halkın bir kesimini "göbeğini kaşıyan adam" olarak nitelemesi dolayısıyla marks'ın toplumsal sınıflar üzerine geliştirdiği tezlere önemli katkısı olan gazete yazarı. halk nazarında köpeği pako'nun adıyla şöhret kazanmış olsa da gerçek adının bekir coşkun olduğu söylenmektedir. hürriyet gazetesinde "dadından yinmez" yazılarıyla halen dimağlarımızı okşamaya devam etmektedir.
"Halkımız ne der?..
TÜRBAN meselesi referanduma götürülürse, halkımız buna Evet' der' diyorlar.
Doğrudur.
Evet' der halkımız.
Bu Anayasa'ya da yüzde 92 oranında evet demişti, arkasından Anayasa'ya Hayır' diyen Demirel'i başbakan yapmıştı halkımız.
Apo'yu yakalayıp getirdi' diye Ecevit'i başbakan yapan da halkımızdı. Geçen gün Ecevit,ABD'nin Apo'yu niye paketleyip verdiğini' hálá anlayamadığını söylüyordu.
Jet Fadıl'ı da milletvekili seçmişti halkımız.
Şu anda devleti soymak suçundan Yüce Divan'da yargılanan eski siyasi kadroları da...
*
Halkımız, Türkiye'nin dayatılmakta olan yeni kimliği Ilımlı islam'a da Evet' der mi?
Der...
Oysa devlet yönetiminde din ile demokrasi bir arada olamaz.
Çünkü din; ilahi kudret tarafından konulmuş, asla değiştirilemez ve asla tartışılamaz emirlerdir.
Oysa demokrasi; insan iradesinin ve aklının değişken-dinamik-çağdaş yönetimidir.
Ilımlı islam' her ne kadar siyaset ve ticaret hokkabazlarının bulduğu biraz din, biraz iman, biraz dolar, biraz makam' formülü olsa da, halkımız buna Evet' der.
*
Pekiiii...
Referandumlar yapılsa, halkımız şu aşağıdakilere Evet' der mi:
- Ne kadar orman varsa kesilip, hane başına birer gecekonduluk yer verilmesi...
- Benzin bedava...
- Kaynana Semra ve oğlu Ata'nın haberlerden önce ve haberlerden sonra birer konuşma yapmaları...
- Vergi yok...
- Apartmanlara yukarı doğru dörder kat, yanlara doğru ikişer kat daha çıkma izni...
- Köprü ve ara tatillerin tüm bayramları birleştirecek şekilde uzatılması...
- Herkese oturarak masa başı iş...
Referandum yapılsa, halkımız tüm bunlara Evet' demez mi?..
Der gülüm der..."
kendisinin sittin sene önceki yazısıdır. o zamandan bu güne hiç bir şey değişmemiştir anlaşılan. o yinde de doğru bildiklerini iktidara yağdanlık yapma kolaylığından vazgeçerek yazmıştır, yazacaktır.kendisini eleştirenler söylediklerinin geçerliliğini tartışmak yerine muhalefete- ne kadar eksik, iktidarın söylediğinin aksini söylemek dışında pek bir şey başaramasa da - destek olmasına kızmakla kalıyorlar. tek farklı sese de tahammülü olmayanlara %47 de yetmiyor galiba.
Bu anayasanın diktatörlüğü, dincilerin ya da onların yanaşması ikinci cumhuriyetçilerin öne sürdükleri gibi içinde "Atatürk" olmasından kaynaklanmaz.
Bu anayasanın diktatörlüğü, başbakanları birer örtülü diktatöre dönüştürmesinden kaynaklanır.
*
Söyler misiniz:
Diyelim ki kabine kuruluyor. Kimin bakan olacağını bilen ve karar verecek olan tek kişi kim?...
Tayyip Erdoğan...
Meclis Başkanı seçilecek. Kimin TBMM Başkanı olacağını bilen ve karar verecek olan tek kişi kim?..
Tayyip Erdoğan...
Cumhurbaşkanı... Kimin cumhurbaşkanı olacağını bilen ve karar verecek olan tek kişi kim?
Tayyip Erdoğan.
Parti organlarının ya da arada bir lafını ettikleri "yetkili kurulların" bir etkisi-yetkisi var mıdır sizce? Ya da başbakanların verdiği bir kararın oralardan döndüğünü, değiştirildiğini ömür-billah duydunuz mu?
Hayır...
