sıradanlığa gark olmuş bünyenin durup dururken kendi içinde tekrarladığı bir söz öbeği olsa gerek.
bazı sabahlar evden işe gelirken bende kendimi bu düşüncenin eşiğinde bulmuyor değilim. örneğin bu bugün güzel bir güneş vardı, sabah sabah, hava da berrak, hem bahar da yaklaşmış (ve hatta gelmiş), kuş cıvıltısı vesaire. ben bu sabah kafa .iken müzikler yerine iki parça fikret kızılok dinleyeyim dedim. dinlemez olaydım. kendimi karadenizin çam kokan omanlarında buluverdim. yok arkadaş benim harcım değil bu işler. bu ağır iletişim, bu yoğun iş temposu. bu terminler, yekünler... ürün sattırma kaygısı, yalan dolan.
o yüzden bu sabah bir an direksiyonu çevirmek istedim. neresi!! nereye çıkarsa yolum. ne taraf olursa. yeter ki uzaklaşmak olsun. berrak bir göğün altında ilerlemek. yol nereye çıkarsa çıksın. misal bir kasaba olabilir bu. bir öğle vakti girmek kasabaya. insanlara merhaba demek. ıscacık çayı beraber yudumlamak. vesaire, vesaire, vesaire.
çocuk muyum yoksa?
"
çocuksun sen
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum
Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup
Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için
Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar
Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa
Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun
Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların
Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar
Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa
Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan
Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit
Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse
Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman
Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık
Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık
Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak
Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin
Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen
Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun
Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada
Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.