şimdi bu ölüm orucu meselesini irdeleyelim biraz, benim kafamda üç tip ölüm orucu vakası canlanıyor kardeşlerim:
1- Hani Levent Kırcanın yaptığı şakadan olan, halkı güldürme amaçlı ölüm orucu.
2- Memleketindeki iç çatışmayı gören ve bundan dolayı adeta halkına küsmüş olan Mahatma Gandhi nin başvurduğu ölüm orucu şekli.
3- Bir de bu Behiç Aşçı olayı.
ilkine gülüp geçtik, ikincisine ise hak verdik ve saygı duyduk. Niye mi, çünkü Gandhi memleketine olan sevgisini fazlasıyla göstermiş, halkının güvenini kazanmış bir insandı. Halk onun hatrına çatışmaları durdurdu. Yani nazı geçti halkına ve sonuca ulaştı.
Üçüncüsüne gelince, bir yokluyorum da kendimi, sallıyorum böyle duygularımı falan ama bir dökülme olmuyor. Hiçbir şey hissetmiyorum ulan, sonra neden diye düşünüyorum hani ben mi odunum diye. Ama bakıyorum da nedense büyük çoğunluk bana katılıyor.
Burada suç bizim mi, yoksa aşçı ve onun gibilerinin mi?
bence karışmayalım. kendisi kesin kararlı ve hevesli görünüyor ölmek için. keyfi bilir. ayrıca bazı çok bilgili allame arkadaşlara soruyorum bir kişi sevilmiyorsa bunun cehaletle ne alakası vardır acaba? sevmiyorum yaptıklarını onaylamıyorum ve de ölüp ölmemesiyle ilgilenmiyorum. var mı ötesi? behiç aşcı gibi 100 kişi açlık grevi de yapsa umrumda olmaz. yok aslında olur,çok sevinirim.
yer yüzündeki onurlu insan ne kadar az kalmış. "tecrit işkencedir" diyecek kadar cesaretli olmak "şuncağız yürek ister" diyor bu yürekliliği gösterbilenler.
-elimden geleni yaptım...
diyebilirdi
-benden bu kadar...
diyebilirdi...
demedi.
savunmayı iş bilen insanların bir haykırışı var...
"...bizler burada avukat behiç aşcı için toplandık, bizler doktorlar, avukatlar, mühendisler, insan onuruna saygı duyan insanlarız. biz halkız..."
suçsuzluğunu savunduğu insanların içeride bedenini ölüme yatırmasına ses çıkarmayabilirdi
susmadı, gidilecek başka yol yoktu, ölüme yattı, onurlu yaşamını; savunduğu, (belki de) savunacağı insanlara (sadece hakim karşısında savunduğu dönemde değil her zaman), halkına armağan etme cesareteni göstermişlerdir.
sağır insanlar zamanında kurtuluş savaşında "nasılsa kazanamazlar" deyip sesini çıkarmayan savaşa katılmayan insanlar gidibir. zaman gösterecek, tarih tekerrür edecektir. "son sözü direnenler söyleyecektir".
"direnenler kazanacaktır".
mücadele etmenin, inandıkları uğruna savaşmanın, insanlık uğruna uğraş içerisinde olmanın değerini ve anlamını bilmemiş ve bilmesi için okuması, öğrenmesi gereken bünyelerin destek vermeyeceği söz.
bugün itibariyle insan hakları derneği şubesi ve temsilcilikleri bulunan bütün illerden eş zamanlı olarak (12:30) adalet bakanlığına "üç kapı üç kilit açılsın" talebinin yazılı olduğu kartlar yollandı.
behiç aşçı ölüm orucunun 288. gününde direnmeye devam ediyor.
