beklemek

entry803 galeri31 video2
    152.
  1. bir sabah saat altı civarlarında yazdığım yazının konusu;

    zaman beklemekle mi geçicek hep böyle.. hep birilerin bizim elimizden tutmasını mı bekliyoruz.. bu güzel yaz sabah uykudan uyanmak için telefonun alarmını mı bekliycez.. ne zaman biri proficiencyi* sorsa cevabımız hep bekliyoruz mu olucak. sizi bilmem ama ben beklemekten yoruldum. ama beklemekten başka çarem de yok.
    1 ...
  2. 153.
  3. gelmeyecek birini beklemek... ıssız bir adadan kurtarılmayı beklemek gibi. günlerce, aylarca deniz kıyısında seni alıp götürecek gemiyi beklersin. bir canlı, yaşayan bir canlının karaya vurmasını istersin, yalnızlığın sona ersin diye. oysa kimse, hiç kimse gelmez seni kurtarmaya. yalnızsındır, yapayalnız, terk edilmiş ruhtımlar gibi... tüm gemiler çıkmışlardır seferlerine, tatilciler dönmüştür evlerine, artık yalnız bir rıhtımsındır, dalgalar bile terk etmiştir seni... ama yine de beklemeye devam edersin, yine birgün bir gemi kıyıya yanaşacak, martılar karınlarını doyurmaya gelecek, yalnızlığın sona erecek... böyle zamanlarda insanı ayakta tutan şeydir umut... küçük bir umut... gidenlerin geri dönmesini bekleyen umutlar yeşertirsin küçüçük yüreğinde... gözünde yaşlar, kalbinde ise yıpranmış, eskimiş, solmuş bir aşkla... gelmeyecek olanı beklemeye devam edersin, hani olurda birgün belki döner diye... zaman geçmek bilmez, takvim yaprakları sanki hiç değişmez, yelkovanla akrep çakılı kalmıştır olduğu yerde. zaman hiç değişmemiştir. çakılı kalmıştır olduğu yerde.* yaşlı bir ağacının altında, dalların gölgesinde, samsun asfaltının kıyısında, terk edildiği yerde beklemektir o kız, hala beklemektedir. çünkü onun yüreğinde umutlar vardır, belki giden sevgilisi geri döner diye... belki birgün, kim bilir... *
    3 ...
  4. 154.
  5. beklemek, beklemek, beklemek.
    beklemenin tüm halleri.
    0 ...
  6. 155.
  7. insanoğlunun yaratılma sebebi.

