--spoiler--
-ara lan şu hayaleti
+şarjzım bitik
-şarz ne lan ? senin türkçe öğretmenin kim ? şarj o şarj
+şarj şarj
--spoiler--
bu diyalogla aha abi sonunda dedirtti. yıllarıdır çok takmışımdır şarjza öyle diyeni dövesim gelir. hayatın içinden sesleniyor adamlar. güzel dizi vesselam.
--spoiler--
- insaniyet namına döner bıçagıyla yardım edeyim dedim
--spoiler--
elinde nükleer bomba olsa ne yapardı acaba;
-insaniyet namına nükleer bombayla saldırayım dedim.
bu haftaki 10. bölümü ile yarım yarım yardırmakta olan dizidir. geçen haftaki başarılı bölümünden sonra bu hafta duble yapmıştır. yalnız 22:45'e koyup, bizi bu saatte ayakta tutan star'a buradan sevgilerimi gönderiyorum. yarın erken kalkcaz, işimiz gücümüz var lan!
o ne sahneydi öyle!
--spoiler--
lan bahar yapılır mı komserime bu? adam kırk yılın başında kendi için, aşkı için bir şey yaptı sen ne dedin? sen kötü adamsın, olmaz.*
olsun be komiserim; düşmez kalkmaz bir allah. savcı var, onun gideri var.*
--spoiler--
10. bölümüyle tavan yapmış dizidir. ilk bölümden beri sürekli niteliğini yükselten bir diziydi zaten.
bu bölümdeki şakalar ortalama üstü bir komedi dizisinde bile olmayan cinstendi. ciddi ciddi güldürdü.
polis içindeki kadrolaşmaya yaptığı gönderme* ve behzat'ın evlilik hazırlıklar falan...
son sahneye girmiyorum. baba erkin hepimiz için söylemiş zaten: ankara rüzgarı!
durduramıyorum kendimi; yazmazsam içimde kalır.
--spoiler--
o nasıl evlilik teklifidir lan! bir tarafta yüzük diğer tarafta tabanca.
bahar'ın bakışları da kusursuzdu. gözler faltaşı gibi açıldı.
harun diye bir kişilik var bu dizide. her yaptığı ile kırıp geçiyor.
--spoiler--
hastanede hayalet'i ziyarete gelirler:
harun: amirim ben sana söyledim. bir karının peşine düşmeyelim dedim.
savcı esra: *tam o sırada odaya girer* bir şey mi dedin?
harun: yok savcı hanım, size demedim. ben başka karıdan bahsediyordum.
--spoiler---
"harun" adlı oldukça orjinal bir karakteri ile beni her bölümde gülme krizine sokan dizidir. Önyargılar bir kenara bırakıldığında izlemesi keyifli bir dizidir.
30 kasım 2010 tarihinde yayınlanan 10.bölümüyle türk dizi tarihinde "bir inanılmazi" başaran ve "türkiye'de gerçekten böyle bir dizi çekiliyor mu, yoksa rüya mı la bu" dedirten mükemmel dizi.
çünkü o akşam ekranda polislerin işkence yaparak bir solcu genci öldürmesi konu edildi, "inanılmaz" olan budur sevgili sözlük.
çünkü bu ülkede hiçbir dizi, türk polisini olduğu gibi ya da ucundan kıyısından gerçekçilik kaygısı güderek göstermemiştir, gösterememiştir. hele arka sokaklar gibi "tırt" polisiye dizilerine bakınca insan sormadan edemiyor, "lan allahın beyinsizleri, hangi ülkenin polisini anlatıyorsunuz?" çünkü bize sundukları o "yavan polis menüsünde", sahte diyaloglar, absürd vakalar ve bir o kadar masalsı-kağıtttan türk polisleri arz-ı endam ediyor ekranlarımızda.
behzat ç ise, 20 yıllık özel tv tarihimizde yapılmayanı yapıp, gösterilmeyeni gösterip, söylenmeyenleri söyledi, mevzu: işkenceci polisler...
bölümün neredeyse tamamını ayırdıkları bu meseleyi öyle "gerçekçi", öyle "samimi" ve "yalın" anlatmışlar ki, suratlara tokat gibi çarptı her sahnesi.
"türk polisi işkence yapmaz" diyecek kadar beyinsiz ve vicdansız durumda sürüyle insan var bu memlekette, ortalama vatandaş algısı "polis işkence yapmaz, bunlar basının uydurması, yapıyorlarsa da hak etmiştir solcular vs" düzeyindedir, işkenceci polislerin nasıl korunup kollandığı da malum.
işte böyle bir coğrafyada, hem de bir polis dizisinde bu "bıçaksırtı" meseleyi gözünü budaktan sakınmadan, polis seviciliği yapmadan gözler önüne seriyorsan, daha ne deyim:
(bkz: helal sana behzat başkomser)
30 kasım 2010 tarihinde yayınlanan 10. bölümü diğer bölümlerden ve dizilerden ayıran özellik, kanımca "türk polisinin işkence yaptığı" vurgusundan daha fazladır. öncelikle başka dizilerde de bu gerçek işlenmiştir.
buradaki temel fark ise, sepetteki iyi elma çürük elma ayrımını ortaya koymadaki samimi kaygısı ve daha da önemlisi koca bir emniyet müdürlüğünün cemaatsel kadrolaşmalar ve "ele geçirmeler" girdabında nerelere getirildiğidir. bu anlamda daha önce adil serdar saçan tarafından ortaya konanlar olsun, hanefi avcı'nın haliçte yaşayan simonlar kitabında ortaya konanlar olsun; belgesel ve bulgusal boyutta ortaya konan vahim gerçekler ilk defa bir türk dizisinde işlenmiştir. en can alıcı fark budur...
sadece iki bölüm izledim ve dizinin adamı harun. adam bildiğin angara bebesi. behzat'ın ağzında "la" zaman zaman itici durmakta ve gereğinden fazla kullanmaktadır. zaten istediği kadar güzel "la" desin diğer kelimelere ankara ahengini veremedikten sonra çok bi işe yaramaz. izlemeye devam edeceğim sanırım.