vedat türkali'nin orjinal şiirinde şu dizeler bulunur ki etkilenmemek mümkün değil;
almış dizginleri eline
bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
onların kemik yalayan dostları
onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
ve sen
ve sen haktan bahseden ortaköyün cibalinin işçisi
seni öldürürler
seni sürerler
buhranlar senin sırtından geçiştirilir
ipek şiltelerin istakozların
ve ahmak selâmeti için
hakkında idam hükümleri verilir
.......
boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
bekle bizi
büyük ve sakin süleymaniyenle bekle
parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
mavi denizlerine yaslanmış
beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
ve bir kuruşa yenihayat satan
tophanenin karanlık sokaklarında
koyunkoyuna yatan
kirli çocuklarınla bekle bizi
bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
bekle dinamiti tarihin
bekle yumruklarımız
haramilerin saltanıtını yıksın
bekle o günler gelsin istanbul bekle
sen bize lâyıksın.
-bekle bizi istanbul.
*bekliyorum abi ama ne gelen var ne giden.
-haramilerin saltanatını yıkıp geleceğiz.
*dikkat et abi yıkarken kafana bi şey düşmesin.
onur akın' ın sesinden dinlenmesi gereken eserdir. yüreklere yazılanlar albümünde bulunan vokaller eşliğinde dinleniyorsa istanbul' a haykırma isteği ortaya çıkar
hayat için kısa ama benim için uzun bir zamandan sonra, tekrar geliyorum sana, biraz kısa olacak buluşmamız ama olsun.tekrar senin kollarında olacağını bilen, köprüden geçerken gerçek dünyanın içinde olduğunu fark eden bir çocuğunum ben senin.iyinle kötünle herşeyinle seviyorum seni.denizin üzerinde sallanan sandallarını,galatadaki biranı,taksimdeki çeşit insanlarını,yeniköydeki teknedeki balığını,tarihini herşeyini özledim.ve bekle benı ben geliorum...
iSTANBUL
Salkım salkım tan yelleri estiğinde
Mavi patiskaları yırtan gemilerinle
Uzaktan seni düşünürüm istanbul
Binbir direkli Halicinde akşam
Adalarında bahar
Süleymaniyende güneş
Hey sen güzelsin kavgamızın şehri
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Bakışlarımda akşam karanlığın
Kulaklarımda sesin istanbul
Ve uzaklardan
Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
Sen şimdi haramilerin elindesin istanbul
Plajlarında karaborsacılar
Yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
Meyvesini birlikte devşirirler
Sen şimdi haramilerin elindesin istanbul
Et tereyağı şeker
Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
Yumurta masalıyla büyütülür çocukların
Hürriyet yok
Ekmek yok
Hak yok
Kolların ardından bağlandı
Kesildi yolbaşların
Haramilerin gayrısına yaşamak yok
Almış dizginleri eline
Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
Onların kemik yalayan dostları
Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
Ve sen
Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi
Seni öldürürler
Seni sürerler
Buhranlar senin sırtından geçiştirilir
ipek şiltelerin istakozların
ve ahmak selameti için
Hakkında idam hükümleri verilir
Haktan bahseden namuslu insanları
Yağmurlu bir mart akşamı topladılar
Karanlık mahzenlerinde şehrin
Cellatlara gün doğdu
Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
Bir kalem yazın vardır
Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
Söylenmez
Haramiler kesmiş sokak başlarını
Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
Haramilerin elinde
Ve mahzenlerinde insanlar bekler
Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde
Boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
Bulutların ardında damla damla sesler
Gülen çehreleri ve cesaretleriyle
Arkadaşlar çıktı karşıma
Dindi şakalarımın ağrısı
Bir kadın yoldaş tanırdım
Bir kardeş karısı
Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
Gebeliğin dokuzuncu ayında
Aç kurtların varoşlara saldırdığı
Tipili bir gece yarısı
Sırtında çok uzak bir köyden indirdi
Otuzbeş kiloluk sırrımızı
Zafer kanlı zafer kıpkırmızı
Boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
Bekle bizi
Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle
Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
Mavi denizlerine yaslanmış
Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
Ve bir kuruşa Yenihayat satan
Tophanenin karanlık sokaklarında
Koyunkoyuna yatan
Kirli çocuklarınla bekle bizi
Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
Bekle dinamiti tarihin
Bekle yumruklarımız
Haramilerin saltanıtını yıksın
Bekle o günler gelsin istanbul bekle
Sen bize layıksın
(Vedat TÜRKALi)
not: bu şiirin tamamını ilk defa dinlediğim, ölüm oruçları üzerine belgesel değeri olan bir kısa film mevcut. fakat ismini bir türlü bulamadım, bir daha izleyemedim. ölüm orucunda genç bir kız son nefesiyle bu şiiri baştan sona okuyor ve ağzının kenarından sızan kanla birlikte son nefesini veriyordu. *
prozodi hususunda noksanlıklar barındıran çok güzel edip akbayram şarkısı. benzer noksanlıklar sebebiyle sanıyorsam o dönemler trt'de denetlemede görevli timur selçuk, zülfü livaneli'nin birçok şarkısını denetlemiştir. gerçi buralarda sanatçının herhangi bir suçu, yapabileceği pek fazla bir şey kalmaz, çünkü şiirlerden uyarlanmış şarkılardır. bir yerde şiir nota ile uyumsuzluk oluşturabilir. Bilakis, bu uyumsuzluğu bir şekilde az da olsa kamufle ettiği için edip akbayram, bu şarkıyı çok güzel söylemektedir. çok da muhteşem bir şarkıdır.
edip akbayramdan dinlenmesi insani pek bir hoş eden enfes parça. ne zaman dinlesem karaköy-taksim arasinda tur atiyor gibi canlanir gozumde sehrin tüm güzellikleri, insanlari, sokakları.. *
şiirin yazılma hikayesi ilginçtir. bir gün tek başına adlı eserinde geçer bu şiir vedat türkali'nin. asıl olarak kendi hayatından bir parçadır bu şiir. o dönem anadolu'nun çeşitli yerlerinde kopuk kopuk ilişkileri olan tkp, kopmuş ilişkilerle yeniden bağlantı kurmak istemektedir. bu görevin bir kısmına ise vedat türkali atanır. bir köyde öğretmenlik görevini icra eden vedat türkali, bu şiiri çok sevdiği karısına ve evladına yazar. "bekle bizi" demektedir türkali, gelecek olduğuna inandığı güne kadar, hasretlerini sona erdirecek güne kadar "bekle" demektedir çok sevdiği şehre. ve bu şiir dökülür kaleminden. romanında da yayımlanır. özellikle partili yoldaşları arasında bu şiir oldukça beğenilir ve kulaktan kulağa yayılmaya başlar. sonunda ise şiir romanın ötesine geçmiş ve bugün bir çok kişinin bildiği bir şarkı haline gelmiştir. şarkısında geçen sözleriyle analım bu şiiri:
"haramilerin saltanatını yıkacağız,
bekle o günler gelsin gelsin istanbul."
şarkıda da sözü edildiği gibi, haramilerin saltanatını yıkacağız istanbul.