bir ilahiyatçıya yahudi asıllı bir belçikalı'nın sorduğu tokat gibi sorular üzerine o ilahiyatçının dürüstçe özeleştiri yaptığı video'nun adıdır. video şöyle:
adamı cidden çok takdir ettim. keşke her ilahiyatçımız böyle olabilse.
bir özeleştiriden öte, içinde bulunduğumuz 'din alimi' geçinen tayfanın, anca böyle bir ayardan sonra bunu düşünebilme yetisine sahip olmasıdır.
bu tayfa öyle zavallıdır ki; hem kendileri, hem de silsile yoluyla akılları sıra kuran'ı öğretmeye çalıştıkları kitle, biat kültürü ile beslenir. herdem ortaya vurduğumuz gibi, dogmatik prangalı beyinleri araştırmayı ve kurcalamayı yasaklamıştır kendilerine.
'şıh'ım, hoca'm, pir'im böyle dedi, bu demek ki böyledir' diyerek sorgusuz bir kabulleniş zavallığıdır yaptıkları. çünkü böyle görmüşlerdir, böyle emredilmiştir.
ümmetin bir ferdi olmayı, yaradılışın en üstün mertebesi olan 'insan' olmaya yeğlemişlerdir.
ibadet allah'a yapılır, en iyi ibadet şekli ise allah'ı anlamak tanımaktır. tanımak için ise okumak,
okuduğunu anlamak gerekir. anladığının üzerinden ibadeti bilinçli yapmak gerekir, bakara suresi (yanlış hatırlamıyor isem 219)
derki sana şarap (alkol)ı ve kumarı soracaklar deki faydaları da zararları da vardır, ama zararları fazladır. şimdi bura da şunu da anlayabiliriz. içip içip sapıtmıyor isen arada bir efendice içebilirsin. efendime söyleyeyim yani okuyup anlayalım kuran-ı arapça okumayı anlamıyor isek okuyalım türkçe en azından anladığımız için daha çok sevap kazanırız.
alah'ın bedevileri gibi okumak zorunda değiliz. hoca ise bura da bunu anlatmak istiyor kanımca.
hoca büyük bir çelişki içinde. hem ilahiyatçı olacaksınız hem tefsir bölümünde araştırma yapıyor olacaksınız hem hafız olacaksınız hem de bakara ve yasin surelerinin nelerden bahsettiğini bilmeyeceksiniz. tefsir bölümü için acaba mahallenin bakkalından mı ders alıyormuş?
her müslüman kişi, kur'an-ı kerim'in arapçasını da türkçe mealini de okumalıdır. ama okumak yetmez. müslüman olan okuyup anladığı ile amel etmekle mükelleftir. hiç bir müslüman bu mükellefiyetten kurtulamaz.
