bir gün bitmesi gerektiği bilinen, fakat bittikten sonra bile ben bekarken şöyleydim bekarken şunu yapardım diye anlatılan, yemekteki tatlı gibi az ama çok leziz olan ama zamanında değeri bilinmeyen altın çağ.
statüdür. arkadaşların evlenmeye hatta çocuk sahibi olmaya başladıkça daha iyi anlarsın bu statü farkını.
evli olanlar birbirlerine eşleriyle akşam oturmaya giderler. sen bekarsındır, katılamazsın. zar zor bi organizasyon yapılır herkes toplanır ama fark edersin adamlar rahat değil. masanın kenarından mesaj atıyorlar "hayatım yarım saate evde olurum" diye. içine sinmez "hadi la kalkın gidin evde karınız bekler" deyince mutlu olurlar, sen de buruk olsa bile mutlu olursun.
bu adamlar ki vakt-i zamanında sabahlara kadar pes attığın, kahvede batak oynadığın adamlar ama o zamanlar bekar olan adamlar.
hasıl-ı bekarlık sultanlıktır ama herkes bekar ise.
belli bir yaşa kadar anlamlıdır. alışkanlıklar nasırlaşmaya başladığında başına buyruk yaşantı bir yerden sonra sıkmaya başlar. ve artık evde anne babanın yanında eli kulağında dolaşmaya başlarsınız. eğer aile fertlerinin de kulakları nasırlaşmış ise evde kalma tehlikesiyle yüz yüze kaldığınızı anlarsınız. işte o zaman fakir edebiyatı sizin için vazgeçilmez bir bahane olur. bekarlık sultanlıktır.