bütün güzelliklerin, bütün o hayallerin ve anların sonrasında bir acıya, kavurucu bir yangına dönüşen bir aşkın ardından, son çırpınışların ifadesi bir söz;
Kavuşursak biteriz biz, biz mutlu sonlar katiliyiz
kavuşursak biteriz biz, Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz
herkezin bildiği bir aşk, herkezin attığı bir imza, herkez gibi değiliz biz
belki biraz serseri belki biraz deliyiz ama kavuşursak biteriz biz
pervane böceğinin mum alevine sevdası ateş böceğinin susuzluğuyuz biz
yanar ama su içmeyiz etrafında döner alevle dans ederiz
bize kimseden zarar gelmez biz zararı ancak kendi kendimize veririz
severiz özleriz aşkta ölsek kimseye söylemeyiz
biz artık biz değiliz ruhlar kavuşur ve konuşur gök yüzünde bir yerde
ama bedenen kavuşursak biteriz biz
melekler bize ağlar biz halimize güleriz onu bilir onu söyleriz
kavuşursak biteriz biz biteriz biz
iki sınır ülkenin dikenli telleriyiz dokunsak kanar ellerimiz
kimselere söylemez gizli gizli severiz ama kavuşursak biteriz biz
bir kor var içimizde yanan onu küllendiremeyiz
görüşemeyiz, konuşamayız ve sevişemeyiz bir aşk var bizi biz yapan
ama kavuşursak biteriz biz
biz herkez gibi değiliz istediğimiz zaman gelip istediğimizde gidemeyiz
kahve içip gülüp konuşup baş başa yemek yiyemeyiz
ne bir filmdeki mutlu son nede göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz
biz sadece özlemle severiz ve kavuşursak biteriz biz
sevda iki kişinin birbirine aşkı değil artık, artık her aşk her ağızda sakız
biz birbirimize aslında her aşıktan daha yakınız
belki ayrı şehirlerdeyiz ama her gece aynı mehtapta buluşur
yağmur yağarsa çıkar ayını yağmurun altında ıslanırız
bu aşkı ancak biz biliriz şiirleri güvercinlerin kulağına fısıldar
mektupları suya yazarız biz belki ayrıyız ama her gün aynı geceyi sabahlarız
melekler bize ağlar biz halimize güleriz onu bilir onu söyleriz
kavuşursak biteriz biz biteriz biz
unuttum sana yazdığım mektubun altına adımı yazmayı. belki hatırlarsın beni, senin çok eski bir dudağınım öptüğün..!
...
kaçan bir elektriğim; haylaz, inatçı bir âşık. belki hatırlarsın beni, hani saklıyorsan hâlâ resimleri; cismim yetiyorsa kanıtlamaya kusuru, aklım şaşırtıyorsa bedeninin azametini, teklifim geçerliyse ve romantizm lök gibi oturmuşsa gündemine, hangi varlığımı yok sayabilirsin ki?
...
unuttum sana yazdığım mektubun altına adımı yazmayı. belki hatırlarsın beni, senin çok eski bir çocukluk hastalığınım kırk derece ateşte yattığın..
aşık olmamayı istemek ne kadar kötü bir şeydir. yaşanırken aşk kimse demez bunu laki ayrılık veya kavgalar gelip çattı mı değmeyin kopan yaygaraya, yok sen şöylesin, yok böylesin, keşke hiç sevmeseydim, keşke hiç aşık olmasaydım sana...
yaşanan güzel şeyler hatrına sessizce arkanızı dönüp gidin.
soğuk havanın en acımasız olduğu gecelerden biriydi.. battaniyeyi dizlerimize, karanlığı üstümüze örtüp birlikte ilkdefa şarkılar söylemiştik.. sobadan yansıyan ışıklar tavanda bize bişeyler anlatırken, biz birbirimzie dokunmaktan ne çok ürkmüştük.. şarkılarımız giderek sadece sese, sesimiz sadece sesin çıktığı dudaklara, dudaklarımızsa kıvranan sancılara dönüşmüştü.. titreyen kirpiklerin için bir beste yaparken aklımdan, sen denizin kumsalı yalaması gibi öpüvermiştin beni burnumun ucundan.. ve bir çığın bir köyün üstüne inişi kadar ölümcül bir iniş yapmıştı dudakların dudaklarıma.. soba, soğuk hava, battaniye, şarkılar, odanın duvarları bile olan şeyi anlamış gibi ateşböceklerine seslenip susturmuşlardı hepsini. sonradan farkettik.. bir kış gecesi ateşböceklerinin sesini duyan ilk kişilerdik.. bizim için yaz; o öpücükle başlamış, aynı öpücükle sona ermişti.. şimdi her bahar yaz gelecek diye benim ödüm kopuyor
--spoiler--
daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
takvim tutmazlığını
aramızda bir düşman gibi duran
zaman'ı
daha o gün anlamalıydım
benim sana erken
senin bana geç kaldığını
--spoiler--