ne ekşi'de ne de burda yazılanları okudum spoiler manyağı olmayayım diye halen de okumuş değilim. başkaları yazdıysa az sonra yazıcaklarımı idare edin.
öncelikle jenerik müziğini bile özlemişim onu farkettim ama son saniyedeki tek el silah sesi yoktu mesela filmde. neyse çok da önemli değil orası.
film dizinin bittiği yerden mi başladı, ortalarından mı başladı orasını anlayamadım. bittiği yerden başlasa şule nerde, ortasından başlasa ortasından niye başlasınlar. yoksa paralel evrende mi geçiyor film diye bile düşündüm film boyunca.
savcı esra'nın efsaneleşmesi muhtemel gstring çıkarıp cowgirl pozisyonu aldığı sahneden sonra bi daha filme kanalize olamadıysam da genel itibariyle daha iyisini çekebilirlerdi diye düşünmekteyim. ama itin götüne sokulucak bi film de değildi en azından sansürsüz behzat ç'ye kavuşmuş olduk. ayrıca sansürsüz dvd de yalan oldu herhalde halen bir ses yok, yeni sezon başlıcak haftaya. oha lan haftaya behzat başlıyor ha. vay amk.
film iyi güzeldi hoştu sonuçta hayalet kendine yeni gömlek yapmış ve behzat reyiz var işin içinde ama bana nedense bu kadar zaman bekledikten sonra herhalde beklentinin gün geçtikçe artması sebebiyle bir şeyler eksik gibi geldi. ya da eksik demeyelim de hatalıydı mesela en basitinden 2.yarıda gorbaçov'un 74lü olduğunu öğrendik ama filmin başında yurtaki flashback 95 yılına aitti. 3 çocuktan en büyüğü taş çatlasa 13-14 yaşında falandı diğer 2si de 10 yaşında desek gorbaçovun o dönemlerde 21 yaşında kazık kadar herif olması gerekiyordu. orda sanki baya bildiğin baba bi hata var gibiydi ya da ben yanlış gördüm tarihi bilemedim onu.
survivor dallaması elemanın tek bir repliği bile olmadığı filmde ne iş gördüğünü de anlamadım mesela. herifin bırak repliği bi nefes alıp verdiği sahne bile yoktu la. zaten dizide de gayet gereksiz bi yer işgal eden bu dallamayı bari filmde oynatmasalardı sktirolup gitsin acun abisinin kutusunu açsaydı o kadroda işi ne. onun yerine savcı esra olsun ya da savcı esra olsun ama en çok da savcı esra'nın sahneleri uzatılabilirdi. hatta bütün film gstringten öncesi ve sonrasında olanlar ekseninde çekilip gişenin amına amına koyulabilirdi ama neyse.
cansu dere yeni sezonda oynar mı ki diye düşünürken bildiğin boğdular la kızı.
ayrıca çetebaşını oynayan kel elemanı settar tanrıöğen oynasaymış cuk otururmuş.
yine konuklardan ayda aksel'in çok rolü olmamasına rağmen o da başarılı bi iş çıkardı hatta akbaba'yla başrolü paylaştığı tübitak konulu sahnede salon olarak yarıldık.
filmin sonundaki jenerikten sonra bir sahne daha var ki, bildiğin reklam, çok da gerekli değilmiş bence boşuna çişimi tuttum 5 dakika.
gittim izledim. her hangi bir dizi bölümünden farksızdı. cansu dere yine sevimsizdi. behzat amirim yine döktürmüş. savcı esranın bacaklarını da gördük * he bir de herkesin red kit bana taktı demesi güzeldi.
film güzel mi olur kötü mü olur bilinmez ama sinemalarda sırf isim yüzünden izleyici kaybedeceği olası gibi görünüyor. seni kalbime gömdüm ne la öyle?..
bir sürü aksiliğe rağmen izlemekten acaip keyif aldığım film. bunu söyleyeceğimi hiç tahmin etmezdim ama serdar akar'a rağmen çok güzel bir film olmuş. adamın elindeki hikaye o kadar güzelki. o kadar özenilmeden yapılmış film yer yer sırıtmıyor. sanki adama zorla yaptırmışlar, oda ulan yazın tatil yapmak varken nerden çıktı bu iş aq dercesine çekmiş. hele hele o araba takla sahnesi yok mu tam bir rezillik. kalıcı bir işe imza atıyorsun arkadaşım lütfen ya. devlet içi hücresel yapılanma arasına sıkıştırılmış esprili sağlam bir hikayen var. ortaya seven vari bir iş çıkarta bilecekken ki bunu yapabilecek bir yönetmensin çok müthiş işlere imza atmışsın nedir bu bıkkınlık. kitapta müthiş anlatılan ve çok güzel işlenen pembo ve gorbaçovun tabut sahnesi o kadar kötü çekilmiştiki cidden küfür ettirdi. oyunculuklar kurtardı desem, behzat'ın olmayan bir tavşanı beslemesi, doğal diyaloglar, hikayedeki bütünlük, göndermeler o kadar yerindeydiki emrah serbest'e tekrar tekrar teşekkür etmeliyiz.
tamam sanat filmi değildir ama azıcık renkleriyle oynansaydı da sinemada tv'den dizi seyrediyor hissi almasaydık film boyunca. ayrıca iki noktaya dikkat edilmelidir bu filmde, ilki cansu dere feci halde michael jackson'a benziyordu, ikincisi ise survivor yarışmasından tanıdığımız hakan isimli zat bütün film boyunca bir replik bile geçemedi.
beklediğini bulamamış bir behzat ç. izleyicisi olarak 38.bölüm* bu filmi ezer geçerdi diye düşündürdü.yine de kocaman beyaz perdede behzat ç. izlemek ne güzeldir.iyi de oldu çok da guzel oldu.dvdsi pardon'un yanina yakışacaktır.
dizi tadında film. ben keyifle izledim ama bana diziden çok da farklı gelmedi. ayrıca diziden bağımsız sinemaya gidenlerin arada daha öncesini bilmedikleri için bazı esprileri kaçırdıklarını düşünüyorum. bir de küfür ve alkol kullanımı abartıya kaçılmış gibi. izlediğime pişman mıyım? asla.
emrah serbes film için başarı kıstasını filmi insanlar bir daha izlemek isterse bizim için başarı budur gibilerinden bir şey söylemişti bunu da başardılar gibi.