    dünyaya gelmek için ana karnında dokuz ay beklersin, dünyaya gelir büyümeyi beklersin, büyürsün ölmeyi beklersin, ölürsün ahreti beklersin. beklersin de beklersin.
    3 ...
  8. 156.
  9. bir ömür boyu yapılabileceğini düşündüğüm eylemdir.
    giderken sordun ya hani seni sen varmışsın gibi yaşar ve son nefesime kadar beklerim.
    ''neden'' mi? sevgi somut birşey mi? nasıl anlatayım...
    3 ...
  10. 157.
  11. üst kattaki mekana gidilecektir. zeminde pasaj vardır. pasajda çay ocağı ve simitçi çocuk. beklersin eşikte pasajın. içeri de yabancıdır dışarı da sana. simitçi ikide bir simit isteyecek mi adam diye bakar göz ucuyla. çaycı değmesin der fırlatır gibi taşıdığı çay sehpasıyla solundan dışarı çıkarken.
    2 ...
  12. 158.
  13. sabır gerektirir . bazen öyle sinir bozucudur ki gözyaşlarınıza hakim olmazsınız . ama yine inatla devam edersiniz beklemeye . beklenen , beklendiğini bilmese bile ...
    1 ...
  14. 159.
  15. günde 3 saat uyuyup, gözünden uyku aksa da uyumamaktır. beklemek, uzayan gecelerle kanka olmaktır.
    1 ...
  16. 160.
  17. benim ki gündür. ben günü beklerim. mutlu olacağım günü. biliyorum bekleyişimin sonunda mükafatlandırılacağım. hem de tam istediğim gibi. çünkü ben beklemiş olacağım. çoğu kimse beceremez bunu. oysa ki benim en büyük erdemimdir bekleyebilmek birini yada birgünü ya da bir anı.. beklediğim gün gelecek, hem de nasıl bir geliş olacak onun ki bir bilseniz. bana ilk önce diyecek ki geliyorum sen beklemeye devam et. anlıyorum ve diyorum ki tamam kesin geliyor. ardından engeller sürüsü çıkıyor ki gelişi güzel olsun, anlamlı olsun, heyecanlı olsun. bu engeller öyle böyle değil ama, bildiğiniz engellerden değil. bana gösterdi ya yüzünü beklediğim, tamam dediler bu sana şimdilik yeter, avun bununla. bana da yeter zaten geleceğini öğrenmek. geleceğini öğrendiğim vakit önemsizdir engeller ne olursa, nasıl olursa. ama her insan kaldıramaz da o engelleri. öyle böyle değiller gerçekten. beni ağlatmaya çalışırlar hadi ağla derler gelecek beklediğin ama önce cefasını çekmen gerekiyor derler. bense ağlamam çünkü biliyorum geleceğini ya ondan gülerim hepsine, ağlatamazsınız beni derim ağlasam da gözyaşlarımı göremezsiniz derim çünkü içime akar onlar. geleceğini öğrendikten sonra kim bilir ne kadar beklerim, belki yıllar belki günler.. ama önemsizdir vakit. gelecektir ya onun sevinciyle saymayı unuturum ne kadar geçti diye. engeller beni yaralamaya devam eder geçerken zaman ki engeller beni yaraladıklarını zanneder.. hiç ummadığım bir anda engeller bitiverir. o zaman bi boşluğa düşerim işte.. çünkü beklediğimle aramda sadece hava boşluğu vadır. işte derim geldi vakit o anın tadını çıkarmaya çalışırım bir süre ama yok ya hemen kavuşalım ne de olsa ben onu o da beni beklemiştir. kavuşuruz, aramızdaki boşluk yok olmuştur. hissederiz birbirimizi. ben kendimi kahkaha atmaktan alamam çünkü böyle şeylerde gülme krizine girerim. o da şaşırır. böyle bi afallar falan ama sonra farkeder ki benim ki zafer sarhoşluğudur. tamam der ve devam eder benim benliğimde kaybolmaya başlar. bende kaybolmalıdır, çünkü onu herşeye rağmen beklemişimdir..
    4 ...
  18. 161.
  19. daraltıcı, eylemsizlik eylemi. okumak vb. eylemlerle uğraşarak sıkıcılığı azaltılabilir. günlük hayatta çok defa başa gelen, mecburiyetten katlanılan, genel bir durum ve kavramdır.
    ayrıca düşsel ve hissel boyutta olanı vardır ki, o da ayrı bir buhrandır. içi eritir.
    1 ...
  20. 162.
  21. önder otçu'dan hayatı beklemekle ilgili mükemmel bir yazı.
    bir süre dolaştım öyle, evin içinde, mutfağa yürüdüm, sokağa çıktm, bakkala gittim. geri geldim, evin aynı ev, kapının önündeki masanın aynı masa, masanın camının aynı cam, üstündeki sigara külünün aynı kül olduğunu gördüm. camı silmek gerekiyordu. ne zamandır boş vermiştim. gerçi göze çok da kötü görünmüyordu belli bir bakışa göre, bir süre daha idare edebilirdi. ben elbette camın her zaman pırıl pırıl durmasını isterdim. isterdim de, bilmediğim bir nedenim vardı o camı silmemek için. yapmam gerektiği halde yapmadığım bir iki şeyde de nedenim aynıydı. bir erteleme, bir bekleme duygusu. geleceğin uzun süreceğine, benim beklediğim bir şey gerçekleştikten sonra nasıl olsa gerekenleri de yapacağıma dair bir inanç, ama bir o kadar da kaygı. ama belki de şöyl bir şey: yapmam gerektiği başkalarınca söylenen şeylerle, yapmam gerektiğini kendi kendime söylediğim şeylerin - sanki ben orada yokken- birbirine karışmış olması. bilinçdışında başıma gelen işi, bilinç düzeyinde netleştirememem. kendimi, gerekenlerden sıyırıp çıkaramamam.
    2 ...
  22. 163.
  23. hiçbir zaman kolay olmayan, insana kendisini çaresiz hissettiren eylem.
    1 ...
  24. 164.
  25. bazen nefes almanızı engeller..
    2 ...
  26. 165.
  27. ummaktır, o şey için umut dolu olup, onu elde etmeyi ümit etmektir. bir duyguyu, bir kişiyi, bir eşyayı... ama çoğu kişi farkında değil ki yanlış olandır. bir şeyi, bir duyguyu veya birini beklemek size hep kötü sonuçlar bırakacaktır. mesela mutluluk; mutlu olmayı beklersen hiçbir zaman mutlu olamayacaksındır. çünkü o duygu çağırınca gelebilen bir şey değil. aniden gelir ve mutlusunuzdur; sebepsiz, nedensiz... sen ne zaman mutlu olduğunun farkına varırsın, bunu düşünürsün aniden gelen mutluluk ellerinden kayıp gider ve yine aniden mutsuz olursun. bu gibi şeyleri sadece yaşamak gerekir. mutlu olmayı bekleme, emin ol mutlu olacaksın. sadece hayatını yaşa, bu anı.
    2 ...
  28. 166.
  29. gelecek bir şeyi beklemek güzeldir de, hiç gelmeyecek bir şeyi beklemek ..
    salakçadır.

    hayatını bekleyerek feda etmek ? var böyle insanlar. hayatını hiç olmayacak şeyler için feda ediyorlar ve bekliyorlar. o şeyin geleceğini, o günün geleceğini umut ederek bekliyorlar.
    umut etmek güzeldir ama yaşmak daha güzeldir. bunu anlamıyorlar maalesef.

