belediyelerin bazısı, süs havuzunun içinde olması gereken 20 tl lik bir elektrik malzemesini takmayıp, 2 yavru canın gidişine vesile olurlar. ne yazık ki böyle.
en başta kendini daha sonra da akrabalarını zengin etmektir. caddelerde ayda bir kaldırım çalışması yapabilirler. mesele belli, ihaleyi birilerine kazandırtıp ona da kendine de para yedirmek. ulaşım dersen orası ayrı bir sıkıntı. yeterli miktarda araç ve trafik düzenlemesi olmayınca ulaşımda büyük sıkıntılar yaşanıyor. bakımsız ve yetersiz otobüs sayısı, daracık yollar, trafik kontrolü vs. hesaba vurulunca dudak uçuklatan rakamlarla iş yapar bu belediyeler. fakat bu kadar kazanılan veya ortada dönen para nereye gidiyor? diye sorulacak olursa,orası pek bilinmez. bir de eşşek yüküyle borç yapanları da var bunların.
dünyadaki belediyecilik anlayışı ile bizimkinin arasında çok derin bir fark vardır. bu fark belediyelerin verimli çalışma ve iş yapma becerilerinden daha ötedir.
dünyada belediyecilik bir kentin imar, altyapı, ulaşım, kültür, sanat, ticari hayat gibi konularda o kentin halkını karar vermek istemesiyle doğmuştur. bizde ise belediyecilik. merkezi hükümet yada atanmış valinin yapamadığı ya da zorlandığı bu işleri devredecek bir organ aramasından ortaya çıkmıştır.
genel olarak yandaşları yanında tutmak için açılmış kurumlar gibidir. siyasi görüşü kendinden olanlar alınır. bu yüzden kpss de atamları belediyler merkezi atamalardan bağımsızdır. karşılıklı saygı duyulmadığı için işin ehli insanları görmemiz zordur. genelde işi düşen kişiye başka birini bağlama üzerine çalışmaktadır. ötelemek ertelemek zorlaştırmak bunlar belediyelere gideceğiniz vakit karşılaşacağınız terimler.