bu bizim tabumuz değil kültürümüzdür. eğer bekareti reddedersek türk kültürünün önemli ögesini yitirmiş oluruz. bizim analarımız, ablalarımız, bacılarımız, eşlerimiz namusludur. öyle avrupalılar gibi sürtük değildir. Türk ulusunu korumak demek Türk kültürünü korumak demektir. Bu yüzden aktöremizi de korumamız gerek. Ahlakımızdan ödün verirsek Türklükten de ödün veririz. Unutmayın başka uluslardan bizi ayıran en önemli özellik ahlaklı, namuslu oluşumuzdur.
Size Atatürk'ün ahlakla ilgili birkaç özdeyişini vereyim:
"Gerçekten de, ahlâkiyet özel fertlerden ayrı ve bunların üstünde, ancak toplumsal, millî olabilir. Milletin toplumsal düzen ve sükûnu, hâl ve gelecekte refahı, mutluluğu, selameti ve dokunulmazlığı, uygarlıkta ilerlemesi, yükselmesi için insanlardan her konuda bilgi, gayret, nefsin feragatini, gerektiği zaman seve seve nefsin fedasını talep eden millî ahlâktır. Mükemmel bir millette millî ahlakın gerekleri, o millet fertleri tarafından, adeta yargılamaksızın, vicdanî, duygusal bir nedenle yapılır. En büyük millî duygu, millî heyecan işte budur. "
"Hiçbir millet yoktur ki, ahlâk esaslarına dayanmadan ilerlesin."
"Bir millet, zenginliğiyle değil, ahlak değeriyle ölçülür."
"Medeniyetin esası, ilerlemesi ve kuvvetin temeli, aile hayatın-dadır. Bu hayattaki fenalık mutlaka toplumsal, ekonomik ve politik beceriksizliği doğurur."
"Türk kadını Dünya'nın en münevver, en faziletli ve en ağır kadını olmalıdır. Ağır siklette değil, ahlakta, fazilette ağir, vakur bir kadın olmalıdır. Türk kadınının vazifesi, Türkü zihniyetiyle, azmiyle muhafaza ve mudafaaya kadir nesiller yetiştirmektir. Milletin menbaı, hayat-ı içtimaiyenin esası olan kadın, ancak faziletkar olursa vazifesini ifa edebilir. Herhalde kadın çok yüksek olmalıdır. Burada Fikret merhumun cümlece malum olan bir sözünü hatırlatırım: Elbet sefil olursa kadın, alçalır beşer."