Behzat Ç'den ekmek yiyenlerin, popülaritesi kaybolmadan biraz daha yiyelim endişesi ile yaptıkları film, bence! kazandıkları paraya bir şey dediğimiz yok ama adam gibi bir şey üret öyle ye. eğer behzat ç demek daha iyi kamera çekimleri, daha iyi patlama efektleri olsaydı bu filme olmuş derdim ama değil. onun için pasific rim gibi filmleri tercih ediyorum. fragmanda ercüment çözer'i gördüğümde filmi farklı kurmuştum kafamda, diziyle bağlantısı olacağını, ercüment ve behzat ç arasında hala daha tam olarak açıklanmayan ilişkinin açıklanacağını en azından bahsedileceğini düşünmüştüm ki yanılmışım. ercüment çözer'in filme dahil edilmesi sadece daha fazla gişe derdi ile yapılmış bir şeymiş, o kadar. bir buçuk saat boyunca filmde bir iki replik dışında diziden hiç bir şey bulamadım, hatta bir ara sıkıldım, sıkılmamın sebebi de büyük hayal kırıklığı idi.
ama kahpe sinema sektöründe bu işten birileri para kazanacaksa, o da bu ekip olsun diye düşünenlerdenseniz dvd'sini illaki alın. ben şahsen öyle yapıcam.
serdar akar lan işte daha ne olsun? senaryo kopukmuş bilmem ne. tek replik dağıtıyo zaten ortalığı, bu heriflerin tarzı bu be*
(bkz: nerede kalmıştık)
sinema eleştirmenliği yapmak isteyen patlama sahnesinin kötü olmasına yönelsin. hoş sanki ülkemizde sektör aşmış, harika patlama sahneleri olan bir sürü filmimiz var. şimdi tabi beceremiyorlarsa yapmasınlar diyen dahiler çıkacak. sizin kafayla türkiye'de sinema sektörünü bitirelim zaten hollywood var diye. amk telefondan fotoğraf çekemeyecek gerizekalılar bi bok biliyormuş gibi ukala ukala bok atıyor resmen. saygı göstereceksiniz, beni ercüment çözer'e bağlatmayın.
siyaset kısmına sinirlenen akpli arkadaşları anlayamadım. behzat ç. zaten hep bu ayardaydı ne bekliyordunuz? zaten bir insan hem akpli olup hem behzat ç. yi nasıl sevebilir anlayabilmiş değilim. hadi behzat ç. yi sevdiniz, ulan akp savaş açtı bunlara hiç kıllanmadınız mı? acaba yanlış şeyler mi yapılıyor özgürlükler mi kısıtlanmaya çalışılıyor diye sormadınız mı?
ercü behzat diyaloglarını çok aradım doğrusu abartılcak kadar of of bi güzelliği yok fakat dizi bölümü olarak yayınlansaydı ilk 5 in içine girerdi (bölümler bazında)
konu olarak da ilkinin aynısı amınakoyım keşke daha değişik bi senaryo yazsalarmış şahsen ben o adamın ilk vurulduğunda anladım olayı dedim yani kesin kaçan kız öldürdü
eda hamile oldu bakam bi dahaki film napçaklar çocuk doğcakmı merak konusu
patlama sahnesi çok amatör dü mk aynı şekilde çatışma
ama en etkilendiğim sahne hayalet in kameramanken o özel harekatçıya ayar verdiği an dı gerçekten çok gerçekçiydi
finali de iyi yapamamışlar da neyse daha kötü bişey yazmam mk verdiğim para helal olsun erdal a nejat a ve diğerlerine onlar çizgi film yapsınlar ben yine gidip izlerim
