bekaret takıntısının kökenine inmeye çalışan başlıktır. öncelikle pek çok insan için kutsal kabul edilen şeye takıntı demek ne derece doğru ayrı bir tartışma konu ise de bu bahsi geçen şeyin kökeni "sahip olmak" tır. eğer kızlarda bunu kanıtlayan zar olmasaydı bekaret olgusu bu derece önemli olur muydu o da apayrı bir konu olsa da sonuçta böyle bir zar var ve bir kız için düşünüldüğünde ne hazin bir tartışma konusudur ne aşağılayıcı şeylere maruz kalmışlardır bu yüzden o da bambaşka bir tartışma konusudur.
insanların geçmişten beri kullanılmış olan ikinci el mala karşı şüpheleri olmuştur.
arızalı çıkacak olan mal, insanda aptal yerine konulmuş hissi uyandırır.
bu acı duyguları yaşamamak içindir ki bakirelik mühim bir hadisedir.
bir tanesi orta çağdır. orta çağ ın ne kadar karanlık olduğunu sen düşün artık. mitolojide kızlık zarıyla, seksle hiç bir alakası olmayan bu kelime güç ve özgürlük anlamına gelirdi. orta çağ da ise seksle ilgili bir terim haline dönüştü. bekaret hıristiyan tanrısının kadınlara bir armağanı olarak görüldü ve öyle kabul edilmesi için çabalandı. o dönem kızlara bakirelik testi yapılırdı. bir çubuğu kızın vajinasına sokarak zarın olup olmadığı kontrol edilirdi. bak sen şu dünyaya sözlük ! bir kaç bin yıl önce güç ve özgürlük kavramı olan bir kelime bir tabu haline nasıl dönüştürülmüş.
(bkz: anlayana)
şimdi burada uzun uzun yazıcam neden kadınları böyle baskı altına almaya çalıştılar ve neden bu sadece hıristiyanlıkta değil diğer kültürlerde de var diye ama nasıl olsa okunmayacak. soran olursa anlatırım.
eskiden firavun zamanında belli tarihlerde Nil nehri taşarmış. ve batıl inanışa göre nil nehrine bakire kızlar feda edildiğinde nil nehrinin sularının dinmesi sağlanırmış. bakirelik anlayışı bir rivayete göre buradan kalmıştır.