selim söyledi bunu. yanındaydım. oradaydım. o deli ana tanık oldum. her ilişkide seven-sevilen,
idare eden-edilen, iyi-kötü vardır. biri hep daha fazla sever. daha doğrusu sevdiğini gösterir. biri
hep daha iyidir. atılan tripleri onarır. biri birinden daha iyidir. bu hiç değişmez. ikisi de kötüyse,
daha az kötü olan iyi konumuna taşınır. egolar savaşır, iyilikler kötülükler ortaya serilir, hangi
taraf daha baskın geliyorsa o "kötü" olur. bir ilişkide "iyi" olan taraf, başka bir ilişkide "kötü"
rolünü üstelenebilir. çok daha iyi karşısında.
bazı yanlış bilinenler vardır sonra. çok seven. çok seven demeyelim de sevdiğini gösteren,
söyleyen, hatta evlenme teklif eden taraf aslında olası bir ayrılıkta daha az acı çeken taraftır.
çünkü yapacağını yapmıştır. çünkü açık oynamıştır. çünkü selim bunlara inanmıştır. selim
sevdiğini söylemeyez. büyük büyük sözler kocaman kocaman laflar da edemez. susar. gülümser. imalı cümleler kurar. net değildir. canım, aşkım, ben seni çok seviyorum, sevgilim ol, aşkım ol, benim ol diyemez. hatta karşı taraf evlenme teklif etse de cevap veremez. kaçak güreşir. bi türlü gerçekten sevdiğini, onun olmak istediğini, ilişki yaşamak istediğini söyleyemez. söylese de inandırıcı gelmez zaten. taşak geçiyor sanılır. zordur selim'e aşık olmak. niye bu kadar
ulaşılmazsın, niye kasıyorsun, niye duvarların var, niye bana güzel sözler söylemiyorsun şeklinde
tepkiler alır selim. yine taşağı vurur. açıkça, mertçe, ben seni seviyorum, sevgilim ol diyemez.
dedim ya zaten, dese de inandıramaz. her türlü kaybeder selim. güzel laflar etse, onun tarzı
olmadığından samimi, inandırıcı bulunmaz, etmese, bu sefer "sana aşığım. ölüyorum bitiyorum diyorum tepki vermiyorsun" şeklinde suçlanır. selim öteki çocuktur. sevgili olamaz. esas oğlanlığı kaldıramaz. onunla ancak gönül eğlendirilir.
çok yanlış bilinen bir şey vardır sonra. sevdiğini söyleyen, aşkını haykıran, açık açık kendini
ortaya koyup sevgi bekleyen, hani salak aşık denilen kimseler ayrılıklarda en az acıyı çeker. selim kanar. selim acır. selim tükenir. ama öbürünü pek bir şey olmaz. selim zaten kapalıdır. selim zaten hiç açılmamıştır. selim'in zaten duvarları vardır. selim söz vermez. selim söz vermez ama yapar. selim kimseyi terk edemez. selim, kendisine aşık olduğunu, sevdiğini söyleyen, onun için bir çok fedakarlık yapan kızı terk edemez. terk etmesini bilmez çünkü. selim kendi hakkında benden
sevgili olmaz der, bana güvenme der, ama onu seven kadını asla yarı yolda bırakmaz. selim
ayrılıklardan sonra biter. çünkü o zirveyi görmüştür. çünkü o zirveden inmiştir. çünkü o aşık yeminleri, sözleri, deli bakışları görmüştür. ben sensiz olamam. şu ana kadar boş yere yaşamışım. bunları duymuştur selim." sen nasıl bişeysin ya... naptın bana" denmiştir ona hayran gözlerle. ertesi gün ise "olmuyor. ben senin sorumluğunu kaldıramam. taşıyamam." mesajını almıştır.
selim bir şey yapamaz. hesap soramaz. hani beni seviyordun, ölüyordun, bitiyordun diyemez.
gider. gidişini izler selim kızın. hep gidenleri izler selim. kal da diyemez, yediremez kendine, öyle
bakar. zaten dese de bir işe yaramaz. herkesin rolü vardır. biri sevense biri sevilir. biri arayansa
diğeri aranandır. şöyle dersiniz beklenen telefon gelmediğinde, "yaaa ebru'yla her kavga ettiğimde o aradı. kız en az 10 sefer aradı be. bi kere de ben arayım. kim bilir ne kadar hoşuna gider?" olmaz işte öyle. barışırsınız muhtemelen o an. ama aynı zamanda bitişinize de işarettir o. herkes alıştığı konumda kalmalı. arayan, aramalı, aranan, beklemeli...
selim'in yanındaydım o an.
"sonuçta normal olalım işte. sen demiştin benden sevgili olmaz. ben de istemiyorum artık. arkadaş kalalım işte."
bunu dedi selim'e. selim baktı, gördü, kız gitmiş, geri gelmez, getiremez. yanağına dokunarak;
"ben amını yaladığım kızla arkadaş olamam" dedi. sana bu değersizliği yapamam. bunu demedi tabii. ama kız anladı.