Savaş Kör konuşmayarak, ağlamayarak, hareket bile etmeyerek ve "görmeyerek" bize tecridi anlatıyor. Savaş Kör, bugün vicdanın bam telidir. Ona ideolojik olarak yakın ya da uzak olma münakaşasından bağımsız olarak o, bir yürek yarasıdır. Tecride dönük politik, insani, akademik her türlü eleştirinin ortak bağlamıdır. Behiç Aşçı'yı gerçekten anlayabilmenin de momentidir.
behiç aşçı ile ilgili yanlış bilgiler vermenin hiçbir anlamı yoktur. yok bırakacaktı arkasındakiler sürdürsün dedi yok bırakacaktı arkasındaki örgüt devam et dedi... daha neler?
bu arada hala bazı kuşbeyinliler f tiplerinin kapatılmasından filan bahsediyor. kuşbeyinlileri ne kadar dikkate almak gerekir tartışılır ama söylemeden edemeyeceğim ki behiç aşçı ve ölüm orucunda ölen 122 kişi f tiplerinin kaldırılmasını ya da kapatılmasını değil f tiplerindeki tecritin son bulmasını istedi.
bazı kuşbeyinliler hala tecritin anlamını bilmiyorlarsa en basitinden evde varsa bir sözlüğü baksınlar zahmet olmaz yahu bakın onlar ölüyor bu uğurda.
bu arada dün çıkan olaylar ve muhtemelen bundan sonra da çıkabilecek olaylar için diyebiliriz ki bu ülkede insanların demokratik hakkı olan yürüyüş ve toplantılarına izin vermiyorlar maalesef. okmeydanında ve ümraniyede sadece f tiplerine karşı yürüyüş yapmak isteyen halka izin verilmemesi bu ülkenin ne kadar adaletten uzaklaştığının bir simgesidir. molotof ve taşlarla karşılık vermek tabi ki tartışılır.
zaten behiç aşçı da ölüme yatmadan önce "adalatin ve hukuğun olmadığı yerde direnmek haktır" dememiş miydi? belki dün de bu söz ışığında direnmişlerdir.
"istanbul Ümraniye Mustafa Kemal Mahallesi Karakol Durağı'nda 17 Ocak akşamı saat 20.00;de tecriti protesto etmek isteyen kitleye güvenlik güçleri gaz bombaları ve panzerlerle saldırdı"
kaynak böyle veriyor haberi. bir başkası çıkıp "aha bir molıotof daha atıldı" diyor.
türkiye de 2005 yılında "tekrar" resmileşen ve ilginçtir altında türkiye cumhuriyeti'nin de imzası olduğu insan hakları bildirgesinde "kişiler, gruplar... kamuya açık alanlarda basın açıklaması yapma özgürliğüne sahiptir" cümlesi geçmektedir ki konu tecrit ,ile alakalı ise bu durum elbet yapılacaktır. kolluk güçlerinin saldırması, burjuva medyasının ise oradaki kişi, kurum kuruluşları da saldırgan göstermesi son derece doğaldır. onların amacı bellidir, tecrit karşıtları "teröristtir", "vatan hainidir", "bölücüdür" hatta "bayrak yakandır" ve buna inanan maalesef "kandırılmış" cahil insanlarımız bulunmaktadır. bunun en basit örneği de behiç aşçı nın direniş sebebini hala anlayamamış olmalarıdır.
unutulmaması gereken şey şu dur ki: behiç aşcı alnındaki bandı kendinden öncekilerden onuruyla almıştır, onuruyla taşımaktadır, onuruyla devredecektir. ama ç tecriti gündeme getirmek "3 kapı 3 kilit açılsın" şiarını tekrar gündeme getirmektir ve 3 kapı 3 kilit açılana kadar direniş sürecektir. behiç aşçı yüreğiyle başladığı bu yürüyüşte kendi iradesiyle devam etmektedir. ona sen devam et demenin aksine behiç aşçı gibi değerli bir "insanın" yaşaması için ona bırakması önerisi fazlasıyla söylenmiştir ancak o bayrağı nasıl almışsa öyle devam etmesi gereğinin bilincinde olan onurlu bir insandır.
hali hazırda bulunan vaziyetinden ötürü; öleceği muamma olan kişi için yapılmış slogan vari hödö. bir şeyi kırk defa söylersen olurmuş derler, hakikaten ölmeyecek galiba.
ölmesin tabii ki, ölecekse ne için öleceğini bilsin ondan sonra ölsün.. ne f tipiymiş, ne tecritmiş anlamadım gitti, esasında farkındayım ki bazı insanlar hayatlarını anca böyle şeyler için feda edebiliyorlar ama yine de nasıl bir insan olursak olalım daha büyük düşünmeliyiz yani neyi tartışıyoruz ki.. f tipi cezaevinde mahkum olmak için neleri feda ettin de şimdi canını feda ediyorsun ki.. herkes elinden yapacak bir şeyler geldiği sürece, ki eğer gerçekten hayatlarını bir şeyler için feda etmeleri gerekiyorsa, uğruna ölmek için daha iyi şeyler bulmalıdır..
