hayattaki en yorucu eylem. efor sarfetmeseniz de vücudunuzu bir ağırlık ve ağrı sarar. yeni türkü'nün de dediği gibi;
ümit etmek ve ertelemek
gelişini beklemek
uyanmanı beklemek
çözülmeni beklemek
başka bir yerde yaşamayı beklemek
anlaşılmayı beklemek
on beşinde beklemek
kırkında beklemek
beklemek mi bizim yaşamımız
beklemek bizim yaşamımız
sayısını unuttuğum günlerce bekleyişten
ben yorgunum rıhtım taşları yorgun
ardarda geçen gemiler durmuyor bu limanda
duranlardan sen çıkmıyorsun
bilki katkısız sancılara razıyım yokluğun olmasa
bilki bir avuç biber gözlerime serpilen
ellerimde soğumadı ellerinin izleri
durup şiirler yazıyorum yoluna
içimde sıkıntının en dayanılmaz şekli
kaçıncı kere saatleri susturuyorum
bensiz çözülüp, sensiz bağlanması yokmu halatların
tükeniyorum.
türkan ildeniz
eger beklenen gelmeyecekse bu tükenmenin başlangıcıdır. en ufacık bir umut varsa eger geleceğine dair her bahar ağaçlar en güzel çiçeklerini açar.
bazen işe yarar beklemek genellikle ilişki sonrası iyi gelir, bi cafe crown arası fındıklı çikolatalı ama beklerken adamı rahatlatır yeni bir ilişkiye hazırlık amaçlıdır.
geleceksin diye bekliyorum bir 10 yıl geçti
sabrım bitmedi
geleceksin bana diye bekliyorum seveceksin diye
10 yılda tek bir kez gözlerim gözlerinle dans etti ya bu da bir şey dedim kendime
rüyamda görsem inanmazdım.
sarıldım ya sana; başımı afacan çocukların başını okşar gibi okşadın ya , kollarını belime dolayıp beni öpeyazdın ya bu da bir şey. rüyada olsa bir şey.
bekliyorum sesini kulaklarıma kaydettim, sıcaklığın avuçlarımda mimlendi.
bilmediğim tek şey dudaklarının lezzeti
döndüğünde dur ve düşün bir ten ne kadar yakışır birbirine.
kaç ben bulabilirsin seni benim kadar seven
sen de biliyorsun ya bilmemezliğe geliyorsun
senin gözlerin kaç şafak eskitir
senin ellerin kaç şiir yazdırır bilemedim
hayatın anlamını bilmemektir. beklenen ve geçen süre içinde aslında belkide istediginiz her şeyi yapabilmek varken, insan sadece acı çekmek için bekler.
gecen zaman içinde çok şeyler gider,gelir ama beklemek en iyisidir. sabırlı insanların gösterdigi durumdur. bazen umuttur beklemek, iyi şeylerin olmasını istemektir.
nerede, kimi ve ne kadar beklediğinizle değişmekle birlikte özünde sinir bozucu bir eylemdir. ayrıca gelmeyecek olan beklenirse aşka, gelebiliritesi olan beklenirse özleme dönüşür bu durum. nahoş efendim, nahoş!
gelmeyecek olanı beklemek, aslında gelmeyecek olanın içinden gitmesini beklemektir usulca. her beklemenin bir sonu olmadığı yoktur ama her bekleyenin bir sonu vardır.
eğer hiç dönmeyecek birisi belki döner umuduyla bekleniyorsa çok büyük acılara sevk eden durumdur. yorucudur, sabır sınırlarını zorlar, çaresizlik baş gösterir, hırçınlaştırır ama caydırmaz insanı beklemekten içinde bir umut hep bekler...
zamana yenilmek... ve zamanın hergün ruhunuza tecavüz edişini çaresizce izlemek. bazen sadece pencereden dışarı bakmak saatlerce; hayatın akışını seyretmek. bazen de isyan etmek; küfretmek herkese ve herşeye.
