adına üzülmeliyiz tabii, bizi sömürenler diye bahsettiğin de amerika ise, ona hoş görünmek için ölenler senin dediğin gibi faşistler değil, senin gibi ben bu devlet için ölmem ona yamanırım olur biter diyenlerdir... devlet de bakidir tabi ancak vatan toprağı kutsaldır... sen vatan toprağı, vatan savunması için ölmem diyorsan zaten o vatanın evladı olamamışsındır...
Hükümet (iktidar) ile devleti birbirinden ayırmamış olan, aslında mevcut iktidar sahiplerini kasteden bünyenin bu anlamda haklı seslenişidir.
Herşeyden evvel iktidar sahipleri ile devleti birbirinden kesinlikle ayırmalıyız. Devlet, bu topraklarda yaşayan insanların sosyal hayatını düzenleyen mekanizmadır. Devlet politika üretmez, devlet yasama yapmaz, devlet bizi diğer milletlerden ayırmak için vardır.
iktidar sahipleri ise, bu devlet içerisinde karar alan, politika belirleyenlerdir, ki devlet için ölmek istemeyen arkadaşın kastı da aslında budur.
30 yıldır süren ve bir türlü bitmek bilmeyen bir kaos ortamında yaşıyoruz. Nice gencimiz, askerimiz, öğretmenimiz, doktorumuz, masum vatandaşımız birtakım kişilerin kişisel çıkarları uğruna hayatlarını kaybettiler.
Dün akşam malum partinin bir milletvekili haber kanalında sunucunun ısrarla yönelttiği "pkk'yı kınayacak mısınız" sorusuna yine aynı ısrarla "birilerini kınamak çözüm müdür, biz şiddete karşıyız" cevabını vererek duyarlı insanlara saç baş yoldurtmuştur, asıl hedeflerinin terörü meclise taşımak olduğunu bir kez daha ispatlamıştır.
Teröristlerin siyasi uzantısı olarak meclis çatısı altına gelen siyasi teröristlere kucak açan iktidar sahipleri için gerçekten de ölmeye değmez. Onlar bizim için ölmelidirler.
Savaş olarak adlandırılan bu kaos ortamı can almaya devam etmektedir. Ülkenin ordusunun başındaki general ısrarla "girelim kuzey ırağa bitirelim lanet olası teröristleri" diye kıvranırken, yazar arkadaşımızın uğrunda ölmeyi haklı olarak reddettiği iktidar sahipleri hala daha bizleri avutmaya çalışmakta ve çözümü bir ay sonra malum devletin başkanı ile yapacakları görüşmede aramaktadırlar.
Malum iktidar sahiplerinden bir diğeri, televizyona çıkıp aynen şu aciz ifadeleri kullanmaktadır :
"devlet karar alamayacak kadar aciz değildir, her türlü önlemi almaya gücümüz var, ama bu kararları alırken zararını ve faydasını iyi düşünmeliyiz... "
Ulan ne zararı? Daha hangi zarardan bahsediyorsun? Açık açık amerikadan korktuğumuz için tereddüt ediyoruz diyorsun... Evet siyasi irade amerika'dan korkuyor. Amerika ile çatışmaktan korkuyor.
Bir türk devlet adamının bir başka ülkeden korkması, çekinmesi, atalarımızın mezarlarında fırıl fırıl dönmelerine sebep olmaktadır.
Neden korkuyorsunuz? Nesinden korkuyorsunuz?
Soruyorum iktidar sahiplerine... Bizden kan akacak da onlardan elma suyu mu akacak?
Onlar bizden korksun...
Böyle her dakika canlarımızı, evlatlarımızı birer birer kaybetmektense, ki hiçbir faydası yoktur bu şekilde ölmenin vatana millete, topyekün canımızı veririz ama karşılığında binlerce can da kelle de alırız, şerefimizle haysiyetimizle gerçekten bu topraklar için ölürüz.