"iyi ama sonuçta kararlar milletvekillerinin oylarından geçer" derseniz, kimin milletvekili olacağını ve ilerde yeniden olup-olmayacağını bilen ve karar veren kimdi?
Tayyip Erdoğan..."
bugünkü yazısında yine doğruları öz biçimde anlatmıştır. anayasada değiştirilmesi gereken en acil şey bu lider sultasının sonlandırılmasıdır.
tayyip yanlısı olmamak için gitmiş deniz baykal yanlısı olmuş, akp taraftarı olmiyim diye düşünürken gitmiş militarist ve fanatik bi biçimde chp'li olmuş, seçim sonuçlarında da çok feci yanılmıştır.
"erdemli tarhanalardan" biran önce özür dilemesini bekliyoruz.
sonra da delikanlı değil, adam olmasını öneriyoruz. bunun için tek yol okumak tabi.ama kendisine zor mu gelir acaba? zira döndür dolaş hep aynı şeyleri yazmak daha mı tatmin ediyor onu? seçimden seçime morarıyor, o kadar da olacak.
ama bu yazılarının bir garantisi de "darbe güvenliği". zira darbe olursa kendisine ordu hiçbişeycik yapmaz, hatta doğan grubu genel editörü filan olur, ombudsman olur. herbişey olur ondan.ne de olsa o bir "coşkulu bekir".
gençlerin gazeteci olmak için gece gündüz çalıştıkları bir dönemde köpeğine pazar ekinde tam sayfa yer verilmiştir. kitabı çıkmıştır pako'nun. hatta kendisi öldükten sonra bile anısı her hafta yadedilmektedir. on birinci köy de pako köyüdür herhalde.
bu adamın yazılarını her gördüğümde şu sözlük ortmalarındaki onca kişi için üzülüyorum. bu adamdan daha akilane, daha edebi bir üslupla, daha doyurucu, hadi hepsini geçtim daha düzgün tahliller yapacak onca insan var burada veya başka sözlüklerde. bir adet cümle bile değil içi boş cümlecik, ardından iki enter bir kaç tane daha başı kıçı belli olmayan hamasi, genel geçer sözler. altına bir yıldız. nerden baksan 4 enterlık mesafe daha eder. sonra iki üç tane arasına blod karakterlerle kelimeler serpiştirilmiş ucuz cümleler. işte bu şekilde memleketin en derin meseleleri hakkında toplasan üç beş cümle ile şurda yazdığımız skndirik bir entry kadar ne nitelik ne de nicelik açısından doyurucu olmayan yazılar yazan göbeğini kaşıyan, elitist, demokrasi düşmanı, darbesever yazar.
göbeğini kaşıyan çoğunluk tarafından kısa ifadeyle göt edilmiş yazardır. köşesinde oturup, apartmanındaki kendi fanatizminde üç-beş arkadaşıyla muhabbet edip ülkeye vakıf olduğunu sandığı için yanılmasını garipsememek lazım. işin en güzel ve en zevkli tarafı bu tarz fanatiklerin cortlayışları -kuru gürültü yapmaları gibi- halkın gözü önünde olmaktadır. komik oluyor vesselam
modern kadın kolay ulaşılabilir ve ucuz diyen yazarların barındığı gazetelerin ve köşe yazarlarının ve dahi cemaatinin "insancıl" ve "demokratik" olduğu günümüz ülkesinin bir numaralı yobazı.
siyasi görüşüdür, halkın tercihini beğenmeme hakkına da sahiptir. kim beğendi ki?
gören de tarafsız olması gereken, dünyanın bir numaralı açık görüşlü insanı olması gereken köşe yazarı bekir çoşkun zannedecek... olmaz öyle şey.
adam yazıyor, okuyanı da var, hoşgörüsüz mü - o da olabilir. ama "daha iyi bir toplumda yaşamak istiyorsan önce sen iyi olmalısın" gibi ayarlarla laf ebeliğinden başka ne yapılır? adam belli, görüşü belli, yazısı belli, köşesi belli, okuyanı belli.
mükemmel insan aranıyorsa, şahsen "modern kadın kolay ulaşılabilir ve ucuz" diyen dünyanın en özgürlükçü adamına bakarım. süperdir.
