"Bu millet:
Bu, vaktiyle ayaklarını ummanlar yalayan,
Bu, üç kıtayı atının nallarıyla damgalayan,
Bu, Timur'u, Atilla'yı, Oguz'u
Bu, Yıldırım'ı, Fatih'i, Yavuz'u
Bu, seni yetistiren ulu millet.
Vakar ve haysiyetle dimdik
Uyanık, tetik
Anıtkabrinde tutuyor nöbet.
Dünya dönüp dolasıp
Bogazlasıp dalasıp
Ergeç ve ancak
Milli misaklarda karar kılacak."
"isterse hayat zehrolsun,
isterse refah kahrolsun,
isterse kurşun düşsün yanımıza, belimize,
isterse geçinmek için, bir dilim
Kuru ekmek geçmesin elimize.
Halel gelmez bizim ateşimize;
Dünya düşse peşimize,
Yer sarsılsa yerinden,
Ne senden geçeriz, ne senin eserinden..."
yılanın başını küçükken ezeceksin deyiminin uygulandığı eğitim yuvası diyemeyeceğim sindirme yuvasıdır.
tepki gösteren gençlerden korkan yönetim, yanlışlarının ortyaya çıkmasından korkan yönetimdir.
tepki gösterin ve tırsmayın gençler. çünkü yıldığınızda geleceğiniz kararır. düşünün, yanlışı gördüğünüzde sessiz kalmayın. her ne yapılırsa yapılsın.
lise bebelerine bunu reva gören okul müdürü, sen de istifa et. çünkü o gençlerin eğitimin sorumluluğunu taşıyabilecek kapasiteden yoksunluğunu polis kayıtlarıyla onayladın. senin gibi beyin yerine sünger taşıyanlar karartıyor geleceği.
ne kadar aciz bir okul yönetimi ve ne kadar o yönetimi aşmış bir güzel gençlik. aferin size çocuklar.
tepkisiz insanları yönetmek kolay değil mi? şimdi görüyormuyuz nasıl bu hale geldiğimizi?
iki sene boyunca öğretmenleriyle sürekli didiştiğim (bkz: kompleksli öğretmenler sorunsalı), müdüründen köşe bucak kaçtığım, yakalandığım zamansa senden nefret ediyorum lafını yediğim, gitmek için minibüse bindiğim her dakika nefret lanet olsunları sıraladığım fakat sınıfın içine girdiğinde otuz tane cıvıl cıvıl, neşeli insanlarla tanıştığım lisem. sadece dostluklarının kalıcı olduğunu da belirmeliyim geri kala her şey fasa fiso bu okul için. tek çekilir yanı sahil kenarına yakın olması ve kocaman çınar ağaçlarının arasında boş derslerde oturup kafa dinleyebilinmesidir. *