kesinlikle olmamış filmdir. behzat ç gerçekten diziyken muhteşemdi. sinemada olmuyor abi. seni kalbime gömdüm de aynı boktu. evet üç beş sahnede gülüp geçiyoruz ama dizinin bir bölümü bile şu iki sinemayı toplayıp onla çarpsan yine daha doludur. hele hele bu filmin tamamen gezi olayları haklıydı teması üzerine kurulmuş olmasıysa apayrı bok bir durum. kardeşim anladık siktiriboktan üç beş ağaç için eğlendiniz, yaktınız yıktınız adına da direniş dediniz. evet behzat ç de sol görüşlü bir dizi ama birçok sağcı(benim gibi) hayranlıkla izledi ve destekledi. mesela ben akpartili biri olarak hükümetin bu diziye savaş açmasına çok kızmıştım. ama behzat ç ülkedeki birçok önemli soruna parmak basabilen cesur bir yapıttı. ben bu filmde dizide ucu açık bırakılmış birçok noktaya açıklık getirilmesini beklemiştim. bi baktık biber gazları havada uçuşuyor, ortalık toz duman. evet polisin biber gazı konusundaki tutum(suzluğ)unun da eleştirilmiş olması çok güzel ama bin kere de gözümüze sokması, hatta dizinin sonunda direniyorlar mesajı vermesi çok boktan. direnişinizi sikeyim. yapacağınız sinemayı da sikeyim. indirin aga tüm bölümleri, baştan izleyin tekrar. gerçekten çok güzel sahneler, çok güzel diyaloglar, çok müthiş konular, insanın amınakoyacak derecede duygu dolu olaylar herşey orada.
artı şöyle bir durum var ki hem ankara yanıyor hem de seni kalbime gömdümle ilgili belirtmek istediğim bir durum var ki o da bu iki filmi dizinin akışında nereye oturtacağımızı düşünüyorum ben. belki bu benim zeka seviyemle alakalı olabilir(hiç bir zaman ileri zekalı olduğumu iddia etmedim). filmlerin ikisinin de diziden bağımsız olması ama aynı zamanda dizinin son dönemlerinde boka sarıp sırf bölüm olsun diye çekilen birkaç bölümden biriymiş gibi yapılmış olduğunu düşünüyorum. gerçekten "bence" çok boştu bu iki film de.
dizinin aynısı hatta bazı dizi bölümleri daha heyecanlı ve sürükleyiciydi. Vasattı... sadece yapılmak için yapılmış ve illaki mesaj vermeliyiz amacıyla boku çıkartılmıştır.
çok ayarında göndermeleri var. gündemi çok ayarında işlemiş, kahkaha da attıran film. çok da güzel film.
nejat işler müthiş. kaybedilmemesi, kıymetinin bilinmesi gereken bir oyuncu. tüm oyunculuklar güzel.
kesinlikle izlenmeli. serinin devamı da olmalı.
ankara'yı tekrardan özletmiş filmdir. genel olarak film geziye bir selam çakmış havası var sanılıyorsa bile güzel senarist bir röportajında film çekimlerinin geziden önce başladığını dile getirmiştir. film bitip ışıklar açıldıktan sonra da filmi izlemeye devam eden biri olarak çok beğenmiş, böyle işler hep olsun istemişimdir. --spoiler-- uçağın üstündeki adm air yazısı gülümsetmiştir. --spoiler--
taze izlediğim film. duygusal olarak baktığımda özlemişiz be abi ercüyle behzatın muhabbetini bile dinlemek yeterdi.
--spoiler--
film de ilgimi çeken bir kaç yer var ilk olarak behzatın kıbrıstayken burası ne yavru vatan ne de sizin arka bahçeniz. burası ayrı ülke demesi güzeldi. bir de ercünün izmir iktisat kongresinden sonra sağ sol fark etmez bizim için demesi de manidar ve güzeldi. onun dışında sadi celil cengiz tam bir yalakçı olmuş.ve polis teşkilatlanmasını çok güzel anlatmışlar. helal olsun sonu hava da kalmış devamını da isteriz.