--spoiler--
Tarhan Erdem'in şirketinin dünkü Radikal'de yayımlanan kamuoyu yoklamasına göre, yüzde 48... Allah'a şükretmeliyiz ki bu erdemli tarhana yoklamalar hiçbir zaman tutmuş değil. Yine de AKP yüksek oy alır mı?.. Alır... Tayyip Erdoğan'ın bu başarısı, demokrasinin iki önemli özelliğine dayanır. Birincisi: Demokrasilerde her toplum layık olduğu yönetimi mutlaka bulur. Tayyip Erdoğan bu topluma göre bir 'Başbakan'dır. Demokrasi; sosyal yapıları ve kültürleri aşağı yukarı eşit insanların rejimidir. Toplumun çoğunluğu zırcahilse... Büyük çoğunluk okumaz, görmez, düşünmez, sessiz, kaderci ise... Bilinç-erdem kazanamaz. Tayyip Erdoğan yine 'Başbakan'dır. (Hürriyet, 20 Temmuz)
--spoiler--
sanırım seçim sonucları kendisine güzel bir kapak olmuştur. o türk halkına hakaret etmeyedevam etsin halk ona gerekli cevabı vermiştir.
Tayyip Erdoğan'ı çok güzel bir dille eleştiren kalemi keskin gazetecilerdendir.Son yazısında Tayyip'in çook oy alacağını göndermelerle çok güzel yazmıştır.işte o yazı:
"TAYYiP ÇOK OY ALACAK ÇOOOK!
Çok oy alacak çok
Tayyip Erdoğan en az yüzde 30 oy alır diyorlar.
Alır...
Dünyanın hiçbir medeni yerinde; her gün yoksul aile çocukları dağlarda terör örgütünün kurşunları ile öldürülürken, oğlu rapor alıp askere gitmemiş birisini başbakan yapmazlar.
*
Yüzde 35 alır diyenler de var.
Alabilir...
Dünyanın hiçbir çağdaş yerinde; bir seçim öncesi televizyonda insanların gözünün içine baka baka "dokunulmazlıkları kaldıracağım" diyen, ama beş yıl tek başına iktidarda kalıp en çok kendisinin ve bakanlarının yararlandığı dokunulmazlıkları kaldırmayan ve üstelik (önceki gece NTV'de) dokunulmazlığı savunan birisini yeniden iktidara getirmezler...
*
Diyorlar ki; yüzde 40 da alır...
Alması lazım.
Dünyanın hiçbir uygar yerinde; borsada faiz toplayan yabancı sermayeyi, şaibeli ihalelerle kamu varlıklarını satmayı başarı saya saya ülkesini zenginleştirdiğini söyleyen... Ama 2 milyon yoksul-aç aileye yiyecek, kömür dağıtarak oy almayı uman bir insanın peşinden gitmezler...
*
Bence yüzde 45 oy da alır...
Almalı...
Çünkü dünyanın hiçbir adam gibi yerinde; kızlarını ABD'de okutmak için "bir arkadaşından burs" aldığını söyleyen bir siyasetçinin oğlu, babasının beş yıllık iktidarı sonunda gemi almışsa, o siyasetçinin yüzüne dönüp bakmazlar...
*
Sizce yüzde kaç oy alır, 50, 60, 70?...
Alır mı alır...
Dünyanın hiçbir adam gibi yerinde; Mustafa Kemal gibi bir evrensel önderin çok kan ve gözyaşı ile kurduğu laik cumhuriyeti alıp gerisin geriye götüren... Ülkesini beş senede Arabistan'a çeviren, ortaçağ yaşamını savunan bir politikacıyı başlarına taç etmezler...
*
Ama burası Türkiye'dir a dostlar...
Bu yoksulluğun, bu geri kalmışlığın, bu sürünmenin, bu güvensizliğin, bu üçüncü sınıf ülke olmanın bir sebebi vardır.
Bu açlık, bu kan, bu umutsuzluklar durduk yerde olmuyor.
bugünkü yazısında bülent abla ya hayatının en büyük ayarını vermiş olan yazar şahsiyettir.her konuda olduğu gibi yine bülent abla nın yanında bir çok kişiye iğneyi batırmıştır.yazısını okurken kahkahlarım havada uçuşmuştur.süpersin bekir abi...
bugünkü yazısında bülent ersoy'un özel yasantısına dil uzatan laik demokrat, kişisel haklara saygılı, özgürlük savaşcısı, yobaz..yok yok bu en sondaki olmadı..ne de olsa bu sözlerin sahibi dindar biri değil yobaz olamaz öyleyse...
hadi sözlüklerde kişiye ya da topluluga hakaretler siliniyor, yazarı ucuruluyor da, escinsellere hakaret eden aşagılayan, kendisine yüzbinlerce trajı olan bir gazetede köşe verilen biri için neler yapilacak cok merak ediyorum.