    var böyle arkadaşlarım maalesef. bedensel engelli ve bu durumu kabullenememiş insanlar. hep ''yürüme'' hayali, hep bir ''sen yürüyeceksin'' telkini ile yaşıyorlar. yaşamak denirse tabi.
    bir arkadaşımv ar bedensel englli. ancak ayaklarında ve ellerinde ciddi anlamda kasılmalar var.

    ayakları poposuna yapışmış vaziyette. yani ayaklarını uzatamıyor. ne doğru düzgün yatabiliyor, ne de doğru düzgün oturabiliyor. elleri de aynı şekilde. sağ eli yarım kendine çekik, sol el ise tamamen çekik vaziyette. yani kendi başına yemek dahi yiyemiyor. istese yiyebilecek durumdayken...

    doktorlar bir ameliyat öneriyorlar. bel kısmına bir pompa takılacak ve o kasılmalar kontrol altına alınacak. tabi biraz beline tahribat verilecek. arkadaşım bu ameliyatı olmak istemiyor.

    sebebini sorunca ''abi kök hücre tedavisi var , bu gün geçtikce ilerliyor, ileride bunun tedavisini bulacaklar, ben o ameliyatı olunca belime zarar vereekler ve sonra kök hücreyle dahi ben yürüyemiyeceğim ! herkes yürürken ben böyle kalmak istemiyorum'' 10 senedir dediği bu. ve 10 senedir ablası yemeğini yediriyor.

    umut etmek güzeldir, ama yaşamak daha güzeldir.
    beklemek, belki hiç gelmeyecek bir şeyi beklemek ise salaklıktır başka bir şey değil.

    hadi eyvallah.
    1 ...
  30. 167.
  31. değersiz hissettirdiği de olur.
    0 ...
  32. 168.
  33. hakkinda tanim yapasim bile gelmiyor o derece illet, ifrit, lanet olasi bir sey.
    1 ...
  34. 169.
  35. uzun sürdüğünde, bunalıma girmeye neden olabilen durum ...
    2 ...
  36. 170.
  37. aşık olduğunda karşındakinin seni sevmesi beklemek.
    1 ...
  38. 171.
  39. nefret ettiğimdir.
    tam 1 saat oldu bekliyorum ve kafayı yemek üzereyim.
    bacaklarım titriyor. küfürler ediyorum mnıskiyim diye.
    ter boşanıyor vücudumdan. herşey anlamsız geliyor.
    koç burcu olduğuma lanet okuyorum.
    sıkılıyorum ulan sözlük.
    yap bana bir güzellik be. hadi be.
    0 ...
  40. 172.
  41. vakit kaybıdır,sinir hücresi kaybıdır,umut kaybıdır.kafada yazılır,beklenilen şey şekil değiştirir bu sefer.ya bi de beklemeye değerse?kayıplara değmezse.
    0 ...
  42. 173.
  43. 174.
  44. umutla gitmek arasındadır her zaman... bu ikisinin olduğu bir süreçte sürekli arada kalır ister istemez. bir şeyleri bekleriz hayat denen koskocaman fakat bir o kadar da küçücük çizgide.

    beklemek bir umut bakışı atmaktır geçmişten geleceğe doğru
    bir iç sızısı vardır gönlünüzde bir de umutdan doğan kuş çırpıntısı
    hep kalırsınız bu ikisi arasında beklerken
    özlem sermayeniz olur elbet, arzu ve istekler de merdivenleriniz
    çıkmak istersiniz teker teker, sabit durmak sıkar içinizi
    oysa beklerken volta atabileceğiniz alan dardır
    hareket imkanı da belli bir kaç şey
    adı üstünde beklemek işte...
    öylece beklersiniz
    istekleriniz geçer içinizden bir bir
    adını koyarsınız her birinin doğum sancısını çekerken...
    beklersiniz öylece
    ve beklemek zordur böylece...
    1 ...
  45. 175.
  46. beklenilen şeyin ne zaman olacağı belli değilse yani bir belirsizlik varsa ortada çile gibidir. yine de her şeye rağmen bekleyebiliyor olmak insana az da olsa umut verir, belki de azdan da fazla. yolu gözlemek, o yöne bakmaktan vazgeçmemek beklenilenin geleceğinden emin olmak değil midir içten içe? beklemek, en çok hayal gücünü kuvvetlendirir insanın, aldıkları ne kadar çoksa verdikleri de o kadardır.
    "....o gelecek, ben onu fark etmeyeceğim ve şaşıracağım birden. bana doğru yavaş yavaş ilerleyecek. uzun süredir bekleyen, ayları deviren ben, geçen o saniyelerin her birini bir asırla çarpacak da öyle bekleyeceğim. bu sefer daha hızlı atacak kalbim, her adımda daha hızlı. sonra gelecek, o gelecek. ve şaşıracağım birden..."
    2 ...
  47. 176.
© 2025 uludağ sözlük