behçet aysan

entry55 galeri0
    1.
  1. türk sair. ezginin gunlugu grubu tarafından bazı siirleri bestelenmistir. 3 temmuz 1993 sivas katliamında olenlerdendir.

    (bkz: Kuşlar da Gitti)
    (bkz: Sesler Ve Küller)
    (bkz: Karasevda)
    (bkz: Bir Eflatun ölüm)
    8 ...
  2. 2.
  3. enfes bir şiiri bir ezginin günlüğü şarkısına dönüşmüştür.
    karasevda

    ak bir yaban güvercini
    gibiydin aşk
    vişnelere
    bulaştın kirlendi beyazın.

    takılamayan
    telli duvak

    verilemeyen mendil

    düşlerde
    kaldın.

    al üstüne mor giymiş
    körkuyularda
    körkuyularda

    sevdadan delirmiş.

    ah yüzüne bütün kapılar
    kapanmış senin
    ıtır
    ve yasemin kokulu günah.

    çıkılamayan yıldız
    gidilemeyen iklim

    kimbilir hangi limanda
    hangi gemiye
    yüklenmiş.

    al üstüne mor giymiş
    körkuyularda
    körkuyularda

    sevdadan delirmiş.

    düşlerde
    kaldın.
    3 ...
  4. 3.
  5. "ipekten bir gecedir kayar gider
    elimizden, siste yıldızlar yanar
    tutuştuşturur yüreğimizin çırasını..."
    2 ...
  6. 4.
  7. sivas taki emanet canlardan.

    " gül yoldaşın olsun derdim , eylül se arkadaşın "
    4 ...
  8. 5.
  9. türk tabipleri birliği tarafından onüç yıldır anısına şiir ödülü verilen doktor şair.
    1 ...
  10. 6.
  11. " bir damla gözyaşından
    doğurmuştu anası onu " (KANLI ZAMBAK )
    1949 ankara doğumlu tıp doktoru ve şairdir.
    2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta yakılarak öldürülen 35 kişiyle birlikte can verdi.
    1 ...
  12. 7.
  13. 1949'da Ankara'da doğdu. Kuleli Askeri Lisesi'nden mezun oldu. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde eğitim gördü. Doktor olarak çalıştı. Kısa ömrüne yüzlerce şiir sığdırmayı başardı. 2 Temmuz 1993'te Sivas’ta Madımak Otel'in yakılması sırasında yaşamını yitiren aydınlarımız arasındaydı. Duru dili ve içli şiirleriyle dikkat çeker.
    1 ...
  14. 8.
  15. ESERLERi

    Karşı Gece (1983)
    Sesler ve Küller (1984)
    Eylül (1988)
    Deniz Feneri (1987)
    Düello (1993 - Katledilmesinden sonra yayınlandı)

    ÖDÜLLERi

    1984 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülü (Sesler ve Küller ile)
    1988 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü (Eylül ile)
    1987 Abdi ipekçi Barış ve Dostluk Ödülü (Deniz Feneri ile)
    2 ...
  16. 9.
  17. 10.
  18. "kırgınım, saçılmış
    bir nar gibiyim

    sessiz akan bir ırmağım
    geceden
    git dersen giderim
    kal dersen kalırım

    git
    dersen
    kuşlar da dönmez, güz kuşları
    yanıma kiraz hevenkleri alırım

    ve seninle yaşadığım
    o iyi günleri,
    kötü
    günleri bırakırım.

    aynı gökyüzü aynı keder
    değişen bir şey yok ki
    gidip
    yağmurlara durayım.

    söylenmemiş sahipsiz
    bir şarkıyım

    belki
    sararmış
    eski resimlerde kalırım

    belki esmer bir çocuğun dilinde.

    bütün derinlikler sığ
    sözcüklerin hepsi iğreti

    değişen bir şey yok hiç
    ölüm hariç.

    aynı gökyüzü aynı keder."

    bir eflatun ölüm adlı şiiri, ezginin günlüğü tarafından şahane bir şarkı haline getirilmiştir.
    4 ...
  19. 11.
  20. Türk şiirinin önemli şairlerindendi. Şiirlerinde toplumsal duyarlılık; düş kırıklıkları, anılar, aşk gibi bireysel temalarla kendini hissettirdi. Behçet aysan'ın yalın, kendi halinde sesi sivas'ta insanlık düşmanları tarafından kesildi. Katledilen 37 aydın arasında o da vardı.
    1 ...
  21. 12.
  22. türkiye'nin en önemli şairlerinden biridir. 2 temmuz 1993'te şehit düşmüştür. beyaz bir gemidir ölüm şiirinde bahsettiği gibi sönmüş bir yıldız değildir oysa kendisi...

    --spoiler--
    behçet mi?..