--spoiler--
Behzat'ın Polat Alemdar gibi bir makro kahraman olmaması dolayısı ile yine olmamış filmdir. Polat Alemdar tek başına eline silah alıp, ırak'ta 10.000 amerikalı askeri öldürür, rusya'nın nükleer silahlarını imha eder ve onun seyircisi bu filmi beğenir. Behzat Ç'nin en güzel bölümleri bir mikro kahraman olan behzat'ın sıradan bir polis başkomseri olarak bacanağını şişleyen kasap, alt komşusuna suç atan emekli gibi hayatın içinden cinayetleri çözmesi ve her sıradan insan gibi aşık olup reddedilmesi, ilişki yürütmeyi becerememesini, kızı ile anlaşamamasını anlatan bölümlerdi. Filmde de içişleri bakanından girilip, ulaslararası bağlantılardan çıkılmış ve yine behzat ç ruhuna ihanet edilmiştir. gizli örgüt, milyar dolarlık ihale, uluslararası tetikçilere girmeden sade bir cinayet ve akbabanın evinde geçen bol sahne ile mis gibi olabilecek film behzat'a giydirilmeye çalışılan makro kahramanlık elbisesinin bünyeye uymaması nedeniyle piç olmuştur.
heyecanla bekleyip sinemaya gittiğimde hayal kırıklığına uğradığım film. hani filmin sonuna 97. bölüm yazılsaydı tamam derdik. bir kaç gönderme ve gezi protestolarının dışında hiç bir şey yok. 78. bölümde bir odada konuştukları bölüm bile çok etkileyiciydi. tamam yani her zaman gider izleriz yeni filmlerini ama olmamış bu.
Gişenin önündeyim. Filmin başlamasına 10 dakika var. Gişe önü kalabalık. "Aha yer yoktur, geç kaldık" diyorum kendi kendime. Gişe memuruna "Behzat Ç. 3 kişi" diyorum. Salon dolu. Tekli yerler var. Arkadaşlarla birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Olsun be, diyoruz. Ayrı ayrı yerlerde otururuz. Birinin kısmeti en ön sıra. Biletleri alıp sinema salonunun önüne gidiyoruz. Bileti bir bakıyorum, Hükümet Kadın 2 yazıyor. "Hassiktir be rıfat abi" diyor ve gişeye yöneliyorum. filmin başlamasını 2-3 dakika var. Bileti değiştirmek istediğimi söylüyorum. O da ne! Behzat Ç.'nin oynadığı salon bomboş. Bir burukluk oluşuyor içimde. Koskoca sinema salonuna üç kişi Behzat Ç.'yi izlemeye giriyoruz.
--spoiler--
Serdar Akar'ın bir röportajında filmi Haziran Direnişi'nden önce çektiklerini, benzerlikler olduğunu anca gezi olaylarını kapsamadığını falan söylemişti. Gerçekten öyle midir, yoksa film çekilmiş ve ardından 'arkadaş, biz bu olayları filmin içine serpiştirmeliyiz' diyerek senaryoya ek mi yapılmıştır bilemem ama filmde senaryosal anlamda kopukluklar mevcut. Birkaç cinayet etrafında, polis baskısı ve zulmü işlenmek istenmiş; ancak Haziran olaylarına bağlama çabası iki olay arasında bir bağlantıdan çok kopukluk meydana getirmiş. iki farklı konuyu nasıl birbirine bağlanacağı şaşırılmış ve ortaya "silah tüccarlarının savaşı" atılmış.
Evet, film olmamış. Ama bu adamlar otursunlar birbuçuk saat boyunca geyik yapsınlar, ben gider yine sinemada izlerim. Sıkılırım, saate bakarım ama gider izlerim. Bu adamlar, ülkede hiçbir senaristin ve yönetmenin yapamadığını yaptılar ve ülkedeki kokuşmuşluğun, bürokrasinin, adaletsizliğin, polis teşkilatı içindeki pisliklerin üzerine gittiler. Yürek ister...
Sonuç olarak, biraz önce bahsettiğim gibi düşünmüyorsanız, filmden hiçbir zevk almamanız mümkündür. Zira, çok havada kalmış, konu bütünlüğü olmayan bir film duruyor olacak karşınızda.
