behçet aysan

entry55 galeri0
    30.
  1. FORSA

    gurbeti hançer
    yapıp gezinir
    kendi zincirine
    vurgun forsa.

    devrilen turuncu
    bir ayın şavkında
    aras gözyaşı akar
    hemşeri göçmen kuşa.

    horasan'dan yeni
    kalkan bir tren
    nasıl saplanmışsa
    kara ve acıya.

    sensin, yüküyle
    batmış mavna
    kurt ağızlı
    gecenin ortasına.
    2 ...
  2. 29.
  3. baştan aşağı şair, derin acıların, yürek dolusu aşkların duyarlı insanı.

    DÜELLO !..

    parçalanmış bir aynada
    nakışları esmer bir yüz
    yansısını görüyorum
    perçemleri akdenizli
    bakışları simli sündüs
    parçalanmış bir aynada.

    ah! benim bu deliliğim
    ıssız bir ada arıyor
    yanaşıp çıkınca, şaşkın
    dolaşmış çok önceleri
    yabanıl ayak izleri
    ah! yazık orda binlerce.

    titrek bir mum ışığında
    yeniden sarsak yüreğim
    asla anmayacak aşkı
    bir kez daha yapmayacak
    yine çarpıp kayalara
    su almakta, su almakta
    batmaktadır köhne kalyon
    yıldızları sönmüş gece.

    bir yaz günü oldu bunlar
    gri yağmurlar yağıyordu
    çekildi bütün kılıçlar
    ben bir yanda rakip hayat
    denizse köpürdüyordu
    ve şarkılar söylüyordu
    alabildiğince bir siren
    ölmemi istemiyordu.

    ne parçalanmış bir ayna
    ne mum ışığı kalacak
    birazdan gün ağaracak
    her gece yeni bir düello
    her sabah yeni bir ölüm
    hepsi bu şiire sığacak.
    3 ...
  4. 28.
  5. ATTiLA JOZSEF OKURKEN

    acıyla okuyorum attila jozsef'i
    hazin ve sararan güzün şarkısıyla
    karşılıksız bir kuğu aşkı gibi ak
    lut gölü kadar derin bir acıyla

    acıyla okuyorum attila jozsef'i
    ikimiz de doldurup yalnız kederle
    aynı çeşmeden hayatın güğümünü
    tünelleri aynı bir kara trenle

    acıyla okuyorum attila jozsef'i
    ikimiz de savrulan mor çığlıkların
    katmışız çivitini aşkların ateşine
    ve o benden tam kırk yıl önce

    acıyla okuyorum, bitimsiz bir acıyla
    ağabeyim benim, kalbim, attila jozsef'im
    bir çocuğun annesini sevişi gibi
    seviyorum seni, kederle ve hüzünle
    1 ...
  6. 27.
  7. orta çağ karanlığından fırlamış engizisyonun aç kuşları tarafından sivas 93'te katledilmiş güneştir.

    AÇ KUŞLAR

    1.

    kana boyandı kirmenimde yün
    kuşmarlara, tuzaklara düştüm
    menevişlendi durgun sularım
    sedef
    bir bıçak aldım dostlar

    güneşi yiyorlar
    aç kuşlar.

    aç kuşlar, yorgun işçi
    yeni çıkan vardiyadan
    elliyorlar yıldızların
    kınasını.

    aç kuşlar, topraktan
    güneşi bakır bir kap gibi
    kalaylıyorlar.

    2.

    bense, toy bir çırak
    kırık keman
    paslanmış tabanca
    küflü bir an
    kurutulmuş papatyalarla
    kitabın ortasında

    3.

    hayat, aşıp geçiyor
    bütün kitapları
    yeni acılar gerek
    yeni aşklar
    yaşamaklar ve anlatımlar
    beklemiyor bizi
    hiçbir şey
    hiçbir yerde
    solgun hercaimenekşe
    ve buna, buğulanıp çarpıyor
    benimle birlikte

    buzlu bir camın arkasında çarpıyor
    buğulanıp.
    sesim
    dişlilerin şarkısına karışıyor.
    1 ...
  8. 26.
  9. nar meyvesinin dağılması olayının kendisinde büyük bir etki bıraktığı şiirlerinde sezilebilen şair. sivas katliamı'nın kurbanlarından.

    unutulmayan
    bir öpüşün bıraktığı harlı lekeyi
    çatlamış bir narı, unutmadım.

    bir eflatun ölüm
    kırgınım
    saçılmış bir nar gibi.
    1 ...
  10. 25.
  11. güvercinleri sevindirin şiiri ile her sabah güne başlatan şair. Bir başka yazıyor. Özlemekteyiz.
    2 ...
  12. 24.
  13. semender

    kurtarılmış bir kalptir taşıdığın
    senin, ne bakırdan bükülmüş
    ne de geçirilmiş bir değirmenden
    kimselere benzemeyen.

    kurtarılmış bir aşk yaşıyorsun
    sen, ne paranın kiri sinmiş
    üstüne, ne yalan safran gibi
    almış rengini onun.

    hiçkimse de olmayan bir aşk

    alevlerle
    sevişen
    bir semenderin kalbi gibi.
    3 ...
  14. 23.
  15. sivas katliamında yakılarak öldürülen bir şairdir. tam adı behçet sefa aysan'dır.
    1 ...
  16. 22.
  17. BEYAZ BiR GEMiDiR

    sen bu şiiri okurken
    ben belki başka bir şehirde olurum

    kötü geçen bir güzü
    ve umutsuz bir aşkı anlatan

    rüzgarla savrulan
    kağıt parçalarına
    yazılmış

    dağıtılmamış
    bildiriler gibi

    uzun bir yolculuğa hazırlanan
    yalnız bir yolculuğa.

    çünkü beyaz bir gemidir ölüm

    siyah denizlerin hep
    çağırdığı

    batık bir gemi

    sönmüş yıldızlar gibidir

    yitik adreslere benzer
    ölüm

    yanık otlar gibi.

    Sen bu şiiri okurken
    ben belki başka bir şehirde
    ölürüm.
    1 ...
  18. 21.
  19. bir kiraz dalı

    bahar mührünü vurmuş leylaklar
    açmış, uzansam bir kiraz dalı
    içimde koşup duruyor bir maral
    gelincik tarlaları çığlık çığlığa

    oralardan geldim baş eğmeden
    gecelerin kımıldayıp sonlandığı
    ışık ışığa mor kanatlı kelebeği
    küflü duvarları bilirim voltaları

    suskun küflü duvarları kan sıçramış
    çakıyla takvimler kazınan, günler
    saatler, dakkalar-

    bitmeyen zaman

    ağarmış kireç oyuklarında
    soluk renkli sözcükleri.
    2 ...
  20. 20.
  21. 19.
  22. TORTU

    her şey geçer
    aşk da acı da geçer,
    ağlamaklı bir şarkı
    ayrılıkların
    üzerinden.

    rüzgar olur
    savrulur geçer
    sağılır
    yaldızlı bir
    sabahın ağaran
    seherinde, hüznün
    sütbeyaz
    güğümünden.

    yol olur
    düğüm düğüm
    devrilir kağnı
    aşiretler ve
    gelincikler göçer.

    yıldız olur
    kayar mavi
    çipil yıldız
    dökülmüş yalnızlığın
    pirincinden.

    gece de
    homurtuyla
    kederli bir tren
    gibi geçer,
    benimse
    çiğnenmiş zakkum
    yüklenmiş yorgun
    kalbimden
    aşk da
    acı da
    her şey ama her şey geçer
    kör
    bir güvercinin
    türküsü
    bile.

    tortusu kalır.

    yaşadıklarını
    anmak için beyaz bir yazıya
    gecedesin, ay ışığına sevdalan
    şakayıklara sor.
    2 ...
  23. 18.
  24. iPEKTEN GECE GiTME KAL

    ipince ipekten gece
    hışırdasa yırtılır gibi
    çalıyor sessizliğin kampanası
    dışarda, afiş asıyor çocuklar
    uzaktan silah sesleri geliyor
    kal diyor, bir kadın sesi -
    gitme kal,
    ve patlamaya hazırlanıyor
    leylaklar...

    kalbim de.
    1 ...
  25. 17.
  26. KANLı ZAMBAK

    onu vurdular, gözümle gördüm onu
    ak bir zambağa binmiş gidiyordu
    gidiyordu

    zambak dur, sana da bulaştı kan.

    bir damla gözyaşından
    doğurmuştu anası onu

    bir avuç sevinçle
    büyüttü

    bir avuç hüzünle
    nice zorluklar

    nice ayrılıklar
    ve saçlarına beyazlar
    düşürerek.

