bazen bir işkencedir. uzun yıllar oldu belediye otobüsüne binmeyeli fakat arabayla yanından geçerken gördüğün manzara cama yapışan insan yüzleri. yazık o kadar paraya verilen hizmet komik.
hayatımdaki en komik anlardan birinin sahne aldığı çevre dostu yeşil motor.
sene 2009, almanya'dan öğrenci değişimi için bir çocuk bizim eve misafir gelmiş. okul taksim'de ev ise alakasız bir yerde olduğu için, otobüsle metroya gidiyoruz, ordan devam ediyoruz.
sabah 06:50de bindik otobüse. eski yeşil otobüsler, çocuk cam kenarına oturdu yanına ben oturdum. karşıdaki yerin ucuna ayakkabılarını dayadı çocuk, kimse yoktu otobüste o aralar ben de gözlerimi açamıyordum; uyaramadım. 5 dk sonra bir amca bindi, geldi benim karşıma oturdu. 1 dk geçti geçmedi, adam benim çocuğa doğru konuşmaya başladı "çocuğum ayıp değil mi ayaklarını oraya koyuyorsun, insanlar oturuyo orda. ayıp ayıp, şimdi kim oturucak oraya"
ilk cümleyle birlikte çocuğun ayaklar direkt normale döndü, elleri birleştirip 15lik namuslu kız moduna girdi. anlamıyor da yavrucak, bana bakıyor. ben tercüme etmeyi falan geçtim bastım tabi kahkahayı, çocuk da bana bakmaya devam ediyor bir açıklama için. benim güldüğümü görünce çocuk da gülmeye başladı, amca da o sırada "utanmıyor musun hiç? bir de gülüyo.." diyip kafasını iki yana sallamaya başladı.
geç geldiği için epey sövülen, otobüse binmek için kuyruğa girince kendini çok ilkel hissettiren, bindikten sonra her defasında otobüsçüyle münakaşa yapılan(en azından benim için öleydi), abla bizim bi suçumuz yok die cevap alınan ve her binişinde ulan bi arabam olsaydı diyerekten derin düşüncelere daldıran vasıta.
"arkalara doğru ilerleyim" diyen şöföre karşı küfür etme istediğiniz doğar.ata demirer`in gösterisinde değindiği bir durumdur otobüsün içinde yaşananlar."ulan arkadakiyle çiftleştim" sözü ise, herşeyi açıklar niteliktedir.
belediyelerin halka hizmet amacı güderek, vatandaşların ulaşımını ucuza ve kolaya getirmesi için seferde tuttuğu, durak adı verilen belirli yerlerden binilen ve belirli yerlerde inilen, günün belli dilimlerinde tıklım tıklım olan, kapasitesinin üzerinde yolcu alan, çoğu eksik ve olumsuz yanı olmasına rağmen halkın bir numaralı tercihi olan toplu taşıma aracı.
ne belediye otobüsü, ne sevgili tam zamanında gelmez.
genelde hep siz onları beklersiniz, onlar sizi beklemez.
ikisinide ufukta görünce mutlu olursunuz, heyecanlanırsınız.
doğru otobüsü, doğru sevgiliyi seçmezseniz ikiside yarı yolda bırakır.
otobüs sizi dolmuştan kıskanır, sevgili ise arkadaşlarınızdan.
ne belediye otobüsüne, ne sevgiliye neden geç geldin diye hesap soramazsınız.*
mesela otobüste basamakta durursanız otomatik kapı çarpar.
sevgilide de vardır böyle kurallar. aldatırsanız fena çarpar.
istanbul denince akla gelen ilk şey olma yolunda adım adım ilerleyen toplu taşıma aracı. hayatımdaki versiyonları 43r, 559r, 559c, 19d, 19, 319, 19f, 32, 32a, 32t, 8e, 14b, 14es, 125, 110 olan, çok kalabalık olmadığı sürece seyahat etmekten çok hoşlandığım, zevkli arabalar.