sayısını unuttuğum günlerce bekleyişten
ben yorgunum rıhtım taşları yorgun
ardarda geçen gemiler durmuyor bu limanda
duranlardan sen çıkmıyorsun
bilki katıksız sancılara razıyımyokluğun olmasa
bilki bir avuç biber gözlerime serpilen
ellerimde soğumadı ellerinin izleri
durup şiirler yazıyorum yoluna
içimde sıkıntının en dayanılmaz şekli
kaçıncı kere saatleri susturuyorum
bensiz çözülüp, sensiz bağlanması yok mu halatların
tükeniyorum.
türkan ildeniz.
bir insan için en uzun mesafe nedir biliyormusun? kalbi ve beyni arası ben hala beynimdeyim; seni de kalbime koydum
sen kalbimdesin işte başka açıklaması yok bu acının! beynimdeki her düşünceden uzak tutuyorum seni
ama hani
o çok gitmek istediğimiz yer vardır ve gidersek orayı da sıradanlaştıracağımızdan, güzel gelmeyeceğinden korkarız ya;
işte sen o köysün benim için yada o kent yada o ev
bir gün görüşmek üzere; dersem bana kızarmısın? ömrümün başını değil ama sonunu seninle yaşayacağım; korkma! öleceğim an değil; yanına geldiğim an ölmeyi bekleyeceğim
"Neyi bekliyoruz böylesine toplanmış ?" Hiçbir ve her şeyi.Daha sıcak , daha serin mevsimleri, çağları, hayatımızın en güzel yıllarını, barbarları, gelenleri,gidenleri...
Friendzone alanına atılmış nice yiğidin derdi.
Gençlikte çok pis koyar...anladığınız an ilk limanda karaya vurun kendinizi.
Olgunlaştıkça karşılık beklemeden sevmenin farklı bir hazzı vardır.
Acılıdır yine de...her şey acı değil mi zaten?
En güzeli içinizdeki her hücreyi doldurmuş birinin hiç gelmeyeceğini bilerek yolunuzun sonunu beklemek bundan sonrası...onu değil.
Gençlere ise nacizane tavsiyem konuşun! evet varsa içinde bir şeyler hemen konuş. çünkü sevdiğin kızın sana "keşke biri olsa" sohbetiyle gelmesi sana kendini hadım olmuş gibi hissettirir, ezik olursun. konuş, bir mucize olmazsa sana hayır diyecek, ondan sonra da uzaklaş ve bitir muhabbeti. arama, sorma, amsalaklık yapma. olması gereken bu. unutma aşık olduğun kızla dost (hahaha) da kalamazsın...
Sonra bekleme...elbet gelecek bir nasip vardır genç dostum...yürü be amk kim tutar seni...swh
Beklenen gelmeyecekse acı verir, öldürmez süründürür hatta. Ama gelecekse tatlı bir heyecan, için içine sığmaması ve katlanarak artan bir sevgiyle devam eder.
Küçük prensten bir alıntı:
“Her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki. “Örneğin öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. Mutluluğun bedelini öğrenirim. Ama günün herhangi bir vaktinde gelirsen, seni karşılamaya hazırlanacağım zamanı asla bilemem. insanın gelenekleri olmalıdır.