Gelinen süreçte sanatçılar artık,daha etkili işler yapmalıdır.Toplumsal duyarlılığı yaratmamının yolunu kısa zaman içerisinde sanatçılar yapabilirler.
Mademki BehiçAşçı teröristlerin avukatı olarak lanse ediliyor,sanatçılarda BehiçAşçı'ya sahip çıkmalıdır.Mesala sembolik olarak bile yapılacak olan bir açlık grevinin etkisi büyük olacaktır.
Tabiki de birde bunu yapacak,yürekli sanatçılara ihtiyaç vardır.Mesela bazı gündemlerde çok iyi işler Mehmet Ali Alabora neden bu konu için bir ses çıkarmıyor.
f tipi cezaevleri sadece terör suçlularının yattıkları cezaevleri değildir, bir gün telefonunuz çalar, arayan yabancı bir numaradır, cevap verirsiniz, karşıdaki ses size der ki, ''ne yaptın o işi'' sen de o iş tamam sen git yat dersin, kapatırsın telefonu salağa bak yanlış numara aradı dersin, bir gece sabah beşe karşı evinin kapısı balyozla kırılır, içeri yüzleri maskeli, elinde otomatik silahlar olan onlarca adam girer, her yeri bir birine katarlar, ses bile çıkaramassın, sana sorarlar, uyuşturucuyu kime verdin diye, sen de ne uyuşturucusu ben sigara bile içmem dersin, sus yalan söyleme, o iş tamam sen git yat dedin derler adama, anlatamassın, çete üyesisindir artık, devlet güvenlik mahkemesi, ilk duruşmayı 8 ay sonraya atar, artık kendini anlatmak için 8 ay süren vardır, f tipi kapalı cezaevinde, 3 kişiliktir koğuşlar, yemeğe giderken bile hakaret vardır, hafta bir 5 dakikaliğına telefon açtırırlar, bir daha açmasın diye malta dan telefona gidinceye kadar joplarlar mahkumları, geceleri ışık sönmez, su hep soğuktur, hafta da bir gün gelir, köpekler kaldıkları kulubelerde şanslıdırlar f tipine göre, bir insan suç işlerse cezasını yatmalıdır, cezasını yaşamamalıdır, belki bir gün o telefonu baban açabilir, burası türkiye.
bugün yüzlerce kişinin tek dileği olup haykırdığı slogan.
taksim tramvay durağı nda yine yüzlerce kişi toplandı bugün. aynı dileği hep bir ağızdan haykırdılar. "tecriti kaldırın ölümleri durdurun".
behiç aşçı ölecek. ölecek çünkü buralarda iyi adamlar ölür. ölmezsede öldürürler. hele kendisi ölmeye kararlıysa hiç dokunulmaz akışına bırakılır, günü gelir behiç aşçı içinde behiç aşçı öldü diye başlıklar açarız. kimisi siktiret pezengi iyi ki öldü der içinden veya dışından kimisi yine isyan eder, hrant dink için olduğu gibi, ama;
bu ülkede iyi adamlar ölür..
"behiç aşçı ölmesin" dileğimiz bu saatlerde daha da inandırıcı çünkü adalet bakanlığı tecrit uygulaması karşısında olumlu bir adım attı. Bu adım behiç aşçı nın ölüm orucunu bırakmasını sağlar mı bilinmez ama hapishanelerdeki tecrit uygulamasının biraz da olsa hafiflemesini sağlar. bu behiç aşçı ve ölenlerin başarısıdır.
birkez daha inançları uğruna ölüme yatmanın ne kadar onurlu bir davranış olduğunun ve inatçı olunabilinirse sonuç alınabilineceğinin ispatıdır.
yaşam hakkını savunan insana insan değerini veren behiç aşçı'nın mücadelesi zaferle sonuçlanmıştır. evet bu bir zaferdir çünkü dar kafalı, yoz, gerici ve hatta geri zekalılara anlatılması çok zor bir şeyi "belki anlarlar ne istediğimizi" diyerek bedenini ölüme yatırdı. aynı dar kafalılar behiç direnişine konuyla hiç alakası olmayan grupları karıştıran kendilerini buna zorlayanlardır ayrıca. behiç aşcı direnişine başlarken taleplerini dile getirdi ve demokratik kamuoyu da onun taleplerini insanlara her fırsatta anlatmaya çalıştı fakat yine aynı geri grup olayalara sıfatlarında yer alan gerilikle yaklaştılar. "3 kapı 3 kilit" dedi behiç aşçı, "insanca yaşama hakkı" dedi, "konuyla ilgilenilsin" dedi ve kazandı.
