şu anki haliyle çağdışı kalmış olan müslümanlığın kendinde reform yaparak getirmesi gereken uygulamadır.
eğri oturup doğru konuşalım beyler. durum hiç iyi değil. artık gerçekleri birinin çıkıp söylemesi gerekiyor.
hangimiz namaz kılmaya üşenmiyoruz? hangimiz cumaya mahalle baskısı ve allah'ın tehditleri üzerine zorla gitmiyoruz?
kimler namaz kılıyor? bir ayağı çukurda olan yaşlılar, parasızlıktan ışık evlerine düşmüş şakirtler, üstüne getirilmiş kumalardan sonra ümidi kesmiş umutsuz ev kadınları.
camiler cumaları dolu gibi değil mi? görünürde sorun yok. ama neden dolu hiç sordunuz mu kendinize? bütün esnaflar camide ve onların çocukları. bir de siyasi iktidarın kontrolünde oland evlet daireleri.
hangi esnaflar? zorla zaman gazetesi abonesi edilen esnaflar. bunlar ne yapıyorlar? yaklaşıyorlar yanınıza hadi kardeş camiye gidiyoruz diye alıp götürüyorlar sizi. nerden alıyorlar bu gücü? bu mahalle baskısı nereden ileri geliyor? tabiki siyasi iktidardan.
cuma günleri bir nebze işler yolunda görünüyor. ya diğer zamanlar? kim namaz kılıyor evinde? hepimize zor gelmiyor mu?
neden zor geliyor peki? çünkü namaz gereksiz bir ibadet biçimidir. insana huzura erdirmesi, rahatlatması insanın kendisi iyi hissetmesi gibi şeylerin namaz ile ilgisi yoktur. bir put yapın, sıkıştığınız zamanlarda ona dua edin ondan yardım isteyin. sırf onun size yardımcı olacağınıza inanmanız zaten sizi huzurlu ve rahatlamiş hissetmenize yol açacaktır. burdaki mesele sadece inanma eyleminin kendisidir.
bedenle yapılan ibadetlerin zor geldiği ortada. dinde reform gerektiren konu da budur. ibadet beyinle yapılmalıdır. allah'ın gücü, kudreti ismi beyinden geçirilmeli ve bu ibadet sayılmalıdır. beyinle ibadet kolaylık dini denen islam için tek kurtuluştur.
günde kırk rekat namaz kılmak yatmak kalkmak bir takım komik hareketler yapmak pek bir yorucu pek bir anlamsız. spor mu yapıyoruz ibadet mi ediyoruz. bu işin esas merkezi beyin olduğuna göre rüku, secde, selam, bağdaş hepsi gereksiz anlamsız hareketledir.
insan istediğinde sevişirken, istediğinde ofisinde çalışırken, isterse uyuklarken allah'ı bir kaç saniye düşünerek ibadet yapabilmelidir
geleceğin dinleri de böyle olmak zorundadır.
imkansız olan önermedir. zira din denen olay hele hele ibadet şekli konusunda asla ve asla bir reformu cümle içinde kullanmaya bile izin vermez.
ayrıca bu başlık "yea ama spor de oluyo" diyecek bir sürü yazarla da dolabilir. aldırış etmemek gerekir. zaten o kafada olsalar onlar da "müslüman"lığı sorgularlar ve bazı mantıklı sonuçlara ulaşırlardı. böyle olmadığından da boşa kürek çekmenin alemi yok.
kişisel düşünceler: peygamberin zamanındaki araplar arasındaki ibadet şekli bugünki namazdan farklı değildi. zaten yere kapaklanıp tapınma hareketi insanın en temel tapınma hareketidir. islamın i sini bile duymamış afrika veya amerika kabilelerinde bile tanrılara danslarla, eğilip bükülmelerle ibadet edilir. fakat namaz kelimesi kuranda geçmez. onun yerine salat kelimesi vardır. ayrıca namazın nasıl kılıncağı da kuranda anlatılmaz. gerek peygamber gerekse sonraki 4 halife döneminde bu ritüel gelişe gelişe ilerlemiştir. dinlerin temel dayanağı olan köleleştirme gereği de insanları işinden gücünden alıkoyup bir tek dinin hizmetine koşmak gereği fiziksel ibadet gereklidir. çünkü zaman geri gelmeyecek bir kavramdır. eğer insanların zamanlarını herhangi bir dava uğruna harcatabiliyorsanız o dava olmuş demektir. konuya dönersek islamın içinde zihinsel ibadetler de vardır fakat cemaatleşme ve islam öncesi dönem gereği fiziksel ibadetlerden vazgeçilmemiştir.
göbeği kocaman olmuş, kalkmaktan üşenen 'kilo mu aldım ki ben?' diyip, elinde avucunda ne varsa pilates derslerine ve yoga seanslarına verip; ibadeti eziyet gören beyinlerin kendini kandırmasıdır. ibadet hem beyinle hem kalp ile hem de beden ile yapılır dedirtir.