Bizleri acz içinde, çaresizlik içinde, eli kolu bağlı bırakan, hergün üç beş evladımızın ölmesine göz yuman, pısırık ve korkak bu iktidar sahipleri için ölmek istemeyen arkadaşa sonuna kadar destek veriyorum.
Toprak için ölmeye hazır olduğunu da belirterek aslında ne demek istediğini gayet net ifade etmiştir.
insanları anlamadan yargılamakla vatan kurtarılmaz.
Önce bir dinleyin... Ne demek istediğini anlamaya çalışın.
mavzu bahis olması gereken devlet değil, vatandır. bu devlet için ölmek, devleti yönetenler uğruna ölme anlamı taşımaya başladığı andan itibaren yalan mixerinde boşuna debelenme anlamı taşır. "kutsal olan" vatandır kavramı değil bahsettiğim, çünkü kutsallık, bir olguya kutsal yaftası yapıştırarak, onu her ne olursa olsun koruma ve kollama dürtüsü; yeri geldiğinde mantıklı düşünce sisteminin sınırlarından bizleri atmakta hiç zorluk çekmez. kutsallıktan ziyade bir değerler dünyasından bahsetmekteyim, ve sen bu dünyada yaşadığın topraklara verdiğin değeri nasıl göstermek istiyorsan öyle gösterebilme hakkına sahip olmalısındır, kimi gider orduya katılır ve şehit olur ki bunun artık sadece sayı azaltmaktan ve ülkemin gelir düzeyi düşük kesiminin evlatlarını o çok övünülen "şehit olma" mertebesine yolcu etmekten ve geriye onlardan sadece "vatan sağolsun" serzenişleri yapmaları gerektiği gerçeğinden başka bir işe yaramadığı aşikardır; kimi gider değer verdiği topraklar için projelere imza atar.. tabi sahip olduğumuz devlet yönetim sistemi şekil itibariyle insanlarımıza bu değeri orduya katılarak göstermeleri gerektiği gerçeğini empoze etmektedir, hayır! yanlış! fiziksel gücün sadece ve sadece ölmeye yaradığı bu coğrafi koşullar ve bu teknolojik ilerleyişte, devletin geri kalmışlığının verdiği acziyeti, gelir düzeyi düşük evlatlarımızın "şehit" mertebesine gözyaşlarıyla ulaşmasıyla kamufle etmesine izin verilmemelidir.bu ayıp; bu topraklarda yaşayan ve evlatlarını 30 senedir kör döğüşü misali sert coğrafi koşullarda şehit veren halkın değil, devletin, evet bu yüce devletimizin ayıbıdır. türkiyenin son otuz yıllık tarihi, önümüzdeki 50-60 yıl içinde kendisine bumerang misali geri dönecektir. bu insanlar; evlatlarının ne uğrunda şehit olduklarını, hangi kurumun hazineden daha fazla pay alma uğruna atması gereken adımları atmadığını, dünya devletleri üzerinde yapılan karşılaştırmada eğtime ayrılan pay ile güvenliğe ayrılan pay arasındaki devasa farkın en fazla ait olduğu ülkelerden birinin türkiye olduğunu ve neden ama neden hep bu konuda zirvede olduğunu, örgüt liderini üniversite yıllarında kullanıp, onu yetiştirip neden kontrol altında tutamadığını öğrendiklerinde, bunca yıl "vatan millet sakarya""aman devletimize zeval gelmesin""devleti yıpratıyorlar""kurumlarımıza saldırıyorlar" gibi hamaset edebiyatlarıyla kandırılmanın da hesabını elbet soracaktır.
bir üstsubayın* askerliğim süresince yaptığımız tartışmalarda bana söylediği şu cümleyle bitiriyorum :
"biz türkleri ele alırsak; söz konusu savaş olunca en başarılı olduğumuz alan ölmektir. evet nny*, bizlerin en iyi yaptığı şey ölmektir, ve çok ama çok kolay ölürüz."