    çolpan ve tren. ağır işçisi kederin ve aşkın. yanmış çam kozalağı. bıyıklarını keserek beş yıl daha kazanan kardeşim. sarnıçlardan ses veren dili ülkemin.

    bir şiir gününden çıkmışız. sen, metin abi, ahmet... armağanımız birer şişe şarap, birer saksı çiçek. bir şaire daha güzel ne verilebilir? sesin büyüyüp duruyor şiirin göğünde; o esmer, lirik sesin. eğilseler birazcık yüreğin görülecek gözlüklerinin ardından.

    içimde akçamın turuncu bulutu sakarya'dan geçiyorum siline siline. bir serin su, bir mavi aydınlık; bir ince buğday sapı soluk almak için. sesin seçiliyor sesler içinden, o derin davudi merhaban; bir güven duygusu kadar güçlü ve güzel...

    bir deli oğlanın devekuşu sergisindeyiz. kadınlar ve rakı ve nâzım. bir ülke resmi çiziyoruz devekuşlarının eşliğinde '68'den '93'e... tanrı bile bilemez bir ay sonra yanacağınızı.

    bir oteldesiniz, sevdiğim ne kadar adam varsa. dışarda cinnet, içerde umut ve yalnızlık. hangi resme baksam, hangi kapıyı aralasam yanık yır kokusu, ağır bir duman yükseliyor. "durgun yıllarda gelmiş olanlar dünyaya/anımsamazlar geçtikleri yolları" (1) bizim anımsayacak ne çok acımız var değil mi? ah sevgili behçet, "yok başka bir cehennem/yaşıyoruz işte" (2)

    şükrü erbaş

    (1) aleksandr blok

    (2) behçet aysan
    --spoiler--
    3 ...
  23. 13.
  24. dört eflatununun en güzeli ölüm olanıdır. kendiside eflatun olup buharlaşmıştır.
    3 ...
  25. 14.
  26. şiir adına kısacık ömründen dünyaya müthiş şeyler bırakmış büyük şair, süzülen iki damla yaşın sebebi, hep bu ülkenin bir yerlerinde duracak yaralardan. bir de ezginin günlüğü'nden dinlemesi vardır ki şiirlerini, işte o zaman durur şiir olduğu yerde, biter söz, sürer gider henüz küllenmemiş notalar.
    2 ...
  27. 15.
  28. bu aşk, bu şehir, bu keder

    1.
    hoşça kal ayak izim
    serseri sokaklarda
    hoşça kal
    kendine bir başka
    gökyüzü büyüten
    kardeşim
    gece feneri
    hoşçakal kal çaldığım
    Islık
    söylediğim türkü
    doludizgin karlarda.
    hoşça kal
    annemin
    yüzü
    hep beyaz yaşmaklı
    sırı dökülmüş bir yalnız
    aynada.
    hoşça kal
    dolunayın
    altında
    ıhlamur ağaçlarına
    kazıdığım
    şey
    hoşça kal uzaklarda yanan
    anızların parıltısı hoşça kal.

    2.
    bir gün gelecek bu gün de
    bir anı olacak nasılsa
    oturduğumuz bu masa
    bu kum saati, bu rüzgar, bu eski
    komodin
    bu kırık
    sandalye
    bu kelepir yürek
    bu aşk
    nasılsa.

    3.
    hoşça kal ayak izim
    serseri sokaklarda
    hoşça kal
    yarım kalmış
    duvar yazıları
    hoşça kal
    bir gün gelecek
    akacak yeraltı suları
    hoşça kal
    yakut, bezirgan, gön
    hoşça kal eski zaman
    aktarları
    gidiyorum
    bu şehri bu yağmuru
    bu düşleri
    bu aşkı bu kavgayı bu kederi
    size bırakarak.
    6 ...
  29. 16.
  30. BiR EFLATUN AŞK

    1.
    Benim o hep fırtınalarla boğuşan ruhum
    Yorulmuyor yaşamaktan.

    Midyat'lı bir gümüş ustasıdır, süryani
    Ve yüzündeki çıban gibi
    Yüreğinde yaralar
    Taşımaktan.

    Yorulmuyor yorulmuyor
    Ağır işçi
    Kedere ve aşka çalışmaktan

    Kiminde peçeli bir gülüş çağırıyor
    Kiminde kovuluyor kapılardan.

    2.
    bak sabah yaklaşıyor birazdan ufuk
    moraracak
    sevgilim çıplak sokaklarında
    ayak seslerim dolaşsın
    yasak
    ırmaklarında yıkanayım
    avuçlarına karlı öpüşler
    bırakayım

    rüzgar
    unutulmuş
    bir dağ çeşmesine
    götürsün bizi.

    Zamanın saatleri unuttuğu
    Şavkıyan bir dağ çeşmesine.