    onsekizindeydi
    bir sevgilisi vardı

    aynı mahalleden
    eyüpten

    henüz öpememişti bile

    konfeksiyonda
    çalışırdı.

    onu vurdular
    gözümle gördüm onu

    bir güvercin havalandı.
    eyüpte, o basma
    perdeli evde

    kurudu saksıdaki sardunya

    birdenbire
    çatladı
    bir fotoğrafın camı

    tel çerçeveli
    düştü
    radyonun üzerinden

    yere.

    dağıldı kitapları
    dağıldı şiirler
    ve roma hukuku

    güvercin
    konamadı.
    onu vurdular, gözlerimle gördüm onu
    ak bir zambağa binmiş
    gidiyordu

    zambak dur, sana da bulaştı kan.
    5 ...
  27. 16.
  28. BiR EFLATUN AŞK

    1.
    Benim o hep fırtınalarla boğuşan ruhum
    Yorulmuyor yaşamaktan.

    Midyat'lı bir gümüş ustasıdır, süryani
    Ve yüzündeki çıban gibi
    Yüreğinde yaralar
    Taşımaktan.

    Yorulmuyor yorulmuyor
    Ağır işçi
    Kedere ve aşka çalışmaktan

    Kiminde peçeli bir gülüş çağırıyor
    Kiminde kovuluyor kapılardan.

    2.
    bak sabah yaklaşıyor birazdan ufuk
    moraracak
    sevgilim çıplak sokaklarında
    ayak seslerim dolaşsın
    yasak
    ırmaklarında yıkanayım
    avuçlarına karlı öpüşler
    bırakayım

    rüzgar
    unutulmuş
    bir dağ çeşmesine
    götürsün bizi.

    Zamanın saatleri unuttuğu
    Şavkıyan bir dağ çeşmesine.

    3.
    ey eflatun aşk
    bana eflatun yağmurlar
    yağdırabilir misin

    getirebilir misin geçen günleri geri
    tutup yıldızları yanıma oturtabilir misin

    sana neyi anlatayım
    her sarnıç küflü bir yağmuru
    her sevda bir ayrılığı yaşar.
    3 ...
  29. 15.
  30. bu aşk, bu şehir, bu keder

    1.
    hoşça kal ayak izim
    serseri sokaklarda
    hoşça kal
    kendine bir başka
    gökyüzü büyüten
    kardeşim
    gece feneri
    hoşçakal kal çaldığım
    Islık
    söylediğim türkü
    doludizgin karlarda.
    hoşça kal
    annemin
    yüzü
    hep beyaz yaşmaklı
    sırı dökülmüş bir yalnız
    aynada.
    hoşça kal
    dolunayın
    altında
    ıhlamur ağaçlarına
    kazıdığım
    şey
    hoşça kal uzaklarda yanan
    anızların parıltısı hoşça kal.

    2.
    bir gün gelecek bu gün de
    bir anı olacak nasılsa
    oturduğumuz bu masa
    bu kum saati, bu rüzgar, bu eski
    komodin
    bu kırık
    sandalye
    bu kelepir yürek
    bu aşk
    nasılsa.

    3.
    hoşça kal ayak izim
    serseri sokaklarda
    hoşça kal
    yarım kalmış
    duvar yazıları
    hoşça kal
    bir gün gelecek
    akacak yeraltı suları
    hoşça kal
    yakut, bezirgan, gön
    hoşça kal eski zaman
    aktarları
    gidiyorum
    bu şehri bu yağmuru
    bu düşleri
    bu aşkı bu kavgayı bu kederi
    size bırakarak.
    6 ...
  31. 14.
  32. şiir adına kısacık ömründen dünyaya müthiş şeyler bırakmış büyük şair, süzülen iki damla yaşın sebebi, hep bu ülkenin bir yerlerinde duracak yaralardan. bir de ezginin günlüğü'nden dinlemesi vardır ki şiirlerini, işte o zaman durur şiir olduğu yerde, biter söz, sürer gider henüz küllenmemiş notalar.
    2 ...
  33. 13.
  34. dört eflatununun en güzeli ölüm olanıdır. kendiside eflatun olup buharlaşmıştır.
    3 ...
  35. 12.
  36. türkiye'nin en önemli şairlerinden biridir. 2 temmuz 1993'te şehit düşmüştür. beyaz bir gemidir ölüm şiirinde bahsettiği gibi sönmüş bir yıldız değildir oysa kendisi...

