gençliğin en fişekli anlarında sıkılan hayallerden, en içten gelenidir. er yada hatun kişimiz, kına gecesi
düğün, kuaför, gelin, görümce, arabaya bağlanacak havlu, ritüellerinin asla kendisiyle bağdaşmadığını ileri sürer. bu konu hakkında o kadar samimidir ki, evde anne ve babasıyla bu konu için defalarca tartışmışlığı vardır.
ancak olay harbiden kız istemeye veya istenmeye geldiğinde değişir. evde bağıran elemanımız, dünürlerin yanında kuzu gibi olur, ve artık asla yapılacak işlerin ona sorulmayacağını fark eder. dünürler her konuda
anlaşır, laf sokar, haber gönderir, fikir değiştirirler, gelin ve damat ise aynen mal gibi olurlar.
düğün ve kına gecesi yapılır. hem de tüm şartlarıyla yapılır.
isyankar elemanımız ise hayallerini çoktan unutmuştur..
resmiyet insanıdır. sade ve gösterişten uzak bir yaşam sürmektedir. yıllar yılı düğün, dernek organizasyonlarında bulunmuş ve kafasında bu düşünceyi sabitlemiştir. kemer sıkma yönelimi de olabilir, boş yere para akıtma olarak algılar.
bunlar; ben asla evlenmeyeceğim, ben asla sevişmeyeceğim, ben asla gitmeyeceğimgibi çocuksal tavırların realitenin dibinde bir işe yarayacağını umarak mantıksızca söylenegelmiş hayal ürünlerinden ibaret sözlerden bir kaçı olup babanın ''sikerim böle evladı'' demesiyle unutulmaya mecbur kılınan rüyalardır.