Önemli bir insan. Meşrutiyet öncesi doğu anadoludan istanbula gelmiştir. Burada abdülhamit e Vana ihem dini hem. Müspet ilimlerin okutulduğu bir okul-medrese açmak için ödenek istemiş. Bu sırada gelişen olaylar sonucu tekklifi reddedilmiş.bütün muhaliflere teklif ettiği gibi kendisinee de maaş bağlatmayı teklif etmiş. Ama said nursi buna ret cevabı verdi. Başkentte dikkat çekince kendisini tımarhaneye atmışlar. Fakat kısa süre sonra doktorun sağlam raporu vermesiyle çıkmış. Rejim muhalifliği devam etmiş, meşrutiyet taraftarı olmuştur. Meşrutiyet ilan edilince. Doğu anadoluda meşrutiyet aleyhinde isyan çıkmasını önlemek için -aşiretler arasındaki nüfuzunu kullanarak- telgraflar çekmiş oradaki gerilimi azaltmıştır.
meşrutiyetin ilanından sonra islamcı gazetelerde yazı yazmış, ittihat terakki aleyhinde yazılar da yazmış, 31 mart olayı sırasında askerlerin bir kısmını yatıştırmıştır. Divanı örfi deki yargılamalardan beraat etmiştir. Bildiğim kadarıyla mehmet reşattan selanik dönüşü vanda yeni bir okul için gereken desteği almıştır. Vana dönmüş medresenin inşasına başlamıştır. Nitekim savaş çıkmış kendisi de talebeleri ile birlikte savaşa başlamıştır. Ermeni çeteleri ve ruslarla ciddi çarpşmalara girmiş, hatta kendisi gönüllü alay komutanıdır. Fahri albay deniyor galiba. Neyse. Savaşta büyük yararlılık gösteriyor ve en son esir düşüyor.
1918 yılında rusyadaki karışıklılıklardan yararlanıp geri dönüyor. Istanbulda enver paşa kendisine madalya veriyor.. kendi ifadelerine göre ayrıca kağıt ihtiyacını da enver paşa karşılamaya başlıyor. Aralarında mehmet aifin de bulunduğu darül hikmeti islamiyeye aza oluyor.
Neyse artık bakın özetle kendisi tımarheden çıkınca dönemin ileri gelenleri önce okul kurması için para, sonra vatanı savunması için Saiid nursiye silah vermiş yetmemiş komutan yapmış. Sonra bu deli(!) Rusyadan kaçıp türkiyeye gelmiş, enver paşa hala uyanmamış kendisine hürmet göstermiş, yardım etmiş.önemli bir kuruma üye yapmış. Cumhuriyet döneminde başına gelenleri saymıyorum bile.
Zaten kendisi abdülhamit zamanı müşrutiyetçi, meşrutiyet zamanı ittihatçi muhalifi savaş zamanı asker olmuş birisi kesinlikle sisttemin kaymağını yeme gibi bir durum da yok ne bu öfke.
insanların anlayamadıkları insanı karalamaları ne kadar hazin.
anlamaya çalışmadan karalamak. haysiyetsizlerin en sevdiği kolay yol.
bediüzzaman büyük bir islam alimidir, müceddidtir.
eşyalarla konuşmak normaldir. ben de konuşurum arada. dün mesela, sohben arıza yapmış evde, epey uğraştım bi başıma. söylendim, "olm bu nereye olacaktı, bu vida nerenden çıktı lan" gibi. ama diyalog tek taraflıydı. şimdi desem ki, sohben de benle konuştu, cevap verdi, yol gösterdi, tamir bitince teşekkür etti falan, olmaz. yani normal sayılmam eğer ayıksam.
bu da böyle bir anımdı işte.
kuran'ın türkçeleştirilmesine kat'iyetle karşı çıktığı, kuran'ı yalnızca kendi gibi "alimlerin" anlayıp anlatabilecegini savunduğu için sevmediğim bir adam.
müritlerinin "eseri" dediği sayıklamaları islam alimlerince incelenmiş (bkz: risale i nur un eleştirisi) ve dine aykırı oldukları ilmen tespit edilmiş olan raporlu akıl hastası ve sahte peygamberdir.
Allah ına kurban böyle adamın. Ey fetocular! Lideriniz bu adamın ayaklarının çorabı olabilir mi? Kürtçülük yapmadığı halde kürt çü diye yaftalanan büyük alim.
Bir insan zamanın ötesinde olduğunu iddia ediyor veya müridleri tarafından bu (teknolojik imkanlarla gelecek nesillere aktarılacak şekilde kayıt imkanları da mümkünse) iddia ediliyorsa ispat etmeli veya edilmelidir aksi takdirde şizofrensinizdir.
Van kökenli ve kürttür kendisi de bunu beyan etmiştir.
Dolayısı ile yukardaki entrydeki tespitlerde yanlışlık yoktur.
E tabi şimdi ırkçı kafaların temelleri atılıyor o aralar, türkün ne kadar da üstün olduğu falan aşılanıyor saf dimağlara
Zaten kürt bu:
Hem ahmeti mehmete vurdurmayın diyor. Resmen kardeşlik diyor. Türkü de övüyor kürdü de, beraberliği savunuyor.
Ay ne bileyim değişik bir insan.
80-90 sene sonra atılan ırkçı tohumlar iyice Dallanıp budaklanacak uğruna kan dökecek seviyeye gelince iyice parçalanır bunlar dedi bunların akıl hocaları, cephelerde kazanıp masalarda bıraktıkları şerefleri.
Ahmet ile mehmeti kardeş edecek her akıma zaten karşı olduğunuzu biliyoruz.
kuran'ıntürkçeleştirilmesine şiddetle karşı çıkan bu raporlu delinin yazdığı risalelere kuran tesfiri diyen müridleri var. yeminlen şaka gibisiniz lan.
Üstad Bitlis’in, Hizan ilçesinin, Nurs köyünde dünyaya geldi. Bediüzzaman'ın doğduğu tarihlerde, Osmanlı'da eyalet sistemi vardı ve bu bölgeye Kürdistan deniliyordu. Bu bölgeden olduğunu gösterir bir şekilde, kendisine “Molla Said-i Kürdi” denilmekte idi.
Yani büyük zatların yaşadığı bölgenin ismi ile anılması, o dönemlerin gelenekleri içinde olan bir şeydir. Bunun tarihte birçok örnekleri mevcuttur. Mesela; imam Gazali iran’ın Tus şehrinin Gazal kasabasında 1058 (h.450) yılında doğdu. Doğduğu yer olan Gazali ile anılmıştır. Üstad'ın da Kürdî diye anılması bu sebepledir, yoksa O nesep olarak Kürt olduğu için değildir.
Üstad'ın nesep açısından Ehl-i beyt'ten olduğuna dair şöyle bir hatıra mevcuttur:
Bediüzzamanın varislerinden Seyyid Salih Özcan'ın naklettiğine göre, bir gün Üstad'la aralarında şu konuşma geçer:
- Salih sen seyyidsin, değil mi?
- Evet Üstadım.
- Peki Seyyid Salih, sence ben seyyid olabilir miyim?
- Muhakkak Üstadım, siz seyyidsiniz.
- Seyyid Salih, ben anne tarafından Hüseyni, baba tarafından ise Haseni’yim.
Alıntı.
Kürt sanılan ama kürt olmayan alim.
Kırmızı kitaplarını da severek okuyoruz.