Yıllarca sağır olan bir insanın nasıl beste yapabileceğiyle ilgili karışık bir zihin durumunda kalmama sebep olan hikayenin aslı astarının olmaması durumudur. Bu arada başka bir teori:
Ben doğuştan sağır olduğunu duymuştum. Müziğin kulaktan bağımsız nasıl olabildiğini kara kara düşünüyordum. Meğerse 1770de doğan bu bestekar 31 yaşında işitme problemi yaşamış, 46 yaşında tam sağır olmuş. 56 yaşında ölmüş. Ortada sadece şöhreti daha da abartmaya yarayan bir efsane var.
müzik dünyasında önemli bir yer edinecek ve senfonik müziğe damgasını vuracak, yazdığı eserler müzik okullarında ders olarak okutulacak kalitede eserler üreten müzikal bir zekanın, hayalinde canlandırdığı eseri notaya dökme konusunda duyma duyusuna ihtiyacı yoktur.
bu derece kaliteli bir müzisyenin sağır olması, iyi bir ressamın kör olması gibi bir durumla karıştırılmamalıdır. müzik; temelinde duyma yetisiyle bağdaşık bir sanat olsa da sadece duymaktan ibaret değil, aynı zamanda önemli ölçüde matematik ve teknik konular içeren bir sanat dalıdır. duyma yeteneğini kaybedene kadar yeterli seviyede müzikal bilgiye sahip olabilen birisi belki biraz yardımla müziğin sadece teknik ve matematik kısmıyla bile bir eser ortaya koyabilir.
yani beethoven değil, orta seviyede armoni bilgisine sahip bir müzisyen bile hiç duymadan ve çalmadan kağıt üzerinde bir eser yaratabilir. bu kişi beethoven gibi iyi bir müzisyense duymayan haliyle bile "klasik" bir eser yazabilir.
onlar açısından üzücü olan tek şey yazdıkları eserin canlandırılmış halini duyamayacak olmalarıdır.