Maruz bırakıldığımız hayat tarzı. Ezberlemiş gibi hep aynı ve belli tiplerle çıkıp yatanlar bize bekarlık yaşatıyor. Kafa dinletse de tercihimiz dışında gelişmesi üzüyor.
Bir yerden sonra sıkıcı olmaya başlıyor. özellikle yalnız yaşayan bekar erkekler için gerçekten zor oluyor. Artık hayırlı kısmetlerimi arıyorum, anamgile de haber saldım, everin beni diye.
bekarlık o kadar da kötü değil ama çoğu zaman iyi de değil.
Geçenlerde akşamüstü eve geldim. Asansörler doluydu, bu gün de yürüyerek çıkayım dedim. Altıncı kata varıncaya kadar yavaş yavaş yürüdüm. Her katta dört daire var. O gün o kapıların ardından öyle güzel sesler öyle güzel kokular geliyordu ki, yani her bir kat, her bir daire ayrı bir dünya gibiydi.. altı katı imrene imrene çıktım. Tabi sonrasında kapımı açtım.. ve limitsiz sessizlik.
Tamam benim de misafirim çok geliyor, biz de kalabalık oluyoruz, biz de kapıların ardına mutluluk sesleri, güzel yemek kokuları salıyoruz hep birlikte toplanıp ama öyle değil işte. O evlerden gelen sesler gibi olmuyor, araya çocuk kahkahaları karışmıyor, onların masaları kurulurken daha başka, daha tatlı çatal kaşık sesleri geliyor. Onların çay karıştırma sesleri bile, yemek kokuları bile daha başka oluyor.. Ya da bütün bunlar bana memleketimin, çocukluğumun, anavatanımın huzurunu hatırlatıyor ondan böyle oluyor bu sesleri kokuları duyunca. Bilemiyorum.
Hoş, aile olmak, olabilmek yalnızca bekarlıktan kurtularak, evlenerek başarılabilecek bir süreç de değil. Ayrıca, evlenmeden birlikte yaşayarak da aile olunabilir ama yine de her halükarda yalnız olmamak ilk adım tabi.
Mutfaktaki sarı bezin kurumasına sebep olan durum. Bulaşık yıkarsınız, çamaşır yıkayıp asarsınız, evi süpürürsünüz ama o siktiğimin sarı/beyaz bezinin kurumasının önüne geçemezsiniz.
Bekarlığı oradan anlıyorsun zaten. Örneğin benim sahip olduğum bez katı formdan kristal forma geçmiş durumda. O derece düzenli, o derece dislocation yok.