şimdi behiç aşçı direnişine bakıp ta anlamayarak dinlemeyerek ezbere konuşarak o teröristtir "f tipleri yıkılsın yoksa ölürüm" diye bir oyun oynuyor bırakın ölsün diyenler ne diyecekler. elbette ki insan olan herkes f tiplerinin tamemen yok edilmesini ister ancak gerçek hayatta ütoptayalara yer yoktur ve mevcut koşullarda yapılabilecek şeyler istenmelidir muhataplarından ve bu yapıldı ve kazanıldı. bu zaferi behiç aşçı tek başına kazanmadı elbet kendinde önce bedenini ölüme yatırarak son adımını direnişle atan 122 insanın da mücadelesi zaferin sahipleridir.
adalet bakanlığı ne yaptı da behiç aşçı ölüm orucunu bıraktı...
f tipi cezaevlerinde 10 kişiyi geçmemek şartıyla kişilerin ortak zaman geçirme süreleri haftada 10 saate çıkarıldı...
bu kadar zor muydu bu kararı almak bu kadar insanın ölümüne değer miydi bu soruya evet diyebilme potansiyelindeki insanlara yine aynı sözle cevap verilmelidir.
bu şartlarda bile gidip f tipinde bir süre tatil yapsınlar...
boş beyinlere sarf ettiğimiz doldurma çabasının hep hüsranla sonuçlanması aksine, f tipi ile ilgili asıl muhatabın konuyu sonuca ulaştırması ile zaferle sonuçlanan dilektir.
burada ahkam kesen bozuk düşüncelere söylenecek söz kalmamıştır.
behiç ascı olmesin sloganı aslında f tipi kalksın demektir. kimse ölmesin hayvanlar bitkiler bile ölmesin.. ya f tipi kalksın mı? cezaevleri hücreevi olsun mu? örgütler cezaevlerinden yönetilsin mi?
eğer yaptığı açlık grevi değil de ölüm orucu ise, ölüm orucunu sona erdiren kişi..
öncelikle behiç ahçı'nın bu oruç nedenini anlayan(!) zat'ı muhteremler okusun ve cevaplasın,
- f tipi cezaevlerinde hangi suçlular kalır?
- f tipi nin ilk kuruluş amacı nedir?
- f tipi cezaevinde neden namus cinayeti suçluları, kaza ile adam öldürenler kalmaz da organize suç(özellikle terör) işleyenler kalır?
- f tipi cezaevini savunmak da bir yerde organize suç işlemek gibi değil midir?
- şimdi bu kazanım olarak nitelendiriliyor.. peki yarın birisi çıktı, f tipinde haftalık 10 saat olan görüş 5 saat'e düşsün yoksa bende ölüm orucundayım dedi. behiç aşçı'nın insan olduğunu söyleyerek savunanlar, o adamı da aynı hararet ve saldırganlıkla savunacaklar mı?
eğer eller vicdana koyulup bu sorulara cevap verilebilirse, bence de behiç aççı'lar ölmesin.
kimse ölmesin ama kanunlara karşı boy göstererek değil.
f tiplerinde halkların kardeşliğini savunan eğitimde adelet,iş'te adalet,sosyal adalet isteyen onurlu insanlar kalır.
f tiplerinnin kuruluş amacı;ülkemizi sömüren kartellerin bunlar başımıza bela olacak bizim paramızda gözü var nidalarıyla devletle iş birliği yaparak devletin bunlara yaranmak için yaptırdığı yerdir.(devletin kuruluş amacı zengini korumaktır)
f tiplerine karşı olmanın nedeni de bir insan düşünün senelerce bir odada tek başına
veya
bir hafta televizyonsuz hiç kimse olmadan evinizde tek başınıza kalın
şimdi
eğer eller vicdana koyulup tarafsız düşünüle bilirse...