    --spoiler--
    behçet mi?..

    çolpan ve tren. ağır işçisi kederin ve aşkın. yanmış çam kozalağı. bıyıklarını keserek beş yıl daha kazanan kardeşim. sarnıçlardan ses veren dili ülkemin.

    bir şiir gününden çıkmışız. sen, metin abi, ahmet... armağanımız birer şişe şarap, birer saksı çiçek. bir şaire daha güzel ne verilebilir? sesin büyüyüp duruyor şiirin göğünde; o esmer, lirik sesin. eğilseler birazcık yüreğin görülecek gözlüklerinin ardından.

    içimde akçamın turuncu bulutu sakarya'dan geçiyorum siline siline. bir serin su, bir mavi aydınlık; bir ince buğday sapı soluk almak için. sesin seçiliyor sesler içinden, o derin davudi merhaban; bir güven duygusu kadar güçlü ve güzel...

    bir deli oğlanın devekuşu sergisindeyiz. kadınlar ve rakı ve nâzım. bir ülke resmi çiziyoruz devekuşlarının eşliğinde '68'den '93'e... tanrı bile bilemez bir ay sonra yanacağınızı.

    bir oteldesiniz, sevdiğim ne kadar adam varsa. dışarda cinnet, içerde umut ve yalnızlık. hangi resme baksam, hangi kapıyı aralasam yanık yır kokusu, ağır bir duman yükseliyor. "durgun yıllarda gelmiş olanlar dünyaya/anımsamazlar geçtikleri yolları" (1) bizim anımsayacak ne çok acımız var değil mi? ah sevgili behçet, "yok başka bir cehennem/yaşıyoruz işte" (2)

    şükrü erbaş

    (1) aleksandr blok

    (2) behçet aysan
    --spoiler--
    3 ...
  37. 11.
  38. Türk şiirinin önemli şairlerindendi. Şiirlerinde toplumsal duyarlılık; düş kırıklıkları, anılar, aşk gibi bireysel temalarla kendini hissettirdi. Behçet aysan'ın yalın, kendi halinde sesi sivas'ta insanlık düşmanları tarafından kesildi. Katledilen 37 aydın arasında o da vardı.
    1 ...
  39. 10.
  40. "kırgınım, saçılmış
    bir nar gibiyim

    sessiz akan bir ırmağım
    geceden
    git dersen giderim
    kal dersen kalırım

    git
    dersen
    kuşlar da dönmez, güz kuşları
    yanıma kiraz hevenkleri alırım

    ve seninle yaşadığım
    o iyi günleri,
    kötü
    günleri bırakırım.

    aynı gökyüzü aynı keder
    değişen bir şey yok ki
    gidip
    yağmurlara durayım.

    söylenmemiş sahipsiz
    bir şarkıyım

    belki
    sararmış
    eski resimlerde kalırım

    belki esmer bir çocuğun dilinde.

    bütün derinlikler sığ
    sözcüklerin hepsi iğreti

    değişen bir şey yok hiç
    ölüm hariç.

    aynı gökyüzü aynı keder."

    bir eflatun ölüm adlı şiiri, ezginin günlüğü tarafından şahane bir şarkı haline getirilmiştir.
    4 ...
  41. 9.
  42. 8.
  43. ESERLERi

    Karşı Gece (1983)
    Sesler ve Küller (1984)
    Eylül (1988)
    Deniz Feneri (1987)
    Düello (1993 - Katledilmesinden sonra yayınlandı)

    ÖDÜLLERi

    1984 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü (Sesler ve Küller ile)
    1988 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü (Eylül ile)
    1987 Abdi ipekçi Barış ve Dostluk Ödülü (Deniz Feneri ile)
    2 ...
  44. 7.
  45. 1949'da Ankara'da doğdu. Kuleli Askeri Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde eğitim gördü. Doktor olarak çalıştı. Kısa ömrüne yüzlerce şiir sığdırmayı başardı. 2 Temmuz 1993'te Sivas’ta Madımak Otel'in yakılması sırasında yaşamını yitiren aydınlarımız arasındaydı. Duru dili ve içli şiirleriyle dikkat çeker.
    1 ...
  46. 6.
  47. " bir damla gözyaşından
    doğurmuştu anası onu " (KANLI ZAMBAK )
    1949 ankara doğumlu tıp doktoru ve şairdir.
    2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta yakılarak öldürülen 35 kişiyle birlikte can verdi.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük