Prof. Dr. Uğur Batı'nın Independent Türkçe için yazdığı yazıdan alıntıdır:
Oldukça garip tipleriz. Hiç filozofumuz yoktur ama ne olduğunu kimsenin bilmediği bir hayat felsemiz vardır. Fikir üretmeyi sevmeyiz ama onları seslendirmeye bayılırız.
Diğer taraftan onlara nadiren inanırız! Siyasetin ne demek olduğunu bilmeyiz ama en çok biz yaparız.
Gençlerimizi idam sehpalarına gönderir, sonra onları kahramanlarımız yaparız. Başbakanımızı asar, sonra da adını havalimanına veririz.
Gerçekten Türk olmak diye bir şey var. Saçmadır ama mesela yeryüzünde kendine kanat yapıp uçan ilk insan da Türktür.
48 yıl Dünya Futbol Şampiyonası'na katılamayıp ilk katıldığında üçüncü olan yine Türktür. Sonrasında 21 yıl bir dünya kupasına katılmayan da yine Türktür.
Öyle ki, girmeye çalıştıkları örgütlerin, mesela Avrupa Birliği'nin asıl amacının aslında Türkiye'yi bölmek olduğuna inanan da Türk'tür.
Hatta Avrupa Birliği'ne girmemizi sağlayacak yasalardan hiçbirini çıkartamayıp, bir gecede başkalarının on yılda geçirebileceğinden daha fazla yasa geçiren de canım ülkemdir.
"Yurtta sulh, cihanda sulh" mottosu, "Komşularla sıfır sorun", dışişleri politikası olup da tüm komşularıyla düşman olan da bizizdir.
Bir Türk hem en dürüst hem en dolambaçlı olabilir
Hep "ahmaklığımızdan" yakınır, ardından dünyanın akıllısı IMF (Uluslararası Para Fonunu) defalarca aldatırız! Adamlar hala paralarını bize nasıl kaptırdıklarını düşünüyorlardır.
"Anadolu irfanı", dürüstlüğü gibi sözlerle kendimize güzellemeler yapıp, sürekli olarak birbirini kazıklayanlar da yine Türklerdir!
Araç karşılaştırma platformu Twinner'ın yaptığı araştırmada, otomobil satışlarından tutun toplumsal hayatın içindeki tüm kıstasların değerlendirlidiği deneyin sonuçlarına göre dünya üzerinde 350 şehir dürüstlük sıralamasına sokuldu. Ve bunlardan yalnızca 75'i "dürüst" olarak sıralandı.
insanların dürüstlükleri "cüzdan testi" adıl verilen bir yöntemle ortaya konuldu. Buna göre deneyi yapanlar 17 bin cüzdanı "bilinçli olarak" sokakta düşürdü ve bu cüzdanların kaç tanesinin iade edildiği ölçüldü.
Sadece bununla yetinilmedi, halk, yetkililer, belediyeler, bürokrasi ve otoritenin özgürlük, açıklık, şeffaflık, bütçe kullanımı, yolsuzluk raporları, kayıt dışı ekonomi ve medya özgürlüğü dürüstlük verilerine dikkat edildi. Sonuçta; Türkiye'den hiçbir şehir bu sıralamaya giremedi!