bekle dedi gitti ben beklemedim oda gelmedi

    38.
  1. 18.
  2. bi çoğunuz bilmez ama sözlerin hikayesi şöyledir:

    özdemir asaf beklemiştir arkadaşlar. hem de senelerce. hatta ve hatta ölene dek. beklemese gelmediğini bilemezdi zaten. neyse. nitekim o yar hiç bir zaman gelmemiştir. şiirin aslı şudur:

    bekle dedi gitti
    ben bekledim, o gelmedi
    ölüm gibi bir şeydi
    ama ölmedim.

    şiir, yazıldığı dönem fazlasıyla sıradan olduğu için hiç bir kesimin dikkatini çekmemiştir. asaf'ın yakın ahbapları ise onun şairliğine saygı duyduklarını ancak bu şiirin kendisini küçük düşürdüğünü ifade etmişlerdir. zaten şiir de sadece onlar tarafından bilinmektedir o dönemde. sonrasında asaf onlara hak vermiş olacak ki, satırlarını günümüzdeki versiyonuyla değiştirmiştir. iyi ki de değiştirmiştir. bu şiirden kendine pay çıkaran herkesin o'nu beklediğine eminim. tıpkı özdemir asaf gibi..

    günümüzdeki halini de yazalım da tam olsun.

    bekle dedi gitti
    ben beklemedim, o da gelmedi
    ölüm gibi bir şey oldu
    ama kimse ölmedi.
    9 ...
  3. 6.
  4. Oda daki da ayrı yazılırsa harika olacak şiir.

    Şu an at pisliği gibi.
    9 ...
  5. 20.
  6. ikiniz de az haysiyetsiz namussuz değilmişsiniz.
    7 ...
  7. 8.
  8. 4.
  9. Aşık değilse kimse kimseyi beklemez. Onu bi şaapalım da.

    Şarkı sözü olan şiir.
    5 ...
  10. 27.
  11. oda gelmedi mi?

    az daha bekleseydin belki salon gelirdi.

    hey allah ım ya.

    (bkz: dahi anlamındaki de)
    9 ...
  12. 2.
  13. ''ölüm gibi bi'şey oldu, ama kimse ölmedi'' diye devam eden özdemir asaf şiiridir.
    4 ...
  14. 31.
  15. Yaşanmış bir anı bu şarkıya en güzel örnektir.:
    Şemse nine, 16 yaşında bir genç kızdır. Daha evliliğinin onuncu gününde seferberlik ilan edilmiş, eşi Mehmed’i cepheye çağrılmıştı. Mehmed, cepheye giderken, Şemse’nin ellerini tutmuş, gözlerinin içine bakarak, bir tembihte bulunmuştu: Şemse’m gençsin, güzelsin, senden ayrı iken gözüm hep arkada olacak. Ne olur söz ver bana! Ben gelinceye kadar sokağa çıkmayacak, namusumuza halel getirtmeyeceksin!

    Şemse nine ise; Söz Mehmed’im söz... Sen gelene kadar evden dışarı adımımı bile atmayacağım. Bana emanet bıraktığın yuvamızda oturup senin dönmeni bekleyeceğim...

    Vedalaşmanın sonunda Mehmed cephenin yolunu tutuyor, Şemse ninede söz verdiği gibi evine kapanıyordu. Çanakkale harbine giden eşinden pek çok mektuplar geliyor ama mehmedi hiç geri gelmiyordu.Şemse nine eşinin cepheden gönderdiği mektupları camının iç duvarlarına yapıştırmış ve her sabah onları yerinde okumaya çalışıyor hasret gideriyordu.

    Şemse nine, geçimini "yakmacılık" denilen bir usulle kendisine gelen çibanlı hastaları iyileştirerek sağlıyor, kendisini davet eden komşularına: Ben Mehmed’ime söz verdim. Ya ben yokken gelir de sözünü tutmadığımı görürse ona ne cevap veririm?" diyordu. Bir mühlet sonra Mehmed, şehit düşmüş, mektupları kesilmişti. Ama Şemse nine, evinin pencerelerine ve duvarlarına astığı mektupları her sabah namazından sonra yeni baştan okuyor, sonra da gelinliğini giyip, yüz görümlüğünü takarak, Mehmed’ini beklemeye devam ediyordu.Günler, aylar, yıllar geçmiş, şavaşlar bitmiş, dönenler dönmüş fakat Mehmed hala dönmemişti. Ama Şemse gelinliğini giyerek, evin icinde dolaşma adetini bir gün bile ara vermeden sürdürüyordu. Şemse, senelerce yol gözleye gözleye, ihtiyarlamış, nine olmuştu. Fakat, hiç bitmeyen bir ümitle hala Mehmed’ine kavuşacağı günü bekliyordu. Komşuları bir akşam üstü Şemse nine’yi gelinlik giymiş, gerdanlığını takmış, odanın bir köşesinde ellerini göğsüne koymuş, ayakta beklerken görmüşlerdi. Halbuki o, bu işi hep sabah namazından sonraları yapardı .

    Şaka yollu takıldılar: Nene hayrola!... Bugün pek süslüsün. Yoksa birini mi bekliyorsun?

    Şemse nine, gözlerini yerden ayırmadan cevap verdi: Ben bugün evlendim. Bakın kocamın yüz görümlüğünü de taktım. Kocamı, Mehmed’imi bekliyorum.

    Bu nasıl bir sevda, nasıl bir vefa, nasıl bir umuttu ki, aradan yıllar geçmesine rağmen kadıncağız hala kocasını bekliyordu. Komşuları, hiçbir şey söylemeden ıslak gözlerini silerek, Şemse Nene’yi o halde bırakıp, evinin önünden ayrıldılar. Ve ertesi gün, Şemse nine’yi, gelinliğinin içinde 86 yaşında ölmüş olarak buldular.

    Şemse nine’nin evinden cenazesi çıkmış, ama o kocasının sözünden çıkmamıştı. Belli ki, Mehmed’i gelmiş, bu vefalı kadını yanına alıp götürmüştü.
    4 ...
  16. 37.
  17. Ölüm gibi bir şey oldu ama ama ama kimse ölmedi...

    Yemek yaparken duman dan dinlenesidir.
    6 ...
© 2025 uludağ sözlük