    3.
    ey eflatun aşk
    bana eflatun yağmurlar
    yağdırabilir misin

    getirebilir misin geçen günleri geri
    tutup yıldızları yanıma oturtabilir misin

    sana neyi anlatayım
    her sarnıç küflü bir yağmuru
    her sevda bir ayrılığı yaşar.
    3 ...
  31. 17.
  32. KANLı ZAMBAK

    onu vurdular, gözümle gördüm onu
    ak bir zambağa binmiş gidiyordu
    gidiyordu

    zambak dur, sana da bulaştı kan.

    bir damla gözyaşından
    doğurmuştu anası onu

    bir avuç sevinçle
    büyüttü

    bir avuç hüzünle
    nice zorluklar

    nice ayrılıklar
    ve saçlarına beyazlar
    düşürerek.

    onsekizindeydi
    bir sevgilisi vardı

    aynı mahalleden
    eyüpten

    henüz öpememişti bile

    konfeksiyonda
    çalışırdı.

    onu vurdular
    gözümle gördüm onu

    bir güvercin havalandı.
    eyüpte, o basma
    perdeli evde

    kurudu saksıdaki sardunya

    birdenbire
    çatladı
    bir fotoğrafın camı

    tel çerçeveli
    düştü
    radyonun üzerinden

    yere.

    dağıldı kitapları
    dağıldı şiirler
    ve roma hukuku

    güvercin
    konamadı.
    onu vurdular, gözlerimle gördüm onu
    ak bir zambağa binmiş
    gidiyordu

    zambak dur, sana da bulaştı kan.
    5 ...
  33. 18.
  34. iPEKTEN GECE GiTME KAL

    ipince ipekten gece
    hışırdasa yırtılır gibi
    çalıyor sessizliğin kampanası
    dışarda, afiş asıyor çocuklar
    uzaktan silah sesleri geliyor
    kal diyor, bir kadın sesi -
    gitme kal,
    ve patlamaya hazırlanıyor
    leylaklar...

    kalbim de.
    1 ...
  35. 19.
  36. TORTU

    her şey geçer
    aşk da acı da geçer,
    ağlamaklı bir şarkı
    ayrılıkların
    üzerinden.

    rüzgar olur
    savrulur geçer
    sağılır
    yaldızlı bir
    sabahın ağaran
    seherinde, hüznün
    sütbeyaz
    güğümünden.

    yol olur
    düğüm düğüm
    devrilir kağnı
    aşiretler ve
    gelincikler göçer.

    yıldız olur
    kayar mavi
    çipil yıldız
    dökülmüş yalnızlığın
    pirincinden.

    gece de
    homurtuyla
    kederli bir tren
    gibi geçer,
    benimse
    çiğnenmiş zakkum
    yüklenmiş yorgun
    kalbimden
    aşk da
    acı da
    her şey ama her şey geçer
    kör
    bir güvercinin
    türküsü
    bile.

    tortusu kalır.

    yaşadıklarını
    anmak için beyaz bir yazıya
    gecedesin, ay ışığına sevdalan
    şakayıklara sor.
    2 ...
  37. 20.
  38. 21.
  39. bir kiraz dalı

    bahar mührünü vurmuş leylaklar
    açmış, uzansam bir kiraz dalı
    içimde koşup duruyor bir maral
    gelincik tarlaları çığlık çığlığa

    oralardan geldim baş eğmeden
    gecelerin kımıldayıp sonlandığı
    ışık ışığa mor kanatlı kelebeği
    küflü duvarları bilirim voltaları

    suskun küflü duvarları kan sıçramış
    çakıyla takvimler kazınan, günler
    saatler, dakkalar-

    bitmeyen zaman

    ağarmış kireç oyuklarında
    soluk renkli sözcükleri.
    2 ...
  40. 22.
  41. BEYAZ BiR GEMiDiR

    sen bu şiiri okurken
    ben belki başka bir şehirde olurum

    kötü geçen bir güzü
    ve umutsuz bir aşkı anlatan

    rüzgarla savrulan
    kağıt parçalarına
    yazılmış

    dağıtılmamış
    bildiriler gibi

    uzun bir yolculuğa hazırlanan
    yalnız bir yolculuğa.

    çünkü beyaz bir gemidir ölüm

    siyah denizlerin hep
    çağırdığı

    batık bir gemi

    sönmüş yıldızlar gibidir

    yitik adreslere benzer
    ölüm

    yanık otlar gibi.

    Sen bu şiiri okurken
    ben belki başka bir şehirde
    ölürüm.
    1 ...
  42. 23.
  43. sivas katliamında yakılarak öldürülen bir şairdir. tam adı behçet sefa aysan'dır.
    1 ...
  44. 24.
  45. semender

    kurtarılmış bir kalptir taşıdığın
    senin, ne bakırdan bükülmüş
    ne de geçirilmiş bir değirmenden
    kimselere benzemeyen.

    kurtarılmış bir aşk yaşıyorsun
    sen, ne paranın kiri sinmiş
    üstüne, ne yalan safran gibi
    almış rengini onun.

    hiçkimse de olmayan bir aşk

    alevlerle
    sevişen
    bir semenderin kalbi gibi.
    3 ...
  46. 25.
  47. güvercinleri sevindirin şiiri ile her sabah güne başlatan şair. Bir başka yazıyor. Özlemekteyiz.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük