ya normalde pek bu tür şeylere vicdanım sızlamaz doğal gerçek derim ama bir ara kaplan mıydı artık neydi bir hayvanı canlı canlı yiyordu ya bildiğin. hani böyle hayvan ölmemişti, böyle karnı deşilmiş iç organları dışarıya sarkmıştı. ona biraz içim sızladı açıkçası. bide hep ceylanlara saldırıyorlar ki çok tatlı ceylanlar, bir ara da yavru ceylanı yemiştiler ona da biraz üzülmüştüm. qucuk sevimli bir ceylandı.
Benim yasadigim durumdur. Ölen hayvana degil de yavru cita anne citayi bolgeye kabul etmeyince cok aglamistim. Bir de anne cita yavru citayi yasatmak icin bir suru caba gostermisti. Hayvan da bile hayirlisi gercekten.
En çok yeni doğan karettalara saldıran aç gözlü şahine kartala kızan insandır. Hadi onlar hayvan, insanlıktan anlamaz amma lakin o belgeselciler niye kovalamıyo hıyarları. Sonrada gelmiş nesli tükeniyo koruma altındalar deniyo.
O değilde ne salak tepkiler var. Bunların mantığı şu; bişeye uzuluyosan herşeye üzül yoksa hiç birşeye üzülme. Ceylana uzuluyonda ıstakoza niye üzülmüyon. Hadi ona da üzüldün derisi için avlanan foklara niye üzülmüyon. Hadi ona da üzüldün her gün şehidimiz var onlara niye ağlamıyon.
Komik kafalar.
Normaldir.
Bir belgeselde yeni doğmuş çita yavruları vardı. Aslanlar bunları yavruyken öldürüyorlarmış ki büyüyünce kendi besinlerine ortak olmasınlar.
Neyse. Çitaların annesi gözü gibi baktı yavrularına gece gündüz. Aslanlar gelmesin diye hep tetikte bekledi. Nöbet tuttu. Yavrular palazlanıp oynamaya başladılar. Ama anne yavruları bırakıp avlanmaya gidemediği için açtı ve günden güne bitkin düşüyordu. Bir gün mecbur kalıp ava gitti. Döndüğünde bütün yavrularının aslanlar tarafından boğularak öldürüldüğünü gördü. Onun belki yavruları uyandırabilirim umuduyla çırpınışını hiç unutamam. Bağıra bağıra ağlamıştım. Yazarken bile gözlerim doldu.
Aslanlar yavruları aç oldukları için öldürüp yese bu kadar üzülmezdim. Doğanın kanunu derdim. Ama bu gördüğümden sonra aslanlardan uzun süre nefret ettim. Hatta aslan kral desenli kumbaram vardı. Onu da çöpe attım.