sadece marjinal olmak ve hiç alakasız bir an da ben inanmıyorum derse saygı duymam. kendince altı dolu bir sebebi varsa araştırmışsa saygı duyarım. aslında önemli olan hangi konuda olursa olsun irdelediğinde düşünülmüş, okunmuş az çok tutarlı oldupunu hissettirmesidir.
bak bak bak, dinimizce büyük günahmış...ulan müslümanım deyip her türlü naneyi yiyen binlerce orospu çocuğu içinde yaşarken ve yedikleri haltlara göz yumarken neden cihad etmiyorsun a dingil? diye sorarlar adama.
Daha çok örümcek kafalıların-ingilizcesi oldfashion- kullandığı gereksiz bir cümledir ki daha çok müslüman kardeşlerimiz kullanır fakat bu islamın hoşgörü dini olması ile çelişir.
allah'a inanmayan birine saygı duyup duymamak o kişiyi bağlar.
fakaaaaat,
yükselen değer diye düz değişmece yoluyla ifade ettiğiniz türkiye'dir. "yükselen değerinize sıçayım gerikafalılar" cümlesinde yükselen değer olan türkiye'ye küfür edilirse edenin ağzına sıçarlar, bu da böyle biline.
edit: bu ülkede insanlar; birbirlerinin kıyafetlerine, ırklarına,dillerine, dünya görüşlerine bağlı olarak ayrımcılığa tabi tutuldukça daha çok duyacağımız sözler.
hakikaten eğitim şart!
masonların içine girebilmek, üye olabilmek için bir tanrıya inanmak gerekir. yani muza tap karbratöre tap bir şeye inan diyorlar yani. çözümlemeyi siz yapın artık.
(#17415074) dan anlaşılacağı gibi, saygının anlamını bilmeyen insan sözü, ve bir suç.
saygı duymak karşıdaki kişinin özgürlük alanını tanımak ve ihlal etmemektir.
e o zaman allah'a inanmasın ama inanıyorum desin saygı duy dediğim kişi söylemidir...bu gösteriyor ki insanlar bizim düşündüğümüz gibi düşünmese de olur sadece düşündüğümüz şeyi düşündüğünü söylesin yeter ... saçmalık!
özgürlükler meselesini anlayamayan kimseler için oldukça itici bir ifade olmaktadır.
şöyle bakarsanız, meseleye vakıf olabilirsiniz. inanan bir kimse, kendi inancına dahil olmayan herkesi kafir olarak görmek zorundadır. zira onun inancına göre diğerleri suç işlemektedir. bu kafir olarak adlandırılması zaruri olan kimselerle, eğer mümkünse çok fazla ilişkide bulunulmaması da, o inancın büyüklerince tavsiye edilir. amaaaa; bunların hepsi, inanan kimsenin kendi inancını ve amellerini bağlar.
eğer rabbim dileseydi, kendi varlığını ve birliğini itikatlaştırmamış olan herkesi helak eder, dünyada nefes bile aldırmaz, yaşatmazdı. ona rızık vermez, iş imkanlarını yok eder, bünyesini hastalıklara garkederdi. oysa böyle olmuyor. tam tersi, o tür insanların da yaşamalarına izin veriyor, ta ki; ahiret ve hesap gününe kadar.
bize düşen, onları sevmemek, saygı da duymamaktır. ancak tahammül etme vazifemizin olduğunu da unutmamaktır.