Komik olduğunu idda eden bir film kadar komik.
Gala da izledikten sonra bir kez daha izledim. 3.bir kez daha izleme ihtimalim mümkündür.
izleyin gülün eğlenin.
--spoiler--
Tübitak Görevlisi : Siz de mi Tübitak'tansınız?
Akbaba : Yok ben lise 2 terkim
--spoiler--
behsat ç - üçüncü adam kimdi red kit mi ? öyle mi ? diyorlardı .
kolsuz ahmet - evet , bir dakka bu önemli !! bunu nasıl unuttum
cinayet masa-neyi ?
kolsuz ahmet- red kit aslında , marksist bir ülkücü
cinayet masa -ohaaaa
--spoiler--
evet arkadaşlar, bir ankaralı ve behzat ç fanatiği bugün filmi izledim. görüşlerimi paylaşmak istedim izlemeyenlere küçük bi spoiler uyarısı yapmakta fayda var.
filmi beğendim mi? evet beklentimi karşıladı bir behzat ç. fanı olarak. ama daha iyi olabileceği üzerinde biraz daha çalışılmış olabileceğini düşünüyorum. eleştirilerime gelince;
--spoiler--
1. belli bir izleyici kitlesi olan bir dizinin filmi yapıldığı için, yapımcılar hem dizi takipçilerinin hem de daha önce behzat ç. yi hiç izlememiş olan insanların beklentilerini aynı anda karşılamak durumundalar. burada hiç izlememiş olanların daha şanslı olduğunu düşünüyorum çünkü dizinin ilk sezonu izleyicisindeki beklentiyi sürekli tırmandıracak kadar kaliteliydi. filmin bir şekilde -kurgu olsun, derinlik olsun, gizem vs. olsun- dizinin üzerine çıkması gerekiyordu, bence bunu pek başaramamışlar.
2. figürasyonda bazı sıkıntılar vardı. daha profesyonel figüranlarla çalışılabilirmiş.
3. herkes gibi ben de "cansu dere mi?" sorusunu tekrar sordum film boyunca en azından kökenden oyuncu/tiyatrocu bir isimle çalışabilirlerdi.
4. küçümsenmeyecek oranda seyircisi olan bir dizinin filmini yapıyorsun arkadaş bi renault clio parçalayıver yani efektle geçiştirme şunu dizi bölümü değil bu kalıcı bir eser sonuçta sinema filmi..
--spoiler--
Bunlar ilk izlenim olarak behzat ç. ye yakıştıramadığım durumlar. bunlar dışında tatmin olduğumu söyleyebilirim. saygılar.
inatla ve ısrarla memleketim balıkesir de izlemeyi düşündüğüm film. cevahir 5 dakika halbuki. lakin memleketimin o sikik sinema salonunda içerek izleyeceğim. ayaklarıda uzatıcam 2.80. yayıla yayıla, tesbih çekerekten, bade süzerekten hop hop.
evet altın portakal veya başka bir organizasyon da en iyi film ödülünü alacak bir film değildir hatta dizinin yayınlanan bazı bölümleri daha bile iyidir ama iyice itin götüne sokmaya gerek yok be kardeşim yok efendim izlemeyin paranıza yazık,yok vakit kaybı gibi söylemlere aldanmayın sadece sansürsüz bir behzat ç izlemek için bile gidilir.
filmle ilgili söyleyeceğim ya da eleştireceğim pek bir şey yok geniş ekran olması dışında. nihayetinde sanat filmi çekmemiş adamlar, böyle bir kaygı yok, güven park'tan kurtuluş parkı'na güzel bir ankara polisiyesi. sevdim ben; her ne kadar müptelası olmasam da, cansu dere' nin bu filmde ne işi var desem de iyiydi, hoştu.
lâkin arkadaş ben başka şeyden dert yanacağım: bu filmi aynı salonda seyretmek zorunda kaldığım insanların zekasından cidden şüphe ediyorum. abi her küfre mi gülünür kahkahalarla, oyuncular a dese kahkaha, s dese kahkaha.
siyasi bir mevzu var her şeyden önce ki red kit'le yansıtmış bunu emrah serbes: evinde öldürülenler, adsız mezarlara koyulanlar, polis teşkilatı, işkenceler, sorgular, bağlantılar, marxistler, ülkücüler, yandaşlar, doğrucular ... benim birlikte seyrettiğim insanlar bu kavramlara âşina değildi.
'marksist ülkücü'dür sözü geçtiğinde neymiş neymiş diyeni duydum, film boyu sadece güldü. hiç düşünmedi. diziyi de bunlar seyrediyorsa ohoo, hani benim gençliğim.
neyse seyirciye sinirim geçmedi, geçmez. böyle insanlarla aynı filmi seyredip farklı şeyler düşünüyoruz ya ona yanarım.
yavanlık diz boyu!
