geçici olmayan esas sevgidir,seven için kendinden önce sevdiği insanın hep iyi olmasını, hep mutlu olmasını istemektir kısaca insani duyguların en masum olanlarındandır.
(bkz: şu kirli dünyada temiz bir duygu)
sabah otobüs durağında beklediğim otobüsten ya da patronun yatıracağı maaşdan bir beklentim olabilir. beklentisiz sevmek de bir beklenti değil midir diyeceksiniz? işte bu sorunun cevabını bilmiyorum.
aşk emanet gibidir, birinr kalbini verirsin yiprattigi sure boyunca ona o sahip çıkar. sevmek ise tek tarafli olabilir. beklentinizin olmamasi yeterince deger vermediginizden de olabilir. beklenti olmasa bu isin tadi kalmazdi sanirim. cunku sevmek ask gibi degil.
pek de mümkün olmayan şeydir. ama varsa da en masumu annenin duyduğu sevgidir.Lakin o bile çocuğundan iyi bir evlat olmasını bekler. Platonik hisler taşıyan da beklentisiz sevmez,çünkü o da her zaman içten içe karşısındakinin kendisini sevmesini bekler,ister. Karı,kocadan; anne,çocuktan; avcı avından; aşık,aşkından vs vs... insanoğlu bencil bir yaratıktır,beklentisiz bir şey yapamaz.
insanoğlunun bencil oluşundan mütevellittir ki kimse kimseyi beklentisiz, karşılıksız sevemez. sevdiğinin de kendisini onun sevdiği gibi, belki de daha çok sevmesini ister. çoğunlukla da daha çok sevilmeyi ister. benciliz çünkü. en basitinden beklentisiz sevgi diye düşündüğümüz anne sevgisinde bile bir beklenti vardır. gözünden bile sakındığı çocuğunu severken hiçbir anne, ileride onun bir baltaya bile sap olmamasını istemez, hep en iyi yerlerde görmek ister yada hiçbir anne yaşlandığında onun yüzüne bile bakmayan, yalnızlığına terk etmek için çocuk yapmaz. bunlar da birer beklentidir.
aslında beklentisi olana göre daha çok mutlu olabilir çünkü beklentiniz ne kadar artarsa alıcağınız sonuçlar yetersiz gelecek ve bu sizi mutsuz edecektir ama beklentisi olmayan ya da az olan kişi bir gülüş, bir bakış kadar masumane tepkilerle bile mutlu olabilir.
ben seni beklentisiz seviyordum işte. uzaktan uzağa. görüyordum ya seni bazen karşılaşıyorduk ya güzeldi. ben o anı seviyordum. orda olduğunu bilmemi seviyordum. ilk girdin ya hayatıma hani o sabah buluşmuştuk ya 7:46da işte o sabah folyaya sarıp kek getirmiştim sana. onu sana vermeyi sevdim. yiyip yemiyeceğini düşünmeden. hani seni üzmüştüm ya sevip sevmediğini bilmeden o patatesli böreği sana vermeyi sevdim. önemli değildi sonuç bilmiyordum beni sevip sevmediğini ama seninle paylaşmayı seviyordum bu yüzden düşünmüyordum gerisini. hani hiç sebep yokken arama sormalarımız kesildi ya ben sadece paylaşamıyacaklarıma üzüldüm neden aramadığına değil.
aşkı öldüren beklentidir. alışkınız beklemeye. çünkü tek bildiğimiz sahiplenmek, tek bilmediğimizse insanın karmaşık iklimi gereği elde tutulamayan, gönlünce kalan özgür bir yürek oluşu. kimi yüreksizdir o ayrı.