ama sonuç hep aynı. zaman asla yenilmez. bazen bağlar elinizi kolunuzu ve size sadece çağresizce beklemek kalır.
insanın canını acıtan eylem.
hani bilirsiniz sanki hiç gelmeyeceğini, hani "o" vardır ama yokluğu o kadar gerçektir ki varlığının bilincini siler atar. yüreğiniz her daim içine akıtır göz yaşlarını. yüzünüz güler ama yüreğinizden derin "of"lar çıkıverir. sıkılırsınız herşeyden. herşey boştur, bekleseniz de zaman boşa akar sanki...
ilk dakikalar kolay geçer, umuttur ilk dakikaları güzel yapan şey...
dakikalar saatlere dönmeye başladığı an işin rengi de değişmeye başlar. toz pembe hayaller kararmaya başlamıştır sanki. ama sağ omzunuzda bulunan iyilik meleği, sanki hep iyiliğine söyler herşeyi. ve daha sonra anlar insan "umut etme"nin ne kadar acı verdiğini...
saatler günlere dönmüşse ve beklediğiniz yoksa artık, toz pembe hayaller daha da bir kararmıştır. gaipten sesler duyup, karşınızda "o" varmışcasına konuşmaya yüz tutarsınız duvarlarla...
günler haftalara döndüğü vakit, iyilik meleğinin yerini o kötü melek alır. ve der ki insana: "kimi bekledin de geldi bugüne kadar?? ve neye istediğin an sahip oldun?? yalanlar üzerine kuruludur hayat, alış bu yalanlara!!"
haftalar aylara döner, aylar yıllara...
ne beklenen vardır artık ne de bekleyen...aslında teoride ikisi de vardır. hani kitaplara konu olacak, iç sıkıntısı yaratacak düzeyde. cümlenin gizli özneleridir artık onlar. yıllar geçer, yıllanır içerde acılar. yıllandıkça güzelleşir belki de...
beklenen gelmemiştir, gelmeyecektir her zamanki gibi...
beklenen de bekleyen de başkalarına "yar" olduğu vakit, sonun başlangıcı gelmiştir artık..
yüreklerde derin acılar çekilirken, ne beklenen ne de bekleyen izlerinden kurtulur acılarının.
şiir yazar, şarkı söyler, ağıt yakar.
bir çift gözdür yılları ömüre dökünce aranılan tek şey...
hani huzurun bulunduğu bir çift göz.
birbirine bir ömür önce söz vermiş bir çift gözdür.
ve anlarsınız o zaman umut etmek salaklıktır, acıyı bünyeye taşır.
umut etmek saflıktır, sonunda yitip gidecektir her güzel şey gibi...
baktığın yerde karanlık bir tomurcuk bırakıyorum
çarşılar avuçlarında aykırı
sokakların lisanı adımlarında
gelme, geldiğinde her şey yitiriyor kendini.
bekle beni kimselere beklemezken bekle
üzerine çokça şiir yazılan bir konudur.
beklemek güzeldir,bazen çekilmezdir ama sonuç olarak kötüdür.beklediğin şeye uzaksın demektir biraz zordur ama beklersin
bazen umutsuzluktur.
sabrıma senin adını koydum
ve onu sardıkça seni sarar gibi oluyorum
işte bu yüzden
seni beklemek de güzel
biliyorum zaman hep geçer
akrebi yelkovan
güneşi ay geçer
seni ben geçmez hiç
beni sen geçer daima
aklımdasın derim o anlarda aklımdasın
önce aklımda sonra kalbimde
yıllar geçer bir bir
sonra aylar
ama sayılı gün geçmez
sayılı birkaç saat
çünkü yemine durmuş rüzgarlar esmez burda, acı soğuk
beklemek de güzel seni
sesini denize emanet ettiğinden beri
bir melodi çalınır kulağıma
mevsimleri bir yaza sat gel
bütün baharlar senin olsun
sen baharsın bu sonbahar olsun...
tanım: dünyanın en zor eylemi. hele çok seviyorsa kişi.