Biraz önce hastaneden -kendisini seven halka- şöyle seslenmiştir :
"18 nisan günü biliyorsunuz bir toplantıya katıldım. bugün yıkılmakta olan heykelin yıkılması konusunu tartıştık. toplantı bitti, çıktım, bir şahıs bana yaklaştı. ben de taksim'e gidiyorum, sizinle gelebilir miyim dedi. ben oraya gitmiyorum ama arkadaşlar oraya gidiyor dedim, hayal kırıklığına uğradı.
sonra ben asistanlarımla arabama yöneldim. tuğba adlı asistanıma taksiye binmesi için para verdim. arkadan, sağ yandan korkunç şiddetli bir yumruk geldi sandım. baktım, karşımda bıçaklı bir adam. birden o anda bağırmaya başladım. 1 dakika içinde oluşan bağrışmalar, çığlıklar...
yere sağlam bastım, keşke olayın videosu bulunsa. bana bir hamle daha yapmaya çalıştı. i̇kinci bıçak darbesi de aynı yerden olmuş. ambulans hiç istemedim. bir araba beni alacak, bir hastaneye götürecek. bu bilinçteydim. birisini gördüm, durmayan arabalar vardı... beşiktaş belediyesi'nin kültür müdürü, benimle beraber taksiye atladı ve hastaneye getirdi. telefonla eşimi aradım. doktorlara güvenerek girdim ameliyata, bilincim yerindeydi. 8-9 gündür burdayım, doktorların beklediği hiçbir komplikasyon olmadı."
Neden inanmıyorum ben sana ya, insanlar açık kalp ameliyatı oluyor ve 4-5 gün sonra evine gidiyor. Sen tırnak çakısıyla yaralanıyorsun 8-9 gün ortalarda yoksun. Hem nedir medya karşısına çıkıp açıklama yapmak. Neyse susuyorum ben, tekrar geçmiş olsun.
sanatcılıgından cok sıyası yorumlarla tvden tanıdıgımız pekte zekı olmayan ama sanat fakırı ulkemızde cahıllıgımızden dolayı prım yapabılmış bır tuhaf adam...
son zamanlarda yoğun gündeme rağmen haber bültenlerinde yer bulmayı başarmış ressamdır. adamı bıçaklamışlar ve yardım çığlıklarına rağmen bir çok insan evladı gaza basıp geçmiştir. yardımsever türk halkı bedri baykam'ın çığlıklarından korkup deli bu diyerekten kaçmış mıdır, yoksa ölen ölsün arkadaş beni ilgilendirmez mantığında mıdır, anlamadım. yani adam deli de olsa bi durup dinlemek gerekmez mi hala düşünmekteyim. kısaca bedri baykamın başına gelen olay öncesi ve sonrasıyla trajiktir. kendisini hiç tanımasamda üzülmeme sebebiyet vermiştir.
umut ediyorum istirahat süresince son yıllarda düştüğü komik durumların bir muhasebesini yapmıştır dedirten sanatçımız! dır. zira mevcut hükümeti eleştirmek uğruna atmadığı takla kalmamak üzereydi, keşke aynı çizgide kalıp anladığı konuda fikir beyan etseydi.. deriz ya nereden vuracağını şaşırdı, aynen o misal..
canı çok tatlı adam. böyle bol şerbetli bol fıstıklısından.
o asistan karıyı niye bıraktı acaba orda? ya da bıraktı mı? neden o karıyı da aldırmadı taksiyle?
erkek dediğin böyle mi olur?
ulan böyle erkek bulan kadınlara allah sabır versin. iki dakikada satış. sorsan ona mangalda kül bırakmaz. kadınlara böyle değer veririz şöyle severiz, eşitlik, özgürlük, hürriyet, adalet, kadınlar, kadınlar, kadınlar...
ne oldu bedriciğim? entellik, çağdaşlık buraya kadar mıydı?
Sevmediğim sanatçı. Karakter yapısı çok hoşuma gitmez. Fakat arkadaş hayvana bile eziyet edenlere bir sürü laf sıralarken, bir insana yapılan saldırıya gülmek...
kameralara verdiği görüntüleri boşverip işi insanlık boyutuyla ele aldığımızda türkiye'nin halini ve sanatçıya veril(mey)en değeri bize bir kez daha göstermiştir.
yıllar önce bıçaklandığı vakit aslanlar gibi gıkını çıkarmadan taksi çevirip yine aynı sükunetle hastaneye giden; o karı kılıklı yakıştırması yapılan arto 'nun varlığından dahi utanması gereken kişi.
n'oldu şimdi? öyle masa başında delikanlı rolleri, ahkam kesmeler, gebeş gebeş oturmalar iyiydi hani!
bunu bıçaklayan da kendi gibi kitapsızın teki. "la ilahe illallah" demeyi beceremediği için türkçesini haykırıyor.
orjinalinden söylese kiralık bir piç olduğu da ortaya çıkacak ya! kim yürütüyor lan bu işleri? paranoyak ruslara döndük.
olması imkansız ama ufak bir bıçak yarasından ne bilim mnikrop falan kapıp ölse hiç üzülmeyeceğim şahsiyettir. ormanla azalıyor, bir nefes bir nefestir hacı.
yılmaz özdil çok güzel özetlemiş bıçaklanmasını ve ülkedeki durumunu, diyecek bir şey kalmıyor.
anırmalarına gülenlerin de, bıçağı bel boşluğunda hissetme durumunda gıdıklanma olacağını zannetmelerini, olay anı şokunu bilmemelerini cahilliklerine verip bir şey diyemiyorum.
--spoiler--
new york'tan paris'e, roma'dan viyana'ya, cenevre'den münih'e sayısız sergi açıp, türkiye'nin çağdaş yüzünü göstermeye gayret etti ama... memleketi en iyi anlatan tabloyu, kendi "kan"ıyla çizeceğini sanırım hiç düşünmemişti bedri baykam.
--spoiler--
hiç unutmuyorum 2-3 sene evvel fenerbahçe tv de 2f1b adlı programdaydı. top deividin eline çarpıyodu hakem sarı kart veriyodu bedri baykamdan bomba soru: peki hakem niye penaltı vermedi? el cevap: çünkü deivid kendi ceza sahası içinde değildi. bu kadar az futbol bilgisine rağmen futbol programı yapması da ilginç tabi.
saldirinin planlı olduğu söylentileri haberlere yansıdı. bu adama sanatçı diyenler bir daha düşünsün. sanatçıymış, attırdığım kağıt mendillerle eifel dikerdim ben de, ne var.
kaderin bir cilvesi de olsa, insanların ne kadar insanlıktan uzaklaştığını gösteren ressam. adam "ölüyorum, hastane" diye bildiğin anırıyor arkadaş. hadi adamı tanımıyorsun diyelim, insan lan o, sokakta geberdiğini söyleyip bağırıyor. hadi tanıyorsun, görüşlerini beğenmediğin için böyle yapıyorsun. bu daha kötü değil mi? ne duruma gelmişiz be. düşünsenize beyler, kendinizin o durumda olduğunu. "ölüyorum" deyip bıçak yaranızı gösterip insanları "inandırmaya" çalışıyorsunuz ve kimse sizi sikine takmıyor. ülkeden soğur insan be.
bıçaklandıktan sonraki o halleri ile çok güldürmüş kişi.
tiyatro gibi idi gerçekten. bir de bıçaklanan bir insanı öyle görmediğimizden tuhaf geliyor olabilir.
