yarardan çok zararı olan eylemdir. neredeyse her şeye zarardır.
eğer bir bitkiyseniz; suyunuzu beklemek neticesinde solarsınız,
bir gıda iseniz; uzun süre tüketilmeyi beklemek neticesinde bayatlarsınız,
bir insansanız* yaşlanırsınız.* kaç yaşında olduğunuz mühim değildir, ruhunuz yaşlanır yıpranırsınız. kısacası nasıl sonlanacak olursa olsun en zor geçen dönemlerden biridir beklemek. işin en fena kısmı ise şüphesiz konuya müdahale edememek, çaresizlik kalmaktır.
birden anladım içinde bulunduğum durumu. beklediğimi fark ettim. anneme söyledim ilk. anne bir şey bekliyorum dedim. nasıl dedi. bir telefon bir mesaj bir haber belki. bir umut hepsi bu. anladım dedi, sustu. düşündüm sonra. evet bekliyordum, adam nasıl sigaraya tiryaki olur ben de beklemeye tiryakiyim bu mevsim. nasıl düştüm bu hale bilmiyorum. bekliyorum kendi kendimi uçuruma atmışım da haberim yokmuş. teşhis ettim kendimi artık tedavimi bulurum nasılsa. alkolik değilim sadece her gün içiyorum diyen adamlar gibi inkara gerek yok. bekliyorum,hiç gelmeyecek birini ve gelmeyecek bir günü. nasıl bu hale düştümü araştırmıyorum asla. gerek yok aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaya. içimde bir yer kangren olmuş kesip atmadan kurtuluşum yok. beklemek istemiyorum. bekledikçe ümidim büyük bir çınar oluyor. ve çınarlar asla yıkılmaz.
özlüyorum bir de en kötüsü eski kendimi nasıl oldu bilmiyorum kendime bile yabancı oldum bu mevsim. umut denen şehirdeyim denizi hayal kokar, hayali mavi, pembe.
beklemek denen eylem kanımda dolanıyor hücrelerim birbirine girmiş; ne alkol boğar bunu ne başka şey. yok çaresi kesip atmak lazım ümitleri kınından kalbime çektiğim kılıçla.
aslında gülen yüzümü bekliyorum belki kaç bahar önce yitirdim bilmem ki, kim çaldı gülücüklerimi, bir sesim vardı ben böyle cümleleri yazılara vurmazdım, duvarlara haykırırdım. o kız bu kız değil asla. değiştim çok.
kangren olmuş yanımsın aşk kendimden geçmek için çok geç, senden geçme vaktidir kar yağmaz asla bu şehirde güneşi pusulam seçtim sessizliğin rehberim oldu. senden vazgeçtim.
umit edebilinen surece yapılan eylem umut bitince vazgecer bunye bırakır bekleneni unutmak ister acı verse de hem bekledigini hem de umut ettigi zamanı.
yaşarken kimi zaman anlaşılmayan, anlaşılırken yaşatmayan eylem.
"Susuşuna bir masal dondu, şimdi şarkı söyleme vakti, sesin sessizliğimdir üzerine bir öykü giydiğim.
Gülüşünden yıldızlar kendine dilek tutar, tutar mı dileğim tutmaz.
Doğmaz safak vakti bu şehire doğmaz...
bekliyorum hiç doğmayacak şafak gününü
bile bile bekliyorum gelmez gelmeyecek
adsız bir özlem bu kaderim oldun.
olsun. "
beklemek daha başka şey
sen benim kızlıığını bildiğim
kiliselerden kaçmış yağmur gibi gözyaşlarınla
minareler gibi tutuldun
sır vermez dip odalarına atıldın kahramanlığın
başkalarına kalırsa her an dokunulmaktasın
bunca tanışıklıığmız varken
sana dair
bana söz düşmüyor eğer düşerse
benimle kutsaldır
buna rağmen
başından bir maceradır geçmiş
bin türlü makam geçmiştir derim
beklenen şey ne kadar güzel olursa olsun, şu dünya üstünde en çok yıpratan eylemdir. Beklediğiniz şeyin hayatınıza katacağı anlam büyüdükçe sizi o kadar yorar, kırar, döker beklemek. beklemek hiç sönmeyen bir mum gibidir.
beklemek... iki dirhem umutla beklemek... dünyanın ne en zor şeyidir, ne de en kolay. ruhun nasır tutmamışsa hala acıtır canını. kabuk bağlamış yaralarının deşilip de tuz basıldığını hissedersin her gece gözlerini kapatıp da uyumaya çalıştığında. uğruna dökülen gözyaşlarının, harcadığın bir gençliğin, feda ettiğin gecelerin, bir çift ak bir de karaciğerin kıymetini bilemeyecek olanı beklemek... acıtır dostum. hem